29.07.2021 - 14:58 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Afganistan'da Taliban'a karşı şiddetli bir savaştan sonra çekilen ve üstündeki gizlilik kararı mahkeme kararıyla kaldırılan Savunma Bakanlığı fotoğrafları, Taliban'ın Avustralya'ya karşı kullandığı bazı taktikleri de ortaya koydu. Ancak herkes, 'protez bacak' skandalının arka planını merak ediyordu.
Birleşik Krallık'ta en yüksek üstün hizmet madalyası olan Victoria Cross (Victoria Haçı) sahibi Ben Roberts-Smith, kendisini bir savaş suçlusu olarak gösteren bir dizi haber nedeniyle Nine gazetesine dava açtı. Bunun üzerine Federal Mahkeme kararıyla fotoğraflar gün yüzüne çıkartıldı.
Fotoğraflar, 12 yıl önce Afganistan'ın güneyindeki Kakarak'ta Özel Hava Servisi askerlerinin Whiskey 108 adlı bir yerleşkeye baskın yapmasından sonra çekildi.
Resimlerde, Taliban tarafından kazılmış gizli bir tünel sistemi, bir intihar yeleği ve isyancıların el yapımı patlayıcı cihazlarda (IED) kullandığı bir Apache helikopter roketi görülüyor.
IED'ler için alıcı ve fünye olarak kullanılan büyük miktarda pilin yanı sıra, bir makineli tüfek ve gömülü 83 mm roketler de dahil olmak üzere bir dizi ateşli silah daha fotoğraflara yansıdı.
Nine gazetesi, Roberts-Smith'in savaş sırasında bir Afgan mahkumu protez bacakla öldürdüğünü iddia ederken, Roberts-Smith ise silahlı bir isyancıyı yasal olarak öldürdüğünü savunuyor.
Roberts-Smith, aynı operasyon sırasında 12 Nisan 2009'da 'kanlı' bir gelenekle genç bir Avustralya Özel Hava Servisi (SAS) üyesine ikinci bir Afgan'ı öldürme emri verdiği iddiasını da reddetti. Bunun yerine, bir SAS askerinin çatışmada makineli tüfekle silahlı bir isyancıyı vurduğunu söyledi.
Görev, 16 Mart'ta bölgede daha önce büyük bir çarpışmayı izleyen ikinci Kakarak savaşı olarak bilinen olayın bir parçasıydı. O zamanlar Kakarak, Uruzgan eyaletinin o bölgesindeki son Taliban karakollarından biri olarak kabul ediliyordu ve isyancılar her iki savaşta da ağır kayıplar verdiler.
SAS ikinci savaşta, Vietnam Savaşı'ndan bu yana geleneksel Avustralya kuvvetlerinin en uzun süreli savaşlarından bazılarını yürüten piyade birliklerini destekledi.
Üç yıl önce Nine gazetesi, Roberts-Smith'in protez bacaklı adamı tesisin dışına taşıdığı, yere fırlattığı ve makineli tüfekle 10 ila 15 kez vurduğu iddialarını yayınladı. Roberts-Smith, kurmalı tüfekle silahlanmış adamı, zaten yerleşkenin dışındayken iki el ateş ederek vurduğunu söyledi.
Roberts-Smith, adamın 10-15 kez vurulmuş olsaydı yaralarının fotoğraflarda gösterilenden çok daha ciddi olacağını ve zaten bir makineli tüfek kullanırken bir yandan da onu taşımasının mümkün olmadığını kaydetti.
Adamın sahte bacağı olduğunu kavga sonrasına kadar bilmediğini belirten Roberts-Smith, isyancılar için uzuvların kaybolmasının alışılmadık bir durum olmadığını ve bunun savaşçıyı çatışmada engellemediğini söyledi.
Nine gazetesinin avukatı Nicholas Owens SC, Roberts-Smith'e, SAS tarafından öldürülen her iki Afgan erkeğinin de aslında yerleşkedeki bir tünelde bulunduğunu ve teslim olduktan sonra esir alındığını söyledi.
Owens, Person 5 adlı bir askerin, Person 4 adlı bir askere, beyaz bir kıyafet giyen yaşlı bir mahkumu vurmasını söylediğini aktardı. Roberts-Smith, "Bu tamamen yalan" diyerek bu iddiayı da yalanladı.
Owens, Roberts-Smith'in veya Person 4 adlı askerin, Person 41 isimli başka bir askerden silahlarından birisi susturucu ödünç almak istediğini söyledi. Avukat, Roberts-Smith'in yaşlı adamı yere diz çökmeye zorladığını ve Person 4'e "Vur onu" dediğini iddia etti. Roberts-Smith bunları da yalanladı.
Avukat Owens, Roberts-Smith için "Person 4'ün infazı gördüğünü fark ettiğinde, "İyi miyiz?'" diye sorduğunu söyledi." Roberts-Smith bunun için de "Hayır, bu bir yalan" yanıtını verdi.
Roberts-Smith, yerleşke içinde keşfedilen veya esir alınan bir tünelde Afgan bulunmadığını ve Person 5 isimli askerin 'kanlanan çaylaklar' hakkında konuşmadığını söyledi.
'Kanlanma' terimini ilk kez duyduğunu, birkaç yıl önce, Nine gazetesinin kendisine karşı savaş suçları iddiasında bulunduğu sıralarda bu terimin 'ortalıkta dolandığını olduğunu belirtti.
Yakalanan bir Afgan infaz edilirken müdahale etmemekle suçlanması hakkında ne hissettiği sorulduğunda, "Kendimi çok kızgın hissediyorum" dedi. Roberts-Smith, duruşma başlayana kadar kimsenin kendisini mahkumları öldürmekle suçladığını duymadığını söyledi ve son olarak şunları söyledi:
"Ben de bunları gazetede okudum çünkü kimse yüzüme söylemedi. Ama bugün duydum ve... bu durum beni çok ama çok hayal kırıklığına uğratıyor çünkü benim için gerçek şu ki, iddialar gerçeklerden çok uzak ve hiç komik değil.