EnCorc Duboyu Buş

Corc Duboyu Buş

01.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Corc Duboyu Buş

Corc  Duboyu Buş




Elektronik posta kutumda, Türk başbakanının, Beyaz Saray'a yaptığı ziyaret ile ilgili dakikası dakikasına gelen analizler var. Borsa, tırnaklarını kemirmeye başladı. Eğer Türkiye, Başkan Bush Haziran'daki NATO konferansında bir çözüme ulaşıldığı ile ilgili bir duyuru yapabilsin diye, Kıbrıs konusunda biraz ödün verirse, o zaman Amerika, Türk ordusu Kıbrıs'taki dizginlerini biraz daha serbest bıraksın diye, Kuzey Irak'taki Kürtler üzerindeki dizginlerini biraz daha sıkar mı? Ve Türkiye, Kıbrıs sorunu ile ilgili bir çözüme ulaşırsa, Avrupa'nın Türkiye'ye müzakere tarihi verme ihtimali artar mı? Ve Avrupa Türkiye'ye bir tarih verirse, bunun borsanın hisse fiyatlarına bir faydası dokunur mu? Ve hisse fiyatları yükselirse, hükümet daha fazla vergi toplar da İstanbul Belediyesi'nin parası, bir daha kar yağdığı zaman caddelere dökecek tuzu almaya yeter mi?
Bunları Tayyip ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı konuşacak olsa bile, tek bir görüşmeye bağlı olan ne kadar çok şey var. Colin Powell, Tayyip Erdoğan'ı Oval Ofis'e buyur ettiğinde nelerin olduğunu hayal etmeye çalıştım.
"Mr. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin başbakanı sizi görmeye geldi; Müslümanların bile demokrasiye inandığı o ülkeyi hatırladınız mı?"
Bir panik ifadesi, Corc Buş'un yüzüne çalınır. "Irak'ta seçim yapılması için gelmedi, değil mi? Kaç kere söyleyeceğim, Irak'ta demokrasi olana kadar seçim yapılmayacak!"
"Elbette ki onun için gelmedi, Mr. Cumhurbaşkanı. Türkiye hep bizim dostumuz oldu. Hatta, birliklerimizin Türk topraklarından Irak'a girmelerine izin vermemişlerdi."
"Ama kendileri asker göndermeyi teklif etmişti. Bunu USA Today'de okumuştum."
"Ama o zaman bile, sadece Iraklılar onları kabul etmezse asker göndereceklerini söylemişlerdi."
"O zaman niye geldi bu adam?"
Tayyip öksürür. "Öhöm. Biz, daha doğrusu benim ülkemde yeşil üniforma giyen bazı dostlarım, etnik temele dayanan bir federasyon kurmanın büyük bir hata olacağını düşünüyorlar."
"Bu ne güzel bir haber," diyor Corc. "Demek, Kıbrıs sorununu gerçekten çözmek istiyorsunuz!"
"Kuzey Irak hakkında konuşuyordum, ama" diyor Tayyip.
"Hmmm," diyor Cumhurbaşkanı, sonra Condoleezza Rice'a dönüp bakıyor. "Ne yapacağız şimdi?"
"Onu uyan çuval kalmadı ki elimizde," diyor Kondi. "Bu adam, en az 10 beden giyiyordur."
***
Belki de görüşme öyle gitmemiştir. Hatta eminim ki ikisi de çok iyi anlaşmıştır. Bunu düşünmemin sebebi şu: Neden olduğunu hâlâ çözmeye çalışıyorum, ama bence Tayyip Erdoğan fazlasıyla Amerikalı bir siyasetçi; Amerika yanlısı bir siyaset, yetiştiği siyasi geleneğin özelliklerinden biri olmasa da
Bir sebebi, belki de Amerikalıların duygulara ve renkli balonlara dayanan bir siyasetten utanmaması. Avrupa'da, Tanrı, Annelik ve Aile Değerleri gibi konulardan bahsedecek olursanız, herkesin yüzü kızarır. Amerika'da böyle değil. Bebekleri öperek ve pikniklerde hamburger çevirerek birbirleriyle rekabet etmeye çalışan Demokratik Parti'nin umutlu insanları, Bay Erdoğan'ın otelinin servis kapısında gizlice sıraya girip, çıktığında kitlesel politikanın nasıl yapıldığını onlara öğretmesini bekliyorlarsa hiç şaşırmam.
Aynı zamanda, George W. da geleneksel bir Türk politikacısı gibi: Siyasetini, yolunda ilerlerken belirlemeye çalışıyor. Sanırım, tam Beyaz Saray'ı ziyaret ederken Amerika'nın Irak'ta ne yaptığı hakkında en ufak bir fikri olmadığını fark etmek, biraz korku verici bir durum olmalı. Amerika'nın tek derdi hiçbir ülkenin, Türkiye dahil, gelecek Kasım'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce A.B.D. yönetiminin başını ağrıtacak sorunlar çıkarmaması. Şu anda, Kürt Kuzey Irak'ı, ülkenin tek sağlam yeri. Hem Washington, hem de Kürtler bunun farkında. Ankara, Kürtler fazla özerklik istediği takdirde müdahale edeceği tehditinde bulunursa, ikisi de müteşekkir olmayacaktır.
Bay Erdoğan, sevilmeyen bir şahıs olmak isterse, zihninin derinlerinde zaten bildiği şeyleri Cumhurbaşkanı'na anlatabilir: Kürt Kuzey Irak'ı bir yana, Irak'ın geleceği ile ilgili dev boyutlu bazı sorunlar var. Amerika, Şii'lerin baskın olacağı bir hükümetin seçileceği seçimi yapmak istemiyor; bu Amerika'nın Irak'taki kontrolünü çökertebilir, Bush'un güçlü destekçilerine sunduğu kârlı kontratların iptal edilmesine yol açabilir, hatta Amerikan Ordusu'nu, Irak'taki bir iç savaşın içine gömebilir. Öte yandan, Washington'ın, seçimlerin hemen yapılması ile ilgili taleplere direnmesi, kendisini şimdiden Irak'taki Şii çoğunluğun 73 yaşındaki dini lideri Ayetullah Ali al Sistani ile çatışmaya giden bir yola soktu.
Amerikan Ordusu, Sünni Arap azınlığın (Iraklıların sadece yüzde 20'sini meydana getiriyorlar) oluşturduğu direniş hareketini bastırmak konusunda zaten büyük zorluklar yaşıyor. Onların üç katı büyüklüğündeki Şii cemaati ile kapışmak, onların en son istediği şey.
Tayyip Erdoğan Amerika'ya giderken, yüzlerce köşe yazarı omzunun üzerinden bakıp, ona nasihat vermeye çalışıyordu. Benim önerim ise gazete kupürlerini çöpe atıp, iyi vakit geçirmeye bakması. Evine döndüğünde zaten yapacak çok işi olacak.




BUSINESS




















KEŞFETYENİ
Kafa karıştıran sözler! Paylaşımını dakikalar içinde sildi
Kafa karıştıran sözler! Paylaşımını dakikalar içinde sildi

Cadde | 17.05.2025 - 09:08

Almeda, Instagram'dan paylaştığı kafa karıştıran hikayesini dakikalar içinde sildi.