Şebnem Ferah gibi, Özlem Tekin de, "sert" grup Volvox’un dağılmasıyla "kız başına" Türk Popu’na dalanlardan. 90’lı yılların ortasında ilk albümünü çıkardı ve yedi yıl içinde albüm sayısı dörde ulaştı.
Son albüm "Tek Başıma" adını taşıyor. Aslında "Özlem Tekin’in dördüncü albümü" cümlesine itiraz edebilecek epeyce insan çıkabilir. "Siz onu hep aynı insan ya da aynı şarkıcı mı sanıyorsunuz?" diyebilirsiniz ve haksız da sayılmazsınız. Özlem Tekin, dört albüm boyu, dört farklı müzikal kimlikle çıktı karşımıza. Bir o kadar da farklı tip ya da imajla. Hepimiz, klişe, tamlama, tanımlama severiz; bundan cesaret alarak Özlem Tekin’i "imaj - insan" olarak etiketleyebiliriz. Beğenmeyenler için "imaj insanı" kalıbı yedekte duruyor. Hayranlarının, kısaca "Öz" olarak niteleyip yere göğe (Internet’te onunla ilgili forumlardan, tartışmalardan geçilmiyor) koyamadığı şarkıcının yedi yıl içinde huzurlara çıktığı şekil - kılık gerçekten birbirinden tamamen farklı. Ayrı dönemlere ait iki fotoğrafı yan yana koyduğunuzda her ikisine de ilk anda "Bu Özlem Tekin," demek bayağı zekâ ve dikkat ister. Bir ona bir diğerine baktıktan, üzerinde biraz düşündükten sonra ancak "Evet bu aynı kadın (olabilir)," diyebilirsiniz.
Görünüşteki bu ifrata kaçmışlığın aynı oranda yapılan müziğe de sirayet ettiği söylenebilir. Yedi yılda, birbirine benzemez dört albüm yaptı şarkıcı. Kafasında henüz Volvox rüzgârları eserken yayınladığı ilk albümde "asi" bir rocker’dı o. "Aşk Her Şeyi Affeder Mi?öli "Kime Ne?", sağlam bir zemin üzerinde yükselmenin önemini kavramamış, ayakları yerden kesik bir "itirazcıbaşı"nın destanı olarak tasarlanmış ve yazılmıştı. Allah için, henüz söylenmemiş şeyleri söylemeye çalışıyordu Özlem Tekin ama her şey söylendiği yerde kalıyor, üst üste eklenmiyor, kurulmaya çalışılan dünyayı bir türlü gözlerimizin önüne seremiyordu. Müzikal olarak daha şık bir albüm olan "Öz", ilk albümden bir dört yıl sonra çıkabildi. Her yıl elli küsur yeni şarkıcıyla tanışılabilen o dönemde, dört yıl epeyce uzun bir süreydi ve aşağı yukarı herkes "Özlem Tekin" denilen birini tamamen unutmuştu. Böyle bir albüm, bu isimde bir şarkıcı yokmuş gibi davrandık hepimiz. Bu durumun şarkıcıya verdiği hırs ile olsa gerek, üçüncü albüm "Laubali" yalnızca bir yıl sonra piyasadaydı. Hem kızımız, hem söyledikleri yeniden değişmişti. "Bu ülkenin en kayda değer Björk’ü benim," saplantısı olmasa, "Laubali", Türk Popu’nun en iyi albümlerinden biri tanımıyla kayıtlara rahat rahat geçerdi. Böyle bir saplantı vardı, bu da çoğu şarkıda ipin ucunun kaçmasına sebep olmuştu. Ama yine de "Laubali", Özlem Tekin’in o güne kadar gelebildiği en iyi noktaydı ve aşırılıklarına rağmen, bu albüm, 90’lar liginin en iyi beş - on albümü arasında yerini alabildi.
Dördüncü albüm "Tek Başıma" daha da olgun. Albümün prodüktörü Alper Erinç. Ve Erinç’in herhangi bir projedeki varlığı (diğer şartlar ne olursa olsun) ortalamanın üzerinde işler çıkmasına sebep oluyor. Burada da öyle. Son derece taze, çağdaş, temiz, farklı bir müzikal yapının üzerinde yükseliyor bu albüm. Zemin sağlam. Ama "orta" ve "üst" tabaka işin tadını kaçırmış yine. Şarkı sözleri, yersiz bir "ille de itiraz" ortak paydasına sahip. "Kimbilir şu erkekler sever mi?", "Dağları deldim tek başıma, erleri yendim kız başıma", "hep yek hep tek başıma" ve benzeri dizelerle, şarkıcımız "bağımsız kadın" imgesini koyultmak istemiş ama üç laf sonrası; "Âşık olmak, ama bi de olursam bu bu son olucak", "Çok pis terketti yar", "Dün gördüm yine gizledim aşkımı delice" gibi dizeler geliyor. Yani "hep yek, hep tek başına" olunmuyor / olunamıyor noktası için de çok zaman geçmesi gerekmemiş: Üç ya da beş dize yalnızca. İş, samimiyet ya da doğallık olduğu varsayılmış bir yere kadar da götürülmüş: "Daa (daha)", "görünmüyo - gelmiyo - bilmiyo (r)", "diil (değil) şeklinde yazılmış ve söylenmiş sözcükler. Şu Internet çağında, chat yaparken "yazı" ile karşılaşmış ve yazmanın da tıpkı konuşurmuş gibi yaparak becerilebileceği yanılsamasına kapılmış feleği şaşmışlar gibi. Artık 31 yaşında olan birisi için epeyce garip kaçmış bu durum.
Yine de, "Asıl itirazcıbaşı sizsiniz" diyerek bildiğinizi okuyun ve bu albümü alın. Hiçbir şeye değmese bile "Kırıldım"a değecektir. Bu güzellikte bir şarkı çok kolay çıkmıyor bizim piyasada. Alper Erinç bu sefer resmen kuş kondurmuş. Bu şarkıdan yola çıkılıp koca bir albüm bile yapılabilirmiş. Bir başkasına da olsa hâlâ yapılabilir.
Özlem Tekinİstanbul Plak