Abbas Güçlü

Eğitimin önemine inanan hemen herkesle, yolumuz bir gün bir yerde kesişiyor. Genelde hep öğrenci, öğretmen ve velilerle birlikteyiz. Ama son iki günde, önce Aziz Yılıdım’la, ardından da Hamdi Topçu ile eğitimi, çocukları ve geleceği konuştuk. Her ikisi de, eğitimi de gençleri de fazlasıyla önemsiyor ve seviyor...
Fenerbahçe’nin çocuklara yönelik etkinlikleri yurt geneline yayılarak devam edecek yani önümüzdeki dönemde yaptıklarını daha sık sizlerle paylaşacağız. Darısı diğer kulüplerimizin başına. Sporun eğitime, eğitimin de spora fazlasıyla katkısı olacaktır...
Gelelim THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile konuştuklarımıza. Genç Bakış’ta önceki ay konuğumuz olmuştu. İadeyi ziyarette bulunduk. Daldan dala atlayıp sohbet ettik ama satır aralarında öyle anekdotlar vardı ki, eminim sizlere de enteresan gelecektir...

Beyaz çay
Topçu sıkı bir Rizeli. Yani Başbakan Erdoğan’ın hemşerisi. Programı da orada yapmıştık. Kuruluş aşamasını tamamlayan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Vakfı’nın da mütevelli heyeti üyesi. Üniversite için ciddi anlamda kafa yoruyor, fark yaratmak için uzun vadeli projeler hazırlıyorlar. Tıpkı Abdullah Gül Üniversitesi Mütevelli Heyeti gibi.

Hayal bu ya, bir yerleri ziyaret edecek olsanız, birileriyle tanışmak istersiniz, listenin en başında kimler olurdu?
Eminim ki yaşa, yaşanılan kente ve ilgi alanlarına göre herkes farklı bir hayal kurardı...
Bu soruyu Diyarbakırlı ilköğretim öğrencilerine sorduklarında, hiç tereddütsüz İstanbul ve Fenerbahçe demişler.
Onlar ister de, Fenerbahçe ev sahipliği yapmaz mı?
Hem de ne ev sahipliği...
Pazar günü oynanan Eskişehirspor maçı öncesinde, on binlerce seyircinin doldurduğu Şükrü Saracoğlu’nda tek tek isimleri bile okundu...

Yüzyılın projesi olarak sunulan Tabletli Eğitim konusunda, iktidarla, muhalefet arasında ciddi bir tartışma konusu var.
CHP’den sonra MHP de TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi:
Tabletler bozuk mu, değil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı, ısrarla bu iddiaları yalanlıyor ama okullardan gelen duyumlar da bu konuda bir sıkıntı olduğu yönünde.
Keşke bozuk olan sadece üç, beş yüz tablet olsa. Daha da vahimi, projenin sahipsiz kalması. Ne Bakan ve bürokratları, ne de Başbakan Erdoğan artık bu proje ile yeterince ilgileniyor. Oysa bu proje, asıl onun projesi!..

MHP’den soru önergesi

İlkokuldan üniversiteye öğretim kurumlarımızda 20 milyondan fazla öğrenci öğrenim görüyor.
60 binden fazla öğretim kurumu var.
Ve öğretim kurumlarının en az 30 bininde kantin var.
Öğrencilerin önemli bir bölümü de bu kantinlerden yoğun bir şekilde yararlanıyor...
Kantinler sadece abur cubur yeme yeri değil, önemli bir buluşma noktası.
Okul anılarının en önemli bölümü kantinlerde yaşananlardır.
Bu yüzden kantinlere çok farklı bakmak gerekir.

Temel bilimler yani Fizik, Kimya, Biyoloji olmadan bilim gelişmez. Bilimde söz sahibi olunmaz. Ülke de kalkınmaz. Ama sınav sonuçlarına bakıldığında temel bilimlerde lime lime dökülüyoruz.
Ayrıca, çok daha büyük felaketler söz konusu. Örneğin temel bilimlere öğrenci bulunamıyor ya da en zayıf öğrenciler bu alanlara yöneliyor. Kontenjanlarının yarısı bile dolmuyor. İçlerinde, tek öğrenci daha kaydedemeyen bölümler var. Bu yüzden de tek tek kapatılıyorlar. Bazıları isimlerini Moleküler Biyoloji ya da Genetik diye değiştirerek ayakta kalmaya çalışsa da, onlar için de gelecek yok gibi! Çünkü ilim, bilim kimsenin umurunda değil!
Oysa Biyolojik Çağ’a giriyoruz. Gıdadan enerjiye, sağlıktan silahlanmaya artık hemen her taşın altından biyoloji çıkacak. 2023’ü, 2071’i düşünenler keşke bunu da öngörebilseler!..

Biyolojik çağ
Türkiye Biyologlar Derneği Genel Başkanı Alev Haliki Uztan ve diğer biyologlar, sık sık bir araya gelerek, durum tespiti yapıp bunu da başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı olmak üzere en üst makamlara gönderiyorlar.
Peki bir ilerleme var mı? Evet demek zor. Tam aksine durum daha da vahim hale geliyor.

Prof. Dr. Ümit Özdağ ile Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nin Türklük, Milliyetçilik ve Vatandaşlık kavramları üzerine yaptığı tartışma, önceki gece izleyenleri deta ekrana kilitledi. Twitter’da da en çok konuşulan konulardan birisi oldu. İzmir’de Gediz Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta, artık yolları ayrılan iki eski arkadaşın arasındaki tatlı sert polemik zaman zaman gerginliğe, zaman zaman da gülüşmelere neden oldu.
İşte programdan satır başları:

Türklük tanımı?
Prof. Dr. Ümit Özdağ:
- Bizim anayasamızda yazan Türk tanımı değil, vatandaşlık tanımı.Yüzde 94 çoğunluğun Türklük tanımıyla bir sorunu yok.
- AKP hükümeti, savaşma, mücadele etme iradesini kaybetti ve terör örgütüyle bir müzakere sürecine girdi. Bir şeyler alınıyor ve bir şeyler veriliyor. Başbakan sadece bir televizyon verdik hepsi bu diyor. Ben buna inanmıyorum. Çünkü arkasından yine kendisi çıkıp ‘2023’te eyalet sistemine geçebiliriz’ dedi!

Yurtdışı üniversiteleri ziyaret ettiğimizde size hemen aldıkları projeleri, patentleri, ödülleri ve bütçeye katkılarını anlatırlar...
İddialı üniversiteler, çok iyi bilirler ki ekonomik özerklik olmadan, akademik özerklik ve bilimsel üretkenlik olmuyor. Bu yüzden, üretkenliğe çok önem verirler.
Hocaların sözleşmeli olması da bu yüzden. Ürettikleri sürece baş tacı edilir, kazançtan pay verilir ama üniversiteye katkıları azaldığında da ilişkileri fena halde bozulur.
Çok gaddarca bir sistem olarak gözükse de gerekçelerini dinlediğinizde, bazen hak vermeden de edemiyorsunuz.
Peki bu sistem bizde ne kadar geçerli?
Örneğin ekonomik bağımsızlıkları var mı?
Evet demek çok zor.

Üniversite deyince eskiden akla ilim, bilim, araştırma gelirdi. Görünen o ki, artık farklı değerler öne çıkıyor.
Üniversiteleri üniversite yapan değerlerden birisi de tarihi, kültürü, misyonu ve mezunlarının kabul görürlülüğü.
Yani listeler hazırlanırken, olaya biraz da kamuoyu gözüyle bakmak gerekir.
Örneğin Galatasaray Üniversitesi’ni ele alalım.
Bazı bölümlerine, Türkiye genelinde ilk 100’e giren öğrenciler bile giremiyor.
İş bulmaları konusunda da hiçbir sorunları yok.
Tarih, prestij ve diğer değerler konusunda da ilk akla gelen üniversitelerden birisi.