Sigarayla savaşı nasıl kazandık?

5 Kasım 2013

Son yıllarda atılan en önemli adımlardan birisi, sigarayla mücadele oldu.
İktidar sadece yasa çıkartmakla kalmadı, arkasında da durdu ve bugün dünyada örnek gösterilecek bir noktaya geldik.
Benzer bir yasa ANAP-DSP koalisyonu döneminde de çıkartılmıştı. Ama dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Ecevit’in elinden sigara hiç düşmüyordu. O dönemde “Başbakan Sigarası” diye 70’e yakın yazı yazmıştım...
Geldiğimiz en son nokta, kameralar karşısında sigara içmemeleri oldu!..
Şu anda ise evet büyük bir mesafe kaydedildi ama hala mücadele tümüyle kazanılmış değil. Atılacak daha pek çok adım var. Yani önemli olan bu işi kalıcı hale getirmek...
Sigara içenleri de asla kınamıyorum, ayıplamıyorum. Hoşlarına gidiyorsa elbette içsinler ama kendilerine de çevreye de zarar verici noktalara getirmesinler.
Günde birkaç taneye indirenleri takdirle karşılıyorum ve en kısa zamanda tümüyle bırakacaklarına inanıyorum...

Yazının Devamı

Marmaray geyikleri ve Bakan Kılıç!

3 Kasım 2013

Son bir haftanın en çok konuşulan konularından birisi de Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan, “asrın projesi” Marmaray oldu.
İlk geçenlerden birisi de, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın konuğu olarak, geçen hafta bugün, biz olduğumuz için hem uzun uzun yazılar yazdık, hem de duygularımızı farklı medya organlarında ve gittiğimiz ortamlarda sık sık anlattık.
Çok etkilendim, gururlandım, heyecanlandım ve hemen herkesin bir an önce gidip görmesini ve aynı heyecanı yaşamasını istedim.
Kimi dudak büktü, kimi koşa koşa gitti, kimi de gitmemek için bin tane mazeret üretti...
Görünen o ki sanal ortamda en çok konuşulan konulardan birisi bu olmuş. Hemen her gün, on binlerce tweet atılmış.
O tweetlere baktığınızda, Türkiye’nin bugünkü hali çok net ortaya çıkıyor....
Göklere çıkartanlar da var, temkinli olanlar ve öküzün altında buzağı arayanlar da. Ama beni en çok rahatsız eden, belki de kendi üzerime alındığım için Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ınki oldu.

Yazının Devamı

Eğitimde birinci öncelik öğretmen mi, teknoloji mi?

3 Kasım 2013

Teknoloji aldı başını gidiyor. Çocuk ve gençleri de adeta esir haline getirdi. Zamanlarının çoğu ekran karşısında geçiyor. Bu iyi mi, kötü mü?
Dünyanın hemen her yerinde tartışılmaya başlanan bu esaret dönemi, eminim ki yakında bizde de gündeme gelecek...
Peki eğitim sistemin teknolojiden uzak mı kalmalı yoksa tümüyle teknolojiyle mi donatılmalı?.. Geçtiğimiz aylarda FATİH projesi nedeniyle bu epey tartışılmıştı.
Tabletin, öğretmenin yerini alıp almayacağı, eğitime çağ atlatıp atlatmayacağı, yazılımların nasıl sağlanacağı, ömürlerinin ne kadar olacağı, dışarıdan mı ithal edilecek yoksa kendimiz mi üreteceğiz gibi sorular elbette uzun uzun konuşulmuştu.
Tabletle birlikte öğretmenlerin saltanatına son verileceği, eğitimin artık okulda değil, her yerde olabileceği vurgulanmıştı.
Gelişen teknolojiyi eğitime entegre etmek, bir iktidarın, ülkesine ve öğrencilere yapabileceği en büyük hizmettir.
Bu konuda kendilerine şükran borçluyuz; ama yine büyük alkışlarla getirilen Bilişim Sınıfları ve FATİH projesinin akıbeti de ortada!

Yazının Devamı

Çocuklar ne istiyor biz ne veriyoruz?

2 Kasım 2013

Doğadan uzaklaşan çocuklar, giderek artan bir oranda internet bağımlısı haline geliyor. Ya da tam tersi oluyor, doğaya açıldıkça, internete olan bağımlılığı hızla azalıyor.
TEMA’nın 2.500 çocuğu kapsayan, Doğa-Çocuk İlişkisi Araştırması çok çarpıcı tespitler ortaya koyuyor.
Okul öncesi ve ilkokul- ortaokul- lise yaş grupları olmak üzere iki ayrı çerçevede yapılan araştırma, bu alanda ve bu ölçekte Türkiye’de ilk kez gerçekleşiyor. Araştırmaya göre, okul öncesi çocukların yüzde 91’i yaşadığı yerlerde hayvanlar ve bitkiler daha fazla olsaydı daha mutlu olacağını belirtirken, 7-17 yaş grubunun yüzde 76’sı doğaya ve doğada yaşayan canlılara karşı sorumluluk hissediyor.

Peki biz ne yapıyoruz?
Daha çok AVM, daha çok gökdelen ve daha çok doğal tahribat!
İsterseniz gelin önce araştırmanın bulgularına bir göz atalım, daha sonra da neler yapılması gerekiyor, onları irdeleyelim:

Yazının Devamı

Ahmet Ümit: Hepimizin yüzünde maske var

1 Kasım 2013

Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından Ahmet Ümit, önceki gece Genç Bakış’ın konuğuydu. Öğrencilerle diyaloğu müthişti. Çok iyi yazanlar, çok iyi konuşamaz savını yerle bir etti. Bazen masal anlattı, bazen de şiir okudu. Cesur ve sımsıcak söylemiyle, öğrencileri de izleyenleri de adeta ekrana kilitledi.
İşte Kocaeli Üniversitesi’nde gerçekleşen programdan satır başları:

Şems, Mevlana, Dante...
* Solcu, Marksizm’le ilgilenen biri neden Şems’i yazıyor? Burada bir çelişki var mı? Yok. Çünkü Marksizm’i yaratan koşullar aslında dinden, mistik kültürden geliyor. Dolayısıyla kültürleri bölmemiz mümkün değil. Eğer siz dinler tarihini bilmezseniz, yeni bir pozitif kültür yaratamazsınız.
* Ben sadece mistik kültürün ne olduğunu anlamaya çalıştım. Mesela Dante ile Mevlana çağdaştır ama bizim solcular Dante’ye biraz daha sempatiyle bakar ama Mevlana’ya burun kıvırırdı. Şimdi bu biraz ortadan kalkmaya başladı, benim için sevindirici.
* Bu topraklar bize müthiş bir kültür sunuyor. Bunlardan bir tanesi de Mevlana ve onu etkileyen Şems’tir. Beni ilgilendiren buydu. Nasıl İstanbul Hatırası’nı yazdıysam Bab-ı Esrar’ı yazma nedenim de, bir de böyle bir kültür var demekti.

Yazının Devamı

LGS’de şişirilmiş notlar dikkate alınacak mı?

31 Ekim 2013

OKS, SBS derken, şimdi yerine bambaşka bir sınav geldi. Ne olduğunu anlayana aşkolsun. İsmi bile belli değil.
Bu yüzden, biz bundan böyle Liselere Giriş Sınavı (LGS) diyeceğiz.
Peki bu sınav yani LGS, ne kadar güvenli, uygulanabilir ve her şeyden önemlisi de adil olacak?
Bu konuda kafalar karma karışık. Yüz binlerce veli hem şaşkın hem de tedirgin. Ayrıca kafalarını kurcalayan onlarca soru var.
En önemlisi de şişirilmiş okul notlarının giriş sınavına etki edip etmeyeceği?
Devlet liselerine yani fen ve Anadolu liselerine girişte etkili olacağı zaten açıklanmıştı. Özel okullar merak ediliyordu, onlar da okul başarı puanının çok az da olsa dikkate alacaklarını açıkladılar...
Ve işte bu durum, velilerin tedirginliğini daha da artırdı. Çünkü öğrencisinin neredeyse tamamını, 100 üzerinden 100’le mezun eden okullar karşısında, diğer okullardan mezun olanlar ne yaparlarsa yapsınlar, Galatasaray ve Robert gibi okullara giremeyecekler.

Yazının Devamı

Öğrenci affı, hocaların maaşı ve burslar...

30 Ekim 2013

Her seçim öncesinde olduğu gibi öğrenci affı yine gündemde.
Meclis’te çalışma varmış, YÖK de destekleriz diyor.
Oysa en son çıkan af görüşmeleri sırasında, bundan böyle yeni aflara gerek kalmayacağı özellikle vurgulanmıştı.
Yani Meclis devreye girmeden, YÖK ve üniversiteler atılma durumuna gelen öğrencilere yeni şanslar tanıyacaktı.
Görünen o ki hepsi kandırmacaymış...
Aftan yararlanacak öğrenci sayısının 200 bin dolayında olduğu söyleniyor.
Eğer böyle ise geçen seçimden bu yana 200 bin öğrencinin üniversitelerden atılma durumuna gelmesi vahim ötesi bir durum!

Yazının Devamı

Cumhuriyet’in en büyük eserinden, en büyük proje!

29 Ekim 2013

Atatürk, Atatürkçülüğü kendinden ileri gitmek olarak tanımlardı. Gençlerle her buluşmasında da, biz bugünün koşullarında bu kadarını yaptık, siz daha fazlasını yapın derdi...
Üniversitelerin ve özellikle de kadınların önünün açılması, Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından birisidir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni biz kurduk siz yaşatacaksınız derken de, özellikle kız öğrencilere vurgu yapmış ve onları, her planda daha ön saflara çıkartmıştı.
Ve bugün gelinen noktada, kadınlarımızın olağanüstü çabaları ve başarıları yadsınamaz!..
Önceki gün Marmaray‘ı gezerken bu realiteyi bir kez daha görmenin keyfini yaşadık.
Bakan Binali Yıldırım, projenin detaylarıyla ilgili olarak sadece iki uzmana mikrofon uzattı. İkisi de kadındı. Biri teknik diğeri de sanat danışmanıydı. Ortalıkta gezinen görevli mühendislerin çoğu da yine kadındı. Belli ki, bugün açılışı yapılacak “Asrın Projesi“ Marmaray’ın gerçekleşmesinde, cumhuriyetle birlikte en büyük kazanımlarını elde eden kadınlarımızın payı çok büyük.
Atatürk‘ün istediği de zaten bu değil miydi?..

Yazının Devamı