30.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERİ MUSTAFA İSEN, TANPINAR HAYRANI axsiy012.jpg Ankara bürokrasisi ve medya camiası, İsen'i, kültür adamı kimliği ve kolay kolay öfkelenmeyen, sakin kişiliğiyle tanıyor. Muhabirimiz Yıldız Yazıcıoğlu, İsen'i Köşk'e taşıyan süreci ve özel yaşamından ilginç ayrıntıları Ankara Kulisi için araştırdı. Tartışmalı bir sürecin ardından Çankaya Köşkü'nün yeni ev sahibi olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk'ün iki numaralı koltuğuna oturacak ve uzun yıllar sağ kolu olarak görev yapacak olan ismi zaman kaybetmeden seçti. Mustafa İsen, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği koltuğunu, sosyal demokrat kimliğiyle tanınan Kemal Nehrozoğlu'ndan devraldı. 1953 yılında Adapazarı'nda dünyaya gelen İsen, Çorum İmam Hatip Lisesi'nden 1971 yılında mezun olduktan sonra 1975'te Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. Kısa bir süre İstanbul'da öğretmenlik yaptıktan sonra Belgrad Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak bulundu. İsen, doktorasını Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde "şair tezkireleri" konusunda yaptı. Osmanlı döneminde edebi kişiliklerin biyografisini çeşitli yönleriyle ele alan eserler olan "tezkire"ler, bugünkü edebiyat tarihlerinin ve şiir antolojilerin yerini tutuyor. Öğretmenlikten geldi İsen, doktorasını 1983 yılında tamamladıktan sonra akademik kariyerini Gazi Üniversitesi'nde devam ettirdi, 1994'te profesörlük unvanını kazandı. 1997'de Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık koltuğuna oturan İsen, 2000'de Başkent Üniversitesi'ne geçti. Akademisyenlikten bürokrasiye geçişi AKP iktidarıyla birlikte olan İsen, 3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında Gül'ün başbakanlığı üstlendiği 58. hükümet döneminde, Hüseyin Çelik'in Kültür Bakanlığı'na getirilmesinin ardından bu bakanlığa müşteşar olarak atandı. Bu makama 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in onayladığı kararname ile getirilen İsen, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki 59. hükümet döneminde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın birleştirilmesi ve Erkan Mumcu'nun bakan olarak atanması aşamasında da koltuğunu korudu. Mumcu ile yıldızının pek barışmadığı bilinen İsen, Atilla Koç'la sorunsuz bir mesai yürüttü. Sezer'in onayıyla İsen, 22 Temmuz seçimleri öncesinde Erdoğan'la görüşerek AKP'den aday adayı olmak üzere müşteşarlıktan istifa etti. Ancak, AKP listelerinde Adapazarı ya da Bursa'dan aday gösterilmesine kesin gözüyle bakılırken liste dışı kaldı. Parti ve bakanlık kaynakları bu durumu, tartışmalı bir gerekçeyle "dosyası unutuldu" diye açıkladı. İsen, müsteşarlık görevine 5 Temmuz'da geri döndü. Kulislerde Gül'ün, cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmek zorunda kaldığı süreçten itibaren, Genel Sekreterlik için İsen'i aklına koyduğu, hatta milletvekili aday listelerinde bu nedenle ismine yer verilmediği konuşuldu. Çankaya Köşkü'ndeki görevine 6 Eylül'de başlayan İsen ise atanmasını kültür adamı kimliğiyle gerekçelendirmeyi tercih ediyor. İsen şöyle diyor:"Bu atamanın bizatihi kendisi bir mesajdır. İlk defa bu makama bir kültür ve sanat adamı atanmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı, bundan sonra burada yapacağı çalışmalarla ilgili büyük ipuçlarını vermektedir." Milletvekili olmak istemişti Üç çocuk babası olan İsen, Reyhan İsen'le evli. Reyhan Hanım emekli öğretmen. ABD'de işletme yönetimi alanında akademik kariyerini yürüten kızı Ayşe Esra Kireççi ile siyaset bilimi alanında öğretim üyesi olan damadı Mehmet Akif Kireççi çiftinden iki torun sahibi olan İsen, 7 yaşındaki Gülru ve 1 yaşındaki Mehmethan isimli minikleri çok özlediğini söylüyor. Küçük kızı Tuba Işınsu Durmuş, babasını izleyerek edebiyat alanında akademik kariyer yapıyor. Eski Kültür Bakanı Talat Halman'ın öğrencisi olarak Bilkent Üniversitesi'nde doktora eğitimini tamamlayan Tuba Işınsu Durmuş, Başkent Üniversitesi'nde öğretim üyesi. İsen çiftinin en küçük çocukları Mehmet Murat İsen ise Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi ve şu anda avukatlık stajı yapıyor. Cumhurbaşkanı Gül gibi Beşiktaşlı olan İsen, kendisini "düşük profilli taraftar" olarak tanımlıyor. Yani bir fanatik değil, hatta Cumhurbaşkanı Gül kadar bile Beşiktaş'ı takip etmiyor. Torunlarını özlüyor Bürokratik yükünün ağırlığına karşın okuma alışkanlığını hiç yitirmeyen ve yeni yayınların en sıkı takipçilerinden biri olan İsen için Türk edebiyatındaki en önemli isim Ahmet Hamdi Tanpınar. İsen, edebiyatla ilgili sohbetlerinde sözü dönüp dolaştırıp mutlaka Tanpınar'a getiriyor ve onun "Huzur" adlı kitabını tavsiye ediyor. İsen, memleketi Adapazarı'nda "Sapanca Şiir Akşamları" adlı etkinliğe yıllardır danışmanlık yaparak şairleri buluşturmasıyla da tanınıyor. Favorisi Tanpınar Ailesinin Bulgaristan göçmeni olması nedeniyle Avrupa coğrafyasındaki Osmanlı izlerine özel bir ilgi duyan İsen, müsteşarlığı döneminde "Balkanlarda Osmanlı Mirası" adlı bir gezi rehberi hazırladı. Balkan ülkeleri ile Türkiye arasındaki bağları güçlendirme taraftarı olan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Balkanlar'daki tarihi eserlerin restore edilmesi konusunda çaba harcayan İsen'in, Gelibolulu Mustafa Ali (1988), Usulî (Hayatı, Sanatı ve Divanı, 1988), Hammamîzâde İhsan (Hayatı, Sanatı ve Divanı, R. Canım ile 1989), Türk Edebiyatında Tevhitler (Muhsin Macit ile 1992), Sultan Şairler (A. F. Bilkan ile, 1997), Balkanlarda Türk Çocuk Hikâyeleri Antolojisi (Tuba İsen ile, 2002) gibi çok sayıda eseri bulunuyor. Balkan âşığı Çankaya Köşkü için "Ankara'nın en güzel mekânına kurulmuş" diyen İsen, daha önceki ziyaretlerinde ayrıntılı inceleme fırsatı bulamadığı Köşk kampusunu 6 Eylül sonrasında adım adım gezmiş. Odasında Nuri Abaç, Yaşar Çallı ve Oya Katoğlu'nun yağlıboya tabloları yer alan İsen, Köşk'ün resim koleksiyonuna hayran olmuş. Bahçe için "Harika bir botanik bahçesine sahip. Neredeyse endemik özelliğe sahip türler mevcut" diyen İsen, çalışma binasının teknolojik yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Gül'ün talimatıyla eksiklikleri tespit ettiklerini kaydeden İsen, gerekli teknolojik olanakları getirmeye başladıklarını belirtiyor. Köşk'ü adım adım gezmiş İsen, muhabirimiz Yazıcıoğlu'nun, "imam hatip" tartışmasına ilişkin sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:"Bu liselerden mezun olanlara haksızlık ediliyor. Dışarıdan bakıldığında standart ürün imal edildiği düşünülüyor. Oysa bu okullarda değişik görüşlerde insanlar yetişiyor. İnsanlar bu okullardan sonra farklı alanlarda eğitim görüyor. Asıl kimliği imam hatip lisesi belirlemiyor. Benim asıl kimliğimi edebiyat oluşturdu. Kendimi hep edebiyatçı olarak görüyorum." İmam hatipli olma duygusu