Alev Alatlı’nın kurduğu Kapadokya Meslek Yüksek Okulu’nun, dün mezuniyet töreni vardı. YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya da ordaydı. YÖK’ü, üniversiteleri, kontenjanları ve genel gidişatı konuştuk... Bugüne kadarki YÖK başkanları içerisinde, üniversiteleri en çok gezen o. Bu yüzden, üniversitelerin de hocaların da nabzını iyi tutuyor... En güncel olanları, kontenjanlar, hocaların maaşı, yasa taslağı ve açılım süreci olduğu için öncelikle onları sordum.
Kontenjanlar artacak mı?
Kontenjanlar, önümüzdeki hafta içerisinde belli olur, dedi.
Peki azalacak mı, çoğalacak mı? En çok merak edilen konuların başında o geliyor.
Geçen yıl büyük kontenjan açığı olan 15’e yakın bölümde kontenjan azaltmasına gidilmiş. Ama önceki yıla göre yine de yüzde 5’lik bir artış söz konusuymuş.
Kontenjanı düşürülen bölümlerin başında fen edebiyat fakülteleri ve açık öğretim geliyor. “Peki bu yıl da geçen yıl olduğu gibi ciddi anlamda kontenjan açığı olur mu?” diye sordum. “Olmaması için her türlü önlemi alıyoruz; ama hiç belli olmaz. Bu konuda sıkıntı var. Devlet üniversiteleri, özellikle de öğrenci sayısı çok fazla olanlar, kontenjanlarını kapasitenin altında göstermek için çaba harcarken, vakıf
Üniversitelerde mezuniyet törenleri erken başladı.
Kapadokya Meslek Yüksek Okulu dün, 7. mezunlarını verdi.
Havacılıktan restorasyona 13 bölümden, 240 öğrenci hayata atıldı.
Renkli bir mezuniyet töreniydi. Mehter takımı bile vardı.
Alev Alatlı’yı sevenlerin pek çoğu da oradaydı.
Mezuniyet törenlerinde, hele hele ufak yerler söz konusu olunca açılış konuşmaları uzadıkça uzuyor. Bakan yardımcısı, genel müdür, YÖK Başkanı, milletvekilleri, Vali, Belediye Başkanı, kurucular derken neredeyse 10 kişi konuştu.
Ama maalesef tek öğrenci söz almadı, alamadı, hatırlanmadı.
Gelecek öğretim yılında yüzlerce okulun ismi ve işlevi, yüz binlerce öğrencinin de okulu değişecek.
8 yıllık kesintisiz eğitimle, 15-20 yıl okulları birleştirmek için uğraştık. Şimdi ise 4+4+4’le, kırk yıllık okulları bölmeye, parçalamaya, isimlerini değiştirmeye çalışıyoruz.
Öğrenci ve velileri daha da huzursuz etmenin ötesinde, bunun kime ne yararı olacak, anlamak mümkün değil!
Neden yapılıyor?
MEB’in bu konudaki tavrı çok net. Okulların kimini Anadolu lisesi ya da meslek lisesine dönüştürüyor, kimini de imam hatip lisesine. Peki, bu dönüşümün bir mantığı var mı? Bir bilen varsa bize de açıklasın!
Bu arada bu hızlı dönüşüme velilerin itirazları da devam ediyor. Önümüzdeki öğretim yılında en az yarım milyon öğrencinin okulunun değişeceği iddia ediliyor. Evini, düzenini ona göre kuran ailelerin isyanı da zaten bu yüzden.
Üniversiteler gergin hem de çok gergin dün buna bir kez daha şahit olduk.
Öğrencilerin birbirlerine tahammülleri bazen kırılma noktasına gelebiliyor. Oysa en hassas olmaları gereken bir dönemden geçiyoruz. Özellikle de öğrencilerin. Çünkü fatura her defasında onlara çıkıyor... Genç Bakış için önceki gece Antalya’daydık.
Konuğumuz Fettah Tamince’ydi. Vitrine fazla çıkan bir isim olmadığı için öğrenciler gibi biz de merak ediyorduk... Yaptı mı en iyisini yapmaya çalışan, elinden kitap düşürmeyen, iş yaptığı her ülkenin dilini öğrenen, inşaattan enerjiye, turizmden medyaya milyarlarca dolarlık yatırım yapan, 20’li yaşlarda dolar milyoneri, 30’lu yaşlarda da dolar milyarderi olan, yaşadığı sıkıntıları ve doğup büyüdüğü toprakları ve kendisini bugüne getiren koşulları hiç unutmayan, yeni bir iş, yeni bir proje deyince gözleri parlayan, her soruya evirip, çevirmeden çok net cevaplar veren, girişimcilikte sınır tanımayan, sızlanmayı sevmeyen, inandığı konularda kararlı mı kararlı bir Tamince ile karşılaştık.
İşte Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşen programdan satır başları:
Fettah Tamince kim?
* İş yaşamımda esnaf çocuğu olmanın büyük avantajını yaşadım. Ticaretle
Genç nüfusumuzla ne kadar övünsek azdır. Hele bir de onlara öğrenim olanakları sağlayıp, girişimciliği öğretip, önlerini açarsak, kimse bizi tutamaz...
Robert’ten sonra, diğer başarılı liselerimizden de yurtdışı üniversitelerden kabul alan öğrencilerin listeleri geliyor.
Hepsi de gurur verici.
Onları da sizlerle paylaşacağız.
Pek çoğu, tam burslu olduğu için hiçbir sıkıntıları yok.
Ama bazıları var ki, cep harçlığı, uçak bileti gibi detaylarda boğuluyorlar.
İşte bu konuda başta devlet olmak üzere hepimizin onlara, canı gönülden destek olmamız gerekiyor.
Eğitimde lime lime döküldüğümüz kesin. Ama bir de bazı okullarımız ve öğrencilerimiz var ki, onlar dünyanın en iyileriyle yarışıyorlar. Hatta onlardan bir adım daha öndeler...
Dünyanın en iyi üniversitelerine kabul alan öğrenci sayısı sınırlı. Öyle üniversiteler var ki her ülkeden öğrenci alabilmek adına kota uyguluyorlar. Ama bizim öğrenciler, sergiledikleri başarıyla o kotaları da altüst ederek, Türkiye’nin en çok kabul alan ülkelerden biri olmasına olanak sağlıyorlar...
Önceki gün, dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul ve burs alan Robertli öğrencilerle bir aradaydık. Zaman zaman, yine aynı şekilde, gururumuz olan diğer liselerin öğrencileriyle de buluşuyoruz. Ve onlarla ne kadar gurur duysak azdır. Çünkü zoru başarıyorlar. Onlar, sadece ülkemizin değil, dünyanın geleceğine damga vuracak gençler olacaklar...
Hepsi de pırıl pırıl, hepsi de olabildiğince mütevazıydı. Sadece dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul almakla kalmayıp, yüz binlerce dolarlık burs da kazanmışlar. Buna rağmen en ufak bir böbürlenme yoktu. Okul yöneticileri, her defasında bizim değil, onların başarısı diyerek öğrencilerini onore etmenin telaşındaydılar.
Ne ısrarla üzerlerine Robert forması,
Ak Parti iktidarı 11 yılda 5 bakan değiştirerek bu konuda rekor kırdı.
Peki taşlar yerli yerine oturdu mu?
Evet demek çok zor!..
Gelen her bakan, aynı partiden olmasına karşın, kendinden önce yapılanları yok sayarak, kendi kadrosunu ve kendi sistemini oturtmaya çalıştı.
Kendinden önceki bakanların yaptıklarını çöpe attı.
İlk defa şimdi, hiçbir şey yapılıyor diyorduk ki hareketlenme başladı.
Yazboz tahtasına dönen liselere giriş sisteminin yine değişeceği yönünde çok yaygın söylentiler ortalığa yayıldı.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TEDxIhlasColeegeED dergisi için eğitim ağırlıklı bir röportaj vermiş.
Çok ilginç ayrıntılar var.
Ama belli ki o da eğitimi çok uzaktan izleyenlerden.
Yoksa eğitimde olup bitenlerden, kopan fırtınalardan, havanda su dövüldüğünden haberdar olurdu...
Her şeyden önce şunu sormak gerekir: Eğitimde madem bu kadar reformist adımlar atıldı, o zaman, niye 5 bakan değişti?..
İsterseniz gelin, vurgu yaptığı reformist adımları ve şu andaki durumu tek tek ele alalım: