The Othersİşgal mi, fetih mi?

İşgal mi, fetih mi?

28.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

İşgal mi, fetih mi?

İşgal mi, fetih mi


En önemli Osmanlı tarihçisi Prof. Halil İnalcık, "Konstantinopolis'in nasıl İstanbul olduğu"nu yazdı


İstanbul'un 1453 yılında Türkler tarafından alınması olayı tarihçiler ve aydınlar arasında değişik yorumlara, "İşgal mi, fetih mi" tartışmalarına yol açıyor. Bir bölüm tarihçi ve aydınımız tarihimiz hakkındaki hep olumsuz değerlendirmelerinin içine İstanbul'un alınması olayını da ekliyor. Diğerleri ise Osmanlı tarihindeki olumsuz bazı gerçekleri hep olumlu biçimde yorumlama peşinde. Osmanlı tarihçiliğinin büyük ismi Prof. Dr. Halil İnalcık, "Konstantinopolis nasıl İstanbul oldu? İşgal mi, fetih mi?" tartışmasını değerlendiriyor.

Fatih, fetihten sonra İstanbul'u yeniden kalkındırma ve nüfuslandırma çabasıyla, tutsak Rumları satın alarak veya fidyeleri için iş vererek şehirde yeniden yerleştirdi ve 6 Ocak 1454'te Grek Ortodoks patrikliğini ihya etti. Evet, Konstantinopolis, Rumlardan çok Avrupa Latin dünyası için önemliydi ve kuşatmada savunma işini Cenevizli ve Venedikliler üstlendiler.

Tüm tarih kaynaklarının birleştiği bir gerçek, İstanbul, 1204 - 1261 döneminde Haçlı Latin işgaliyle harap bir şehir haline gelmiş, şehrin ticareti Venedik ve Galata Cenevizlileri eline geçmiş, nüfusu 40 bine inmişti. 1453'te fetihten sonra Osmanlı idaresinde şehir, 16. yüzyılda Avrupa'nın en büyük şehri haline gelmiştir.

"İstanbul'u Türkler işgal mi, fetih mi etti" tartışması bir kelime oyunu gibi görünse de, aslında genellikle Türk - Osmanlı tarihine bakışta Türkiye'de mevcut iki zıt görüşü yansıtmaktadır. Bir bölüm tarihçi, yurtta ve dışarda tarihimiz hakkında olumsuz ve yanlış her yorumu abartarak tekrarlamayı sözde bir objektiflik göstergesi gibi algılamaktadır. Öbür yandan, bir bölüm tarihçi de, Osmanlı tarihinde olumsuz bazı gerçekleri, abartılı bir duygusallıkla olumlu biçimde yorumlamayı bir ödev saymakta.
Bu işgal / fetih tartışması, bu gerçeği bir kez daha gündeme getirmiştir. İşgal kelimesi Türkçe'de başkasına ait bir yeri ele geçirme anlamında kullanılır ve çoğu kez zor kullanma ve haksızlık, bu ele geçirme fiilinde saklıdır. İşgalci, geçici olarak oradadır, o yerin sahibi değildir ve asıl sahibine iade için boşaltması gerekir, anlamı da vardır. "İstanbul'u Osmanlı Türkleri işgal etmiştir" diyenler, acaba böyle bir anlayış içinde midirler?
Fetih kelimesi ise, genellikle o çağda bir yeri Türk - İslam devletinin egemenliği altına alma şeklinde algılanmıştır. Bugün kamuoyunda fetih, Türk devleti tarihinde şanlı bir zafer ve dönüm noktası olarak benimsenmekte, milli folklorun bir parçası haline gelmiş bulunmaktadır. Tarafsız tarihçi objektif bir yorum yapmak istiyorsa, şehrin Türklerce yeniden inşa olgusu üzerinde durmalı, sahiplik sorusunu orada aramalıdır. Aşağıda bu tarihi olgu üzerinde, Osmanlı ve Bizans kaynaklarıyla arşiv belgelerinden ortaya çıkan sonuçları, kamuoyunu aydınlatmak üzere, özetlemeye çalışacağız. (Ayrıntılar için "İstanbul", Encyclopaedia of Islam, vol. IV, 224 - 248'deki makalemize bakılabilir.).

İlkel fetih gösterileri

Öte yandan her yıl, İstanbul fetih gösterilerinin - hem de ilkel bir biçimde - yapılmasını kamuoyu benimsemiyor. Bu gelenek, 500. yıl fetih kutlamasından sonra yerleşmiştir. Sanki, İstanbul'un sahipliğini yinelemek, bunu her yıl yeniden dünyaya ilan etmek gerekiyormuş gibi!
Tüm tarih kaynaklarının birleştiği bir gerçek, İstanbul, 1204 - 1261 döneminde Haçlı Latin işgaliyle harap bir şehir haline gelmiş, şehrin ticareti Venedik ve Galata Cenevizlileri eline geçmiş, nüfusu 40 bine inmişti. 1453'te fetihten sonra Osmanlı idaresinde şehir, 16. yüzyılda Avrupa'nın en büyük şehri haline gelmiştir. Bu büyüme sürecini açıklamak, tarihçinin önünde en önemli ödevlerden biridir. Başlangıç noktası olarak şehrin fetihten hemen iki yıl sonra 1455'te yapılmış bir tahriri, bu bakımdan elimizde önemli bir belgedir. İstanbul'un 1453'ten sonraki 15 - 20 yıl içinde yeniden inşa süreci üzerinde ayrıntılı kaynaklarımız vardır. (Çağdaş Bizans tarihçisi Kritovulos, Osmanlı tarihçisi Tursun Bey ve Vakıf kayıtları.)

Venedik - Ceneviz hakimiyeti

15. yüzyılın birinci yarısında Konstantinopolis'i ziyaret etmiş olan İspanyol Clavijo ve Tafur, surlar içinde tarlalarla kaplı harap bir şehir görmüşlerdi. 1455 Osmanlı tahriri, şehir hayatının, manastırlar etrafında geniş avlularda toplandığını teyit etmektedir. Haliç'te yerleşmiş İtalyan kolonileri, başta Venedik ve Ceneviz, şehrin dış ticaretini hemen hemen tamamiyle ellerine geçirmiş bulunuyorlardı. Bizans'ın 1453'ten önceki nüfusunu inceleyen A. M. Schneider 30 ile 50 bin arasında bir nüfus tahmin etmektedir. O zaman Haliç'in öbür yakasında, Cenevizlilerin Pera'sı, ticaret ve iş hayatının merkezi dorumunda idi.
1455 Osmanlı sayımına göre, Galata'da nüfusun çoğunluğunu Rumlar oluşturmaktaydı. Çoğunluğu fakir esnaftan oluşan bu Rum nüfus yanında, özellikle vergi iltizamları ile zenginleşmiş Bizans aristokrasisine mensup zengin Rumlar bulunmakta idi. Mesela, bunlardan Yuannis Paleolog, Osmanlı döneminde de büyük iltizamları üzerine alan bir işadamıydı. Bu zengin Bizans aristokrasisinin Osmanlı döneminin Fenerli Rum beyleri ile bağlantısı araştırılmaya değer.

Rumlar Türk sarığından yana

İstanbul'un beslenmesi için gerekli gıda maddelerinin Ege ve Karadeniz'den getirilmesi işi, hemen hemen tamamiyle Venedik ve Cenevizlilerin eline geçmiş bulunuyordu. Bu yüzden darlık içinde yaşayan İstanbul Rum halkı İtalyanlara karşı derin bir kin beslemekteydi. O zaman Bizanslı tarihçi Ducas, şehir halkının, İstanbul'da Katolik külahı görmektense, Türk sarığı görmeyi yeğlediğini kaydeder. Osmanlılar, Pera'yı barış yolu ile Cenevizlilerden teslim aldıkları zaman Rum ahalinin büyük çoğunluğunu yerlerinde bıraktılar. Fatih, fetihten sonra İstanbul'u yeniden kalkındırma ve nüfuslandırma çabasıyla, tutsak Rumları satın alarak veya fidyeleri için iş vererek şehirde yeniden yerleştirdi ve 6 Ocak 1454'te Grek Ortodoks patrikliğini ihya etti. Evet, Konstantinopolis, Rumlardan çok Avrupa Latin dünyası için önemliydi ve kuşatmada savunma işini Cenevizli ve Venedikliler üstleneceklerdi.

Yarın: Fatih neden İstanbul'u fethetmekte acele etti? Fetih, Osmanlı devletinin birliği ve yaşaması için bir zaruret miydi? Osmanlı İmparatorluğu'nun gerçek kuruluşu fetihle mi sağlandı? İstanbul alınmasaydı, bugünkü sınırları içinde bir Türkiye olur muydu?

KEŞFETYENİ
Berk Atan kaza geçirmişti! Günler sonra ilk paylaşım
Berk Atan kaza geçirmişti! Günler sonra ilk paylaşım

Cadde | 04.05.2025 - 10:14

Berk Atan'ın da içinde bulunduğu araç geçtiğimiz günlerde kaza yapmıştı. Ünlü oyuncudan günler sonra ilk paylaşım geldi.

Yazarlar