Her ne kadar yaz sezonu gelse de, turizm sezonunun açıldığını söylemek abartı olur.
Milyonlarca öğrenci ve ailesini esir eden sınav, tercih ve kayıt sezonu hâlâ devam ediyor. Ramazan sonrasını bekleyenlerin sayısı da bir hayli fazla.
Yabancı turist hareketliliği ise çok göreceli, kötünün iyisi, o kadar.
Bu yüzden, tatil yöreleri, hâlâ bomboş. Peki, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere turizm ve seyahat sektörüne yön verenler ne yapıyor?
Ağlamanın ötesine geçtiklerini söylemek abartı olur. Keşke daha aktif, daha yaratıcı ve aydınlatıcı olabilseler...
Deniz deyince?..
Yaz turizminin olmazsa olmazlarının başında deniz, kum, güneş geliyor.
Ama sanki deniz temiz değilse, hele ki mavi bayraklı değilse, tatiliniz daha başlamadan bitmiş demektir.
Mucizelere pek inan- mam ama ortada çok somut mucizeler varsa da şapka çıkartırım.
Tıpkı MEB’e şapka çıkarttığım gibi!
Helal olsun MEB’e, Bakan’ına, Müsteşar’ına, müdürlerine öğretmenlerine.
Dünyada böylesi bir mucizeyi başka kim gerçekleştirebilirdi ki?
TEOG-1 ve TEOG-2’de soruların zorluk derecesi aynıymış.
Bunu bizzat kendileri açıkladı.
Üstelik TEOG-1’de çok az bir konudan sorumluyken, TEOG-2’de tüm öğretim yılından sınava giriyorsunuz ve başarı oranını yüzde 2800 artırıyorsunuz.
Liselere giriş sınavı TEOG-2’de tam 17 bin şampiyon çıkmıştı.
Dün akşam saatlerinde açıklanan rakamlara bakılırsa, bunlardan 16 bin 500’ü TEOG-1’de aynı başarıyı sergileyememiş.
Oysa birinci sınavın hem konuları daha az, hem de daha kolay deniliyordu!
MEB, umarız, ikinci sınavda ful çekenlerin birinci sınavlarını da tek tek inceliyordur!
İki sınav arasındaki bu çelişkinin, nasılı, niyesi, uzun yıllar tartışılır ama çok daha önemlisi, bir ay sonra kayıtlar başlayacak ve bu öğrencilerden hangileri, Robert, Galatasaray, İstanbul Lisesi gibi ilk tercihlerine girebilecek, hangileri açıkta kalacak?
Üst puanlarda yüzlercesi, biraz altındaki puanlarda ise binlercesinin hem sınav, hem de okul başarıları birbirine eşit olduğu için kurallar gereği, yaşı küçük olanlara avantaj doğuyor.
Peki, bu ne kadar adil?
LYS maratonu yarın başlıyor. Geçen yılın verilerine göz attığımızda insanı şaşkına çeviren anekdotlar var.
Örneğin kolunda saat, başında toka var diye insanın sınavı iptal edilip, hayatı karartılabilinir mi?
Eğer söz konusu kurum ÖSYM ise bunu rahatlıkla yapar.
Ama asıl garip olan, ÖSYM’ye hiç ama hiç kimsenin, sen ne yapıyorsun, gençlerin hayatını, nasıl bu kadar kolay altüst ediyorsun diye hesap soramaması!
TEOG Maratonu’nda tercih ve kayıt takvimi belli oldu. LYS’de ise önümüzdeki iki hafta sonu sınavlar var, sonuçlar da 11 Temmuz’da açıklanacak. Velileri, yaz boyunca zor günler bekliyor. Hem üniversitelere hem de liselere girişte tercih ve kayıt süreci eylül sonuna kadar devam edecek.
Görünen o ki, liselere kayıtta, devlet okulları ile özel okullar arasında yine yoğun gel-git’ler yaşanacak ve kayıtlar okullar açılıncaya kadar devam edecek. Hatta nakiller nedeniyle, okul açıldıktan sonra da uzun süre devam edecek Keşke, liselere girişte de, üniversiteye girişte olduğu gibi merkezi yerleştirme yapılsaydı da, aşağıdaki takvim karmaşası ortaya çıkmasaydı…
Liselere giriş
Liselere kayıtta, bir tarafa kayıt yaptıran, öte tarafa, yani özellere kayıt yaptıran devlete kayıt yaptıramaz kuralının iyi işlemediğini, önceki yıllarda çok gördük ve görünen o ki, bunu önleyecek bir yaptırım, bu yıl da söz konusu değil. İşte yeni kayıt dönemine yönelik ayrıntılar:
- Devlet liselerine yerleştirmeye esas alınacak puanlar, 30 Haziran’da açıklanacak. 14-24 Temmuz arasında ise liselere tercihler alınacak. Bu yıl, 25 okul tercih hakkı verilecek.
- Kolejlerin kayıt işlemleri 30 Haziran-13 Temmuz’da yapılacak.
Okullar cuma günü kapanıyor. 18 milyon öğrenci, 900 bin öğretmen ve 30 milyon veli için yaz tatili cuma günü resmen başlıyor.
Peki, yaz tatiline ne kadar hazırsınız? Örneğin öğrenci olarak bir yaz programı yaptınız mı? Veli olarak, eğer çalışıyorsanız, yaz boyunca, çocuklarınızı kime emanet edeceksiniz?
Yok, eğer öğretmenseniz, göz açıp kapayıncaya kadar geçen tatil sürecinde, başkalarını bırakın, kendiniz için ne yapacaksınız?
Hemen herkes, “Hayatta öğretmen olmak varmış, bütün yaz tatil yapıyorlar” diye size imrenirken, umarız siz de tatil konusunda başkalarının yerine olmak istemezsiniz...
Tatil cennetiyiz
Yaz tatilinin, bizde çok uzun olduğunu, özellikle vurgulamak isteriz.
Başka ülkelerde ortalama 200-240 işgünü eğitim yapılırken bizde 180 gün eğitim yapılması kabul edilemez.
Çocuklarımızı seviyor muyuz?
Ne olur, birbirimizi kandırmayalım.
Onların ne bugününü ne de yarınlarını ciddiye alıyoruz.
Boşu boşuna sevgi ve hamaset nutukları atmak da artık bir işe yaramıyor!
Ne devlet, ne de anne-babalar olarak, onların geleceklerini düşünüyoruz.
Sınav odaklı eğitim sistemi olduğu sürece, bu kandırmaca devam edecek.
TEOG’da 12-13 bin şampiyon bekliyorduk, 17 bin şampiyon çıktı.
Şaşırmadık desek yalan olur.
Bilim toplumu olmadan kalkınmamız mümkün değil.
Bugün, dünyanın en güçlü ve en zengin ülkelerine baktığınızda, karşımıza bilim çıkıyor.
İşte bu yüzden bilime her zamankinden çok daha fazla önem vermemiz gerekiyor.
Peki, bu anlamda bir bilim politikamız var mı?
Olduğunu söylemek abartı olur.
Tıpkı insan gücü planlamamızın olmadığı gibi bilim ve teknolojide de maalesef nal topluyoruz.
Üniversite sayısını artırmakla bilim ülkesi olacağımızı sanıyoruz ama arkası gelmiyor.