Eş durumu tayinleri nedeniyle parçalanan öğretmen aileleri her zaman yürek sızlattı.
MEB bu konuda ne kadar duyarlı olsa da ağlayan, sızlayan hep oldu.
Görünen o ki olmaya da devam edecek.
Çünkü hemen her gün yeni evlenmeler söz konusu olabiliyor.
Parçalanmış öğretmen aileleri, seslerini, bulabildikleri her ortamda duyurmaya çalışıyorlar.
Eskiden medyada, özellikle de sosyal medyada, seslerini çok etkin bir şekilde duyurabiliyorlardı.
Şimdi farklı bir yöntem bulmuşlar. Billbordlara çıkıyorlar.
Malatya’da hava -5 derece. Her taraf bembeyaz. Hava soğuk mu soğuk.
Peki böyle bir havada Malatya’da ne işin var diyenleriniz mutlaka çıkacaktır.
Hele hele Malatya’yı iyi bilenler, nisanda kayısılar çiçek açtığında gitmek varken, şimdi niye gittin diyebilirler.
Haklılar ama Malatya’nın kışı da ayrı bir güzelmiş. Onu gördüm. İyi de oldu...
Basın Günleri
Malatya Gazeteciler Cemiyeti, 10 Ocak’ta başlayıp 13 Ocak’a kadar devam eden Çalışan Gazeteciler Günü’nü artık geleneksel hale getirdi.
Muhteşem Süleyman, her yönüyle tartışılmaya devam ediyor. Hem de ne tartışma. Onunla başlıyor, ucu her yere uzanıyor. Örneğin son Genç Bakış’ta olduğu gibi. Konuğumuz ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’ydı. Eleştirilerinden herkes payını aldı. Başbakan Erdoğan’dan Orhan Pamuk’a, Meral Okay’dan Kültür Bakanı’na, filmcilerden Ajda Pekkan ve TRT’ye, kimine iğne, kimine de çuvaldızı batırdı! İşte Gelişim Üniversitesi’nde gerçekleşen programdan bazı satır başları:
3 yıldır neredeydi?
- Dizi (Muhteşem Yüzyıl) 3 yıldır ekranları işgal ediyor. Hatta yurtdışında daha çok işgal ediyor ekranı. Oyuncular hakikaten iyi. Alıştığımız sinema oyuncuları değiller. Yeniçeriler gibi boylu poslu. Ottoman imajı ile dışarıyı etkiliyor.
- Bunlar bizim ecdadımız mı diyor Başbakan? E ecdadınız değil ama 3 yıldır neredeydiniz? 3 yıl geçtikten sonra bu gibi saldırıların manası yok.
- Muhteşem Yüzyıl dizisi için bana müşavirlik teklifiyle geldiklerinde ben yapmam dedim. Çünkü başıma geleceği biliyorum. Bizim sinema piyasasında mühim olan, tüm dünyada olduğu gibi para kazanmaktır.
Başta Osmanlı olmak üzere gelmiş geçmiş tüm ecdadımızı yakından tanıyoruz dersek, bu abartının da ötesinde büyük bir kandırmaca olur.
Peki, ecdadımız tarih kitaplarında yazılan gibi mi yoksa dizi ve filmlerdeki gibi mi?
Muhteşem Süleyman dizisi ve Başbakan Erdoğan’ın sert çıkışıyla konu yeniden güncellendi. Tartışmalar yeniden alevlendi.
Bu gece, Genç Bakış’ta Prof. Dr. İlber Ortaylı ile işte bu konudaki, en çok merak edilen sorulara cevap arayacağız.
Kanuni neden Muhteşem’di?
Kanuni ve Osmanlı tarihi ile ilgili o kadar çok bilinmeyen ve bir o kadar da şehir efsanesi var ki hangisi doğru, hangisi yanlış içinden çıkmak mümkün değil.
Yüz binlerce öğretmen, şubatta atama bekliyor. Bu konuda yoğun kulis yapıyorlar. Çünkü başka çareleri yok.
Ama daha da garibi, okullar da öğretmen bekliyor.
Yani bir yanda boş geçen dersler, öte yanda atama bekleyen öğretmenler.
Kime anlatsanız böyle saçmalık olur mu diyor.
Ama değişen bir şey de yok.
Konu, sonunda Milli Eğitim eski bakanlarından Hüseyin Çelik tarafından Başbakan Erdoğan’a iletildi.
Türk Eğitim-Sen, okullarda yapılan kılık-kıyafet serbestliği ile ilgili geniş kapsamlı bir anket çalışması gerçekleştirdi. Ortaya çok çarpıcı sonuçlar çıktı.
Ama çok daha ilginç olanı Adanalı ilköğretim öğrencilerinin Bakan Dinçer’in “Okullardaki yeni kılık kıyafet uygulaması sizce iyi oldu mu?” sorusuna hep bir ağızdan hayır demeleriydi...
Niye karşılar?
- Ankete katılanlar, “Ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliği olduğu için kıyafet serbestliği ile birlikte, maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının ezileceğini, ayrımcılığın ortaya çıkacağını, öğrencilerin psikolojisinin bozulacağını düşünüyor musunuz?” sorusunu, yüzde 65.1’i evet, yüzde 10.2’si kısmen, yüzde 24.7’si de hayır cevabı verdi.
- Yüzde 66.3’ü, kıyafet serbestliği nedeniyle, okulların podyuma döneceğini düşünürken, yüzde 11.2’si okulların kısmen podyuma döneceğini, yüzde 22.5’i de okulların podyuma dönmeyeceğini ifade etti.
- Yüzde 58.7’si kıyafet serbestliği nedeniyle, öğrencilerin bir gün önceden ne giyeceğinin telaşına düşeceği için derslerinde odaklanmada sorun yaşayacağını, yüzde 15.3’ü kısmen sorun yaşayacağını, yüzde 26’sı da sorun yaşamayacağını söyledi.
Eğitimde öyle ani kararlar alınıyor ki, hızına yetişmek mümkün değil.
Milli Eğitim Bakan Ömer Dinçer, belki de bu yüzden, en tartışmalı bakanlardan birisi haline geldi...
4+4+4 gibi oldu bittiye getirilen kararlardan birisi de serbest kıyafet.
Hiç tartışılmadan yönetmelik değişikliğine gidildi. Gelecek yıl dendi, hemen başlandı.
Devlet okulları için istiyor musunuz, istemiyor musunuz diye bir alternatif sunulmadı. Çünkü Devlet Baba her şeyi bilir ve her şeyi yapma özgürlüğüne sahiptir kuralı işletildi.
Ama aynı “dayatma“ özel okullar için işletilmedi ve onlar bu durumu, veli ve öğrencilerine sordu. Sonuç: Köklü özel okulların neredeyse hiçbiri serbest kıyafet uygulamasını istemedi. Formayla eğitime devam dediler.
Dünyanın en iyi kolejlerinde de durum farklı değil.
Sanatta 43. yılını kutlayan Erol Evgin, önceki gece Genç Bakış’ın konuğu oldu. Evgin, TRT’nin Eurovizyon’a katılmama kararını eleştirerek madem öyle Birleşmiş Milletler’den de çekilelim görüşünü dile getirdi.
Edirne’de Trakya Üniversitesi’nde gerçekleşen programdan satır başları:
Yüzümü sodayla yıkıyorum
- Her sabah yüzümü sodayla yıkıyorum iyi geliyor, hem uyandırıyor da.
- 43 yıldır kariyerimde aklım ve duygularımla yol aldım. Daha çok duygularımı kullandım. Çünkü önünüze dosya olarak gelen bütün projeler karlıdır. Ama duygularınızı kattığınız zaman o işin iyi olmayacağını hissedersiniz. İnsan diyeti de böyle bir şey. Bakıyorum ki ben o insanla yol alamayacağım, kusura bakma sana vakit ayıramayacağız özür dileriz deyip ayrılıyoruz. İnsan diyeti bu. Yoksa eşle dostla insan diyeti olmaz.
- Bugün olsa Erol Evgin olacağımı hiç zannetmiyorum. Bugün için daha zor. 1969’da ilk plağım çıktığında ben saçı sakalı düzgün, efendi bir üniversite öğrencisiydim. Anneler çocuklarına beni örnek gösterirlerdi. Ama şimdi her şey çok değişti. 70’li yılların ruhuyla 2000’li yılların ruhu çok farklı. Eskiden yaza damgasını vuran şarkı diye bir tanım yoktu. Şarkılar yıllarca