23.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
Kahramanımız Truman'ın tüm yaşamı bir televizyon dizisi. 24 saat naklen yayınlanan, beş kıtada ünlü "Truman Show".Ama onun bundan haberi yok! Kaderi bir senaryo! Milyonlarca kişiyi ekran başına çeken de bu durum!
Eğer bir yaratıcı, bir kader varsa biz sıradan insanların Truman'dan tek farkı kameralarla gözlenmemektir. Peter Weir, bu zekice tasarlanmış filmde bize yaratılış efsanesinin bir versiyonunu sunuyor.
Hollywood'un ortasında uzaydan bile görülebilecek büyüklükte bir stüdyo inşa edilmiştir. İçinde yapay bir deniz ve Seahaven isminde bir ada vardır. Adanın ismi "deniz cenneti" anlamına gelen "sea heaven" ile eşseslidir. Stüdyonun ve Truman Show'un yaratıcısı Christoff adında bir yönetmendir. Tanrı'ın oğlu, yani Tanrı'nın ta kendisi olan İsa'nın İngilizce adı Christ'ten türetilmiş, bir isim Christoff.
Dahi sayılan bu "yaratıcı" istenmeyen bir bebeği daha doğmadan evlat edinip onun kaderini belirler. Bebeğin ismini Truman koyar. "Gerçek insan" anlamına gelen "true man" tamlamasıyla eşsesli bir isim. Tıpkı hem isim hem sıfat olan "Adem" gibi.
Truman'ın dünya bildiği yer stüdyodan ibarettir. Kol saatinden otomobilinin radyosuna her yerde kameralar gizlidir. Lara Lee'nin yönettiği, "Sentetik zevkler / Synthetical Pleasures" adlı ilginç belgeselde gözlerimizi faltaşı gibi açarak izlediğimiz Japon icadı fanusun içinde, güneş ve aydan iklim olaylarına her şey yapaydır. Truman'dan başka herkes oyuncudur. En yakın arkadaşı Marlon, yedi yaşırndan beri bu rolü sürdürmektedir! Annesi, karısı, komşuları, herkes! Shakespeare'in ünlü sözcüğünün somutlaşmış halidir Seahaven: "Dünya bir sahnedir". Truman'ın denizden korkup adadan ayrılmaya asla cesaret edememesi için babası rolündeki oyuncunun fırtınada tekneden düşüp ölüşü bile planlanmıştır. Kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kadere / senaryoya karşı gelen tek güç aşktır! Adem, Havva'nın verdiği yasak meyveyi nasıl ısırdıysa, Truman da ilk aşkı Sylvia sayesinde uzaklara gitme isteğini yitirmez. Sylvia, "dizinin" kurallarını hiçe sayıp Truman'a gerçeği söylemeye kalkınca "deniz cenneti"nden kovulur. Truman, planladığı gibi hemşire Meryl ile evlenir.
ABD'den Japonya'ya tüm dünya "Truman Show"u izler. Truman'a yapılanın haksızlık olduğuna bile tepkisiz kalırlar. Kadere boyun eğen insanlardır onlar! Bilinçaltlarındaki saplantı onları engeller. Kendilerininki gibi Truman'ın da bir kaderi vardır ve ondan kaçamaz... Christoff'un vurguladığı gibi "dışarıdaki dünya içeridekinden daha iyi değildir."
İlk bakışta televizyon, medya vb. üzerine bir film gibi görünüyor. "Truman Show" oysa en basit tanımıyla dünya gezegeninde insan yaşamı üzerine. İki yıl önce Drama'da "Truman Show"a çok benzeyen bir film izlemiştim. 22 yaşındaki yönetmen Felipe Jimenez Luna "Te lo merejes / Hak ediyorsun" adındaki 18 dakikalık filminde tüm yaşamının bir kamera şakası olduğunu öğrenen Manolo'nun öyküsünü anlatıyordu. "İşte Hayatımız" ile "Turnike" karışımı bir programda büyük ödülü kazanıyordu Manolo. Annesinin başka çocukları, karısının başka bir kocası olduğunu öğrenme pahasına! "Te lo merejes" bir medya eleştirisi.
Oysa "Truman Show"un başka bir boyutu var. Görkemli finalde, Truman'ın, gökyüzü olduğunu sandığı stüdyo tavanına bakarken, Rönesans tablolarında Tanrı'yı simgeleyen kutsal ışığı anımsatan planda, Christoff'un, yani yaratıcısının, kubbede çınlayan sesine boyun eğmemesi medya eleştirisini fersah fersah aşıyor.
"The Truman Show" - Yönetmen: Peter Weir / Görüntü: Peter Biziou / Senaryo: Andrew Niccol / Müzik: Burkhard Dallwitz / Oyuncular: Jim Carrey (Truman Burbank), Laura Linney (Meryl), Noah Emmerich (Marlon), Ed Harris (Christof), Natasha McElhone (Sylvia).