Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Dünyayı dönüştürmek ilk önce kendi yaşam alanımızdan başlar. Yaşadığımız evi, mahalleyi, şehri değiştirebiliyorsak eğer gerçek bir değişimin başladığını söylemek mümkündür. Sanat ise bu dönüşümün en güzel araçlarından. Eğer bakış açınızı sanatla birleştirirseniz bir duvara attığınız çizik bile bambaşka görünür. Çek Cumhuriyeti'nin Louka Köyü'nde yaşayan 98 yaşındaki Agnes Kasparkova ise insanın yaşı ne olursa olsun kendini ve çevresini dönüştürebileceğinin en büyük kanıtı. Önce yaşadığı evle başlayan yolculuğu mahallesi ve köyüyle şekillendi, sonrasında ise hikâyesini tüm dünya duydu.
60 YAŞINA KADAR ÇİFTÇİLİK YAPTI, SONRA RESSAM OLDU
98 yaşında olan Agnes Kasparkova Çek Cumhuriyeti'ne bağlı bir köy olan Louka'da yaşıyor. Hayatı boyunca bu köyden hiçbir şekilde dışarı çıkmamış Kasparkova 60 yaşına kadar çiftçilikle uğraştı ve yaşadığı, doğup büyüdüğü toprakları gücü yettikçe ekip biçti. 38 yıl önce çiftçilikten emekli olan Kasparkova için o günden itibaren yeni bir sayfa açılmıştı. Ömrü boyunca resim çizmeyi çok sevmiş, renklere şekil vermek ona hep iyi gelmişti. Emekli de olduğuna göre artık vakti de vardı. En büyük hayali yaşadığı yerdeki evlerin duvarlarını boyamaktı. Ancak bu basit bir boya olmayacaktı, tüm evleri çiçek motifleriyle süsleyecekti. Bunun için yeteneği vardı ama yine de birinden destek alması gerekiyordu. O sıralarda yolu evlerin duvarlarını boyayan Manakova adlı bir kadınla kesişti. Deyim yerindeyse o kadından el aldı ve evlerin duvarlarını boyamaya başladı.
Evlerin içini de duvarlarını da desen desen renk renk boyamak Louka Löyü için yeni bir şey değildi. Çek Cumhuriyeti'ne bağlı başka bir köy olan Zalipie'de bu aslında asırlık bir gelenekti. Zalipieli kadınlar evlerini tek bir renkle değil, canlı çiçek desenleriyle boyuyorlardı. Bu desenler dış duvarları, kapıları, pencereleri ve hatta çatıları süslüyordu. Bu yüzden ne Agnes Kasparkova için ne de Manakova için bu bir ilk değil aslında var olan bir geleneğin savunucusu olmaktı.
Geleneğin tam olarak ne zaman başladığı belli değil. Söylenenlere göre çok uzun yıllar önce kadınlar evlerinde yaktıkları sobalardan çıkan duman tavanlarda küçük delikler oluşturunca bir çözüm bulmak istedi. Tavan ve duvardaki küçük is lekelerini örtmek için badana yapmayı denediler ama işe yaramadı. Bu yüzden bunun yerine duvarlara ve tavanlara birbirinden farklı rengarenk çiçekler çizmeye başladılar.
İNEK KILINDAN FIRÇA, KÖFTE YAĞINDAN BOYA
Zalipie'de doğmuş ve çevre köylerden bir tanesi olan Louka'ya kadar ulaşmış bu geleneği başlatan Zalipie kadınlar ilk başlarda yetiştirdikleri ineklerin kuyruk kıllarından fırçalar yapmış, pişirdikleri köftelerden geri kalan yağları renklerle birleştirerek boya yapmışlardı. Kadınlar, çiftlikten arta kalan zamanda Corpus Christi bayramında yılda bir kez evlerindeki çiçekleri yeniden boyarlardı.
Bir sobanın duvarda bıraktığı isleri kapatmakla başlayan bu gelenek, Agnes Kasparkova'nın parmaklarında yeniden can buldu. Manakova öldükten sonra Louka'da da bu geleneği devam ettirmek istedi. Kasparkova 38 yıl önce yaşadığı yerdeki evlerin iç ve dış duvarlarını boyamaya başladı. Bir evi çiçeklerle süslemeden önce hiçbir şey tasarlamıyor motiflerin nasıl bir model oluşturacağına fırçayı eline aldıktan sonra karar veriyordu.
KULLANDIĞI BOYALARIN GARANTİSİNİ VERİYOR
Agnes Kasparkova'nın sanatının en çarpıcı özelliklerinden biri, Louka Moravya evlerinin beyaz duvarlarıyla muhteşem bir kontrast oluşturan ultramarin mavisi boyasıdır. En az iki yıl dayanacağını garanti ettiği pahalı ve kaliteli boyaları kullanıyor. 98 yaşındaki Agnes bazen yaşına rağmen resim yapmakta zorlansa da asla pes etmiyor. Kışları özellikle zorlanıyor ancak her yıl Mayıs ayının gelmesiyle, köy şapelinin yeni beyaza boyanmış duvarlarını dekore etmek için kolları sıvıyor. Her yeri çiçeklerle süslemeye bu şapelden başlıyor ve sonrasında yaşadığı yerdeki evlere geçiyor.
98 yaşında olmasının getirdiği tüm fiziksel zorluklara rağmen merdivenlere tırmanıyor, saatlerce hareket etmeden boya yapmaya devam ediyor çünkü Agnes Kasparkova tam da kurduğu şu cümleden motivasyonunu alıyor:
"Sadece sevdiğim şeyi yapıyorum. Dünyayı biraz olsun dekore etmeye, renklendirmeye çalışıyorum."