Yeditepe Hukuk Fakültesi, Dekan Haluk Kabaalioğlu’nun önderliğinde çok önemli projelere imza atıyor. Özellikle yaz aylarında, seminer, konferans ve yaz okulu için dünyanın dört bir yanından konukları oluyor. Bir anlamda, hukukta, Türkiye’nin dünyaya açılan pencerelerinden birisi. Önceki hafta, Avrupa Hukuk Fakülteleri Birliği’nin yönetim kurulu orada gerçekleşti. Ama benim asıl sözünü edeceğim, toplantı, önceki gece Kadıköy KOÇO’daki bir akşam yemeğiydi. Amerika’dan hukuk dekanları, hocalar ve bir de çok önemli federal yargıç vardı...
Türkiye’deki hukuk siteminden çok, geneli konuştuk. Türkiye üzerine fazla yorum yapmak istemediler. “Çünkü yeterince tanımıyoruz” dediler. Duyumlara göre, yorum yapmak istemedikleri de her hallerinden belli oluyordu...
Hukuk devleti?..
Dekanlara ve federal yargıca, “Dünyada, işte hukuk devleti bu, diye örnek gösterebileceğimiz bir ülke var mı?” diye sordum. Cevabı en zor sorulardan biriydi. Uzun uzun düşündüler. En iyilerinden birisi Amerika dediler. İngiltere’yi ekleyen de oldu. Ama sanki en iyisi bu demekten daha çok, içlerinde en iyisi bu demeye getirdiler...
Peki dünyadaki hukuk ve hukuk devleti kavramı giderek daha güçleniyor mu
Tam da tercihler öncesinde, eğitimde şimdi vitrine çıkma zamanı deyip, farkındalık yaratan üniversitelere, köşemizi açacağımızı söylemiştik. Peş peşe mailler geliyor. Hemen hepsi de, “Biz diğerlerinden çok farklıyız” diyor. Bu konuda bir yarışın olması ne güzel. Keşke, daha da hızlansa!..
Eğitim Vitrini’nin bugünkü konuğu Bahçeşehir Üniversitesi. Neden farklı olduklarını, bakın nasıl anlatıyorlar:
Bahçeşehir farkı?
“Köşe yazınızı ilgiyle okuduk. Aday öğrencilerin bu dönemde yoğun bir mesaj bombardımanına tutulacağı kesin. Her üniversite kendi güçlü olduğu yanları öne çıkarmak için bu dönemi etkin kullanmak zorunda. Yazdıklarınıza fazlasıyla katılıyoruz. Bu dönemde farklı olduğu yönleri ön plana çıkaramayan üniversite, yarışta geri kalır. Bu anlamda üniversitelere sormuşsunuz, “diğerlerinden farklı olduğunuz alan nedir?” diye.
Bahçeşehir Üniversitesi olarak buna önemli bir alanda yanıt vermek isteriz.
İlki, başından beri bizim için önemini yitirmeyen bir dünya üniversitesi olma yolundaki çabalar. “Kampüsüm Dünya” anlayışıyla öğrencilerimize dünyanın pek çok ülkesinde eğitim görme şansı tanıyoruz.
Yüz binlerce genç için kader anı geldi çattı. Temmuz ayı tercih ayı ve 2012 tercih takviminin ana hatları nihayet belli oldu. Yani artık, geleceğiniz için karar verme zamanı.
Hayatta en önemli iki karardan birinin eş, diğerinin de iş seçimi olduğu söylenir. Hatta iş seçiminin, daha önemli olduğunu iddia edenler de var.
Çünkü yanlış bir meslek seçimi, geleceğinizi olduğu kadar, eş seçimini de direk etkiliyormuş...
Tercih takvimi?
2012-ÖSYS tercih işlemleri, muhtemelen 25 Temmuz’da başlayacak ve 5 Ağustos pazar akşamı saat 17.00’de sona erecek.
Merakla beklenen 2012-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu ise yine muhtemelen 20 Temmuz’da ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinde yayımlanacak.
4+4+4, sıradan bir eğitim reformu olmanın çok ötesine geçti. Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da dikkatle izleniyor.
Peki bu umurumuzda olmalı mı? Olmamalı mı?
İktidar, yurtiçindeki eleştirilere olduğu gibi yurtdışından gelen eleştirilere de kulaklarını tıkayacak mı, tıkamayacak mı?
Daha da önemlisi 4+4+4 sistemi, bu yıl uygulanacak mı, uygulanmayacak mı?..
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, farklı özelliklere sahip birisi. Bir bakıyorsunuz, hiçbir şeyi dikkate almayan gözü kara birisi, bir bakıyorsunuz her türlü eleştiriye açık, her türlü öneriyi ciddiye alan ve bunu icraata dönüştüren birisi...
Şimdi bu çerçeveden bakıldığında AB’den gelen bu farklı değerlendirmeye karşı nasıl bir tavır sergileyecek, anlamak mümkün değil.
Şiddetle karşı da çıkabilir. Biz de zaten öyle düşünüyorduk deyip, eleştirileri ciddiye de alabilir...
Bill Gates, öyle bir laf etmiş ki, çok yakında, Başbakan Erdoğan’dan okkalı bir fırça yer.
Tamam bugün bilgisayar, internet ve yazılım adına ne varsa, onun katkısı büyük ama o bile anlaşılan o ki bizim FATİH projemizi hâlâ yeterince anlayamamış.
Hadi öğrenciler, öğretmenler, veliler ve medya anlayamadı. Ama ona ne oluyor ki!
Görünen o ki artık o da iyice yaşlanmış.
Baksana FATİH Projesi’nin ruhunu bile kavrayamamış...
Habere göre, Windows’u hayatımıza sokan Bill Gates, tabletle eğitim olmaz demiş. Gerçekten de halt etmiş!
Microsoft’un kurucusu Bill Gates, yaklaşık 4 yıldır dev şirketin yönetimini bırakıp kendisini hayır işlerine adadı. Demek ki, bu yüzden gelişmelerin uzağında kaldı ve FATİH’i anlayamadı.
SBS ve LYS sonuçları, çok yakında açıklanır. Ondan sonra, lise ve üniversiteler için tercih dönemi başlıyor.
En iyi hangi lise, hangi üniversite ve hangi meslek sorularının cevabı aranacak? İşte bu yüzden, şu soruların cevaplarının net olarak bulunabilmesi için ilgili tüm kurumların vitrine çıkıp, kendilerini en iyi şekilde anlatmaları gerekiyor:
Fen ve sosyal bilimler liseleri mi yoksa Anadolu lisesi ya da kolej mi?
Devlet üniversiteleri mi yoksa vakıf üniversiteleri mi?
Klasik meslekler mi yoksa günümüzün popüler meslekleri mi?
Yurtiçi burslu bölümler mi yoksa yurtdışı mı?
KKTC üniversiteleri mi yoksa Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri mi?
YÖK, yine YÖK’lüğünü yaptı! Sandığın iradesini bir kenara itip, eş, dost, ahbap, hemşeri kriterlerine göre rektör adayı belirledi. Bakalım YÖK’ün bu tavrı, Çankaya’da ne kadar kabul görecek?..
Hatırlanacağı gibi üniversitelerde geçen hafta seçim olmuş ve en fazla oy alan 6 aday YÖK’e bildirilmişti. YÖK de bunların sayısını 3’e indirerek, Çankaya’ya gönderdi. Önümüzdeki hafta da Cumhurbaşkanı Gül’ün bu adaylardan birini rektör olarak ataması bekleniyor...
İTÜ Rektörü veto yedi
İTÜ Rektörü Muhammed Şahin, icraatlarıyla, son dönemde en fazla dikkat çeken rektörlerden birisiydi. Seçimde açık ara birinci oldu. Hükümetten yana sıkıntısı olmasa da YÖK’ün hedefindeydi. “Harcanacak rektörler arasında“ ilk sırada gösteriliyordu ve bu görevin de YÖK’e verildiği iddia ediliyordu. Söylenen çıktı. Şimdi yine iddia edildiği gibi “Çankaya, YÖK’ten gelen listeye göre atama yapacak“ söylemi de doğru çıkarsa, Çankaya ile Hükümet arasında ciddi bir gerginliğin sinyalleri geliyor demektir. Çünkü, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere pek çok Bakan, Şahin’in göreve devamından yana tavır sergiliyor. Dün öğrenci ve öğretim üyelerinin başlattığı “Rektörüne sahip çık“ kampanyası da enteresan bir
Önceki gün genç bir pratisyen doktorun yaşadığı pişmanlığı, yorgunluğu, kırgınlığı ve en önemlisi de idealizmini yitirdiğini sizlerle paylaşmıştım. Benzeri yüzlerce mail geldi. Hem de sadece doktorlardan değil hemen her meslekten.
Milyonlarca genç onların yerinde olmaya can atarken, onlar neden ve nasıl bu noktaya geldiler. Üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu! Peki, bunu kim yapacak?
Gençlik Bakanlığı mı, MEB ve YÖK mü? Ya da başkaları mı?
Genç nüfusumuzla övünüyoruz da, onlar için ne yapıyoruz? Daha da önemlisi onlar kendilerine, ülkelerine, mesleklerine ve geleceğe küserken, bu kimin umurunda?
Ne olur artık birileri onları ciddiye alsın. Üniversiteye giremeyenler bin pişmansa, üniversiteyi bitirenlerin on bin pişman olduğu bir süreçten geçiyoruz. Daha önce de yazdım ama bu kez SOS vererek dikkat çekmek istiyorum, eğer üniversite mezunlarına sahip çıkmazsak, üniversiteye olan talep daha da azalacak, kontenjanlar boş kalacak ve yükseköğrenime küsen gençliği topluma kazandırmak eskisi kadar kolay olmayacaktır...
Her ne kadar Ankara onları görmemezlikten gelse de işte size gençliğin geldiği noktayı gösteren birkaç çarpıcı örnek:
“Önceki gün, bir