Yalçın Hoca hocalığı özlemiş

27 Eylül 2014

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı, ilk kez, dün Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin yeni öğretim yılı açılış töreninde izledim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın isimlerden biri olmanın ötesinde, konuşma metinlerinden çoğunu da onun yazdığı biliniyor. İletişim kökenli ve siyasete atılan pek çok isim gibi o da doçentlikte takılıp kalmış. Umarız devamını getirir.
Konuşmasının satır aralarında üniversiteyi, öğrencilerini özlediğini özellikle vurguladı. Ama çok önemli bir konuya daha dikkat çekti ki, üniversite hocaları, bu ayrıntıya eminim ki çok sevineceklerdir. Yalçın Hoca, Başbakan Davutoğlu’nun da kendisi gibi akademisyen olduğunu hatırlattıktan sonra akademisyen bir Başbakan döneminde, akademisyenlere bakış açısı elbette çok daha farklı olacaktır dedi. Yanımdaki hocalar da derin bir inşallah çekti. Tayyip Bey döneminde tam 99 üniversite açıldı. Alt yapıları tamamlandı. Şimdi kaliteyi yükseltme zamanı. Ve bu görev için daha iyi bir zamanlama olamaz. Başbakanın da, Başbakan yardımcısının da, meslek hanesinde, üniversite öğretim üyesi yazıyor...
Her ikisi de daha çok genç ve politikadan bıktıklarında, gidecekleri adres, yine üniversite olacaktır. Kendileri de bunun fazlasıyla

Yazının Devamı

KKTC ODTÜ fark yaratıyor

26 Eylül 2014

KKTC’yi yönetenler, her ne kadar ülkelerini bir eğitim adası olarak görmeseler de,KKTC çoktan bir eğitim adası oldu...
Türkiye, KKTC’ye yönelik olarak ta en başından beri çok fazla yanlış adımlar attı. Ama üniversiteler konusunda hep doğru olanı yaptı.
KKTC eğer bugün siyaseten olmasa bile, fiili olarak dünyanın dört tarafından tanınıyor ve öğrenci kabul ediyorsa bunu üniversitelerine borçludur.
Turizm ve kumarhaneler, kimilerine göre hâlâ adanın lokomotifi olarak algılansa da üniversitelerin olmadığı bir KKTC eminim ki onların da kâbusu olacaktır...
Kıbrıs Rum Kesimi’nin, KKTC’de imrendiği ve eziklik hissettiği konuların en başında üniversitelerin geldiğini de özellikle hatırlatmak isteriz...
Türkiye, sadece, adada yeni üniversitelerin açılmasını teşvik etmekle kalmadı, ODTÜ, İTÜ gibi marka üniversitelerimizi, gidip orada kampüs kurmaları konusunda görevlendirdi. İyi de yaptı. Çünkü bu üniversitelerimiz sayesinde çıta giderek daha da yükseliyor...

Yazının Devamı

Eğitimle bu kadar da oynanmamalı!

25 Eylül 2014

Anaokulundan üniversiteye, kayıt kabul ve nakil sistemleri altüst oldu. Anne babalara sorsanız, en değerli varlıkları, çocukları ve onların geleceği.
Siyasetçiler için de durum farklı değil.
Peki sonuç?
Ne çocuklar ne de onların geleceği hiç kimsenin umurunda değil. Niye mi?
Çocuklarımızın geleceğiyle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynanıyor ve çıt yok!
Veliler, çocuklarının gelecekleri ellerinden çalınırken, mücadele vermeyecekler de ne zaman verecekler?
Seslerini şimdi yükseltmeyecekler de ne zaman yükseltecekler?

Yazının Devamı

Kayıt skandalı (2)

24 Eylül 2014

Eğitime, özellikle de sınavlar ve kayıtlara yönelik yazılarımızın Ankara’da çok hoşa gitmediğini biliyoruz. Ama dost acı söyler misali, yazmaya devam edeceğiz. Çünkü yapıcı eleştiriler, sistemi de kişileri de geliştirir. Yazılıp dillendirilmesi de halının altına süpürülmesinden bin kat iyidir...
Hemen her yıl sınavlara milyonlarca aday giriyor. Binde birlik puanlar bile çok önemli. Daha önce, virgülden sonra üç rakam vardı, şimdi dörde çıktı. Yani on binde birlik puan bile çok önemli hale geldi.
0.0005 puan yüzünden, istediği tercihe giremeyen öğrenciler var.
İşte böyle bir ortamda, puanlarda müthiş anormallikler yaşanmaya başladı.
Bazı okullarda bırakın bir iki puanlık düşmeleri, yarım puanlık bir kıpırdama bile olmazken, bazılarında 200 puana varan düşüşler söz konusu!
Evet, evet yanlış okumadınız, tam 200 puanlık düşüşler gerçekleşti. Ara sınıflardaki nakiller tam bir rezalet! Hiç kimseye haber vermeden, taban puan sınırlaması kaldırıldı, sadece bu konuda bilgisi olanlar yararlandı ve kimi öğrenciler, geçen yıllarda, önünden bile geçemeyecekleri okullara, nakil şansı elde ettiler. Ama lise 1’ler için böyle bir durum söz konusu değil. Baştan beri taban puan koşulu

Yazının Devamı

Kayıt skandalı!

23 Eylül 2014

Biz TEOG’la uğraşırken, SBS’de tam anlamıyla bir “skandal” yaşandı.
Lise ara sınıf nakillerinde, hiç kimsenin haberi olmadan taban puan sınırının kaldırılması ve aynı gün kayıtların yapılması, bu son dakika değişikliğinden haberdar olanlara büyük şans doğurdu. Bazı öğrenciler, kendi puanlarından 100 puan daha yüksek olan okullara nakil yaptırdı! Gelişmelerden daha sonra haberdar olan veliler ise çılgına döndü...
Bunun böyle olacağı çok önceden belliydi. Ama hiç olmazsa, herkese haber verilebilirdi...
MEB hataları düzelteyim dedikçe, yeni hatalar yapıyor. Bu da velileri deli ediyor. Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek. Ama ne olur sinirlenmeyin, çünkü sinirlendiğinizle kalırsınız.
Eminim ki pek çok veli çoktan yargı yoluna gitmiştir.
Ve yine eminim ki yargı da artık eğitim davalarına bakmaktan bıkmıştır!

Yazının Devamı

Yeter artık sınavlarla oynamayın

21 Eylül 2014

Üniversiteye giriş sistemi tümüyle değişecekmiş.
Niye?
Daha iyi bir sistem getirilecekmiş.
Tıpkı liselere giriş sistemi TEOG gibi!..
Eğer bu satırları ya da bu yöndeki haberleri, bu yıl TEOG’a giren bir veli ya da öğrenci okuyorsa, eminim ki bildiği tüm negatif sözcükleri sıralıyordur.
Öfkeyle söylenen sözlerin savunulacak bir tarafı elbette olmaz ama asıl önemli olan, onların niye bu kadar kızdığıdır...
TEOG’da olup bitenleri aylardır izliyoruz.

Yazının Devamı

Suriyeli çocuklar?..

20 Eylül 2014

Çocuk, her yerde çocuktur. Onların milliyeti, dini, etnik kökeni ya da suçu olmaz.
İçimizde en masum olan, onlar.
Çocuk hakları, başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere tüm uluslararası anlaşmalarda koruma altına alındı ama savaşların en büyük acısını hâlâ onlar yaşıyor.
Ülkemizde yüz binlerce Suriyeli çocuk var. Onlar bizim misafirimiz. Halkımızın onlara gösterdiği yardımseverlik her şeyin üzerinde. Büyük kentler, artık onlardan bıksa da Anadolu’da el üstünde tutuluyorlar. Barınmalarından giyim kuşamlarına, sağlıklarından cep harçlıklarına kadar her şeyleriyle yakından ilgileniyorlar.
Çünkü onlar çocuk, çünkü onlar masum, çünkü onlardan birisi kendi çocukları da olabilirdi...
Okullar açıldı, yaşıtları koşa koşa okula giderken, onlar, arkadan gözyaşı döküyor. Çünkü onların yeri sokaklar, kamplar ya da sığındıkları köşe bucaklar değil, okul...
Ve biz bu hakkı onlara çok görüyoruz...

Yazının Devamı

On binlerce kontenjan niye boş!

20 Eylül 2014

Vakıf üniversitelerinin her birinin kurulması için on milyonlarca Dolar harcandı. Hatta kimilerine yüz milyonlar yetmedi, hâlâ yatırım yapılıyor.
Her kuruşu milli servet ve boş kalan her kontenjan, milyonlarca gencin hayalini süslüyor. Peki o zaman niye dolmuyor? İşte bu noktada, tam bir aymazlık söz konusu.
Kabahatli arıyorsak, hepimiz kabahatliyiz. Ama ilk sırada YÖK ve üniversite kurucuları geliyor. YÖK şişirilmiş kontenjanlar veriyor, vakıf ya da üniversite yöneticileri de kontenjanların dolması için yeterince çaba harcamıyor. Dünyanın en iyi üniversiteleri bile tanıtım için ülke ülke dolaşırken, bizimkiler oturdukları yerde öğrenci bekliyor. Üstelik uçuk kaçık ücretlerle. Verdikleri burslar ise tam anlamıyla Mahmutpaşa işi. Önce ücretleri şişiriyorlar, sonra da kademeli burs verdik diyorlar. Öğrenci de, veli de, artık bunu “yemiyor”!
Kontenjanların boş kalması yetmiyormuş gibi bir de kazanan öğrencilerin, gelecek yıl orta öğretim başarı puanlarının yarı yarıya düşeceğini bile bile kayıt yaptırmamaları da çok ilginç. Çok önemli ve enine boyuna araştırılması gereken bir durum.
Kayıtlı öğrenci sayısı, maaşları etkilemediği sürece, bu konuda hiç kimse çaba

Yazının Devamı