Oktay Vural: ‘Biz terörü bitirmiştik’

4 Mayıs 2012

Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’dı. Meclis’in en sivri dilli milletvekillerinden biri olma özelliğini, canlı yayında da gösterdi ve iktidarı eleştiri yağmuruna tuttu. Başkent Üniversitesi’nde gerçekleşen programda Vural’a da MHP’ye yönelik agresif sorular geldi. Ekran başındakilerin de yoğun ilgi gösterdiği Genç Bakış’ta öne çıkan satır başları şöyle:

Cumhuriyet’le hesaplaşma var
- 19 Mayıs Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcıdır. Kim bundan rahatsız olabilir? Elini tutan mı var, törenleri istediğin gibi düzenle. Ama aslında adeta Cumhuriyet’le hesaplaşma var.
- Gençliğe hitabeden neden rahatsız oluyorlar? Kaldıracaklarmış. Herhalde 19 Mayıs’ı darbe, Atatürk’ü darbeci gördüler? O noktaya mı götürmeye çalışıyorlar anlamıyorum.
- Millet iradesi nasıl hapsedilir. 2007 seçimlerinde Sebahat Tuncel’i milletvekili seçildi diye içeriden çıkaranlar bugün neden Engin Alan’ın ve Mehmet Haberal’ın içeriden çıkmasını istemiyor?

Yazının Devamı

Bakan Bey’in haberi yokmuş!

3 Mayıs 2012

Türkiye günlerdir liselere yönelik yönetmelik taslağını tartışıyor.
Çok şaşıracaksınız ama Bakan Dinçer’in bu taslaktan haberi yokmuş.
Kendisi öyle diyor.
Nereden bakarsanız bakın enteresan bir durum.
Bakan Bey’in böyle bir yönetmelikten haberinin olmaması önemli ama çok daha önemli olanı Bakan Bey’in haberi olmadan, kamuoyuna sızdırılması.
Dinçer, bu konuda paydaşlarına yani üzerinde çalışma yapıp görüş bildirin diye gönderdiği kurumlara ve bunu haber yapan medyaya kızıyor.
Daha olgunlaşmamış, son halini almamış bir taslağı neden haber yapıyorsunuz diyor.

Yazının Devamı

Keşke okula hiç gitmeden diploma da verilse

2 Mayıs 2012

Eğitim ciddi bir iş. Tıpkı diğer sektörler gibi. Hatta onlardan da önemli. Eğer eğitimi hafife alırsanız, iyi doktor, iyi mühendis, iyi yargıç, iyi ekonomist yetiştiremezsiniz. Onlar iyi olmayınca da yaşam kaliteniz ve refah seviyeniz dibe vurur...

Eğitime, artık eğitimciler değil, hasbelkader eğitimin direksiyonunda olanlar yön veriyor. Ve o direksiyon, o kadar çok el değiştiriyor ki, kör kütük sarhoşların sürdüğü arabalar bile daha az zikzak yapıyor.

30 yılda neredeyse 30 tane bakan, müsteşar, YÖK Başkanı ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı gördük. Kişisel olarak baktığınızda hemen hepsi de birbirinden değerli insanlardı. Ama eğitime olan ilgileri, koltuğa oturduklarında başladı, indiklerinde bitti. Yani hiç biri, eğitimi hak ettiği ölçüde, ciddiye almadı. Onlar almayınca da gerisi gelmedi...

Başbakan Erdoğan’ın, muhtemeldir ki, iktidarı süresince, yeterince başarılı göremediği tek alan eğitimdir. Bu yüzden, Milli Eğitim bakanlarını sürekli değiştirdi. Bu yüzden, yıllardan beri, “Çocuklarımızı şu dershane ve sınav garabetinden kurtarın“ demesine rağmen sonuç alamadı. Bu yüzden, “Liderler hedef koyar, teknokratlar gereğini yerine getirir“ demek zorunda kaldı!..

Gazeteci olarak eğitimin

Yazının Devamı

Hocalardan Cumhurbaşkanı’na açık mektup

1 Mayıs 2012

Öğretim elemanlarının maaş sorunu, yıllardır bir türlü çözülemiyor. Gelip giden başbakanların neredeyse hepsi bu konuda kesin sözler verdi. Hatta bir ara düzenlemeler yapılır gibi oldu. Ama bir türlü arkası gelmedi..

Hocalık onurlu bir görev. Ama mezun ettikleri öğrenciler bile kendilerinden fazla maaş almaya başlayınca, moralleri altüst oluyor.

Bu konuda yaşanan fırtınayı görmek için YÖK’ün resmi paylaşım formuna ve facebook’a girmeniz yeter de artar.

Öğretim elemanları, siyasetçilerden göremedikleri desteği bu kez Çankaya nezdinde aramaya başladılar. Hatırlanacağı gibi Sayın Cumhurbaşkanı da bir zamanlar öğretim üyesiydi ve hocalar, kendilerini en iyi onun anlayacağı inancındalar.

‘Bizi en iyi sen anlarsın’

Cumhurbaşkanı Gül’e yazılan bu çok çarpıcı mektup, bakalım ne kadar etkili olacak:

“Sayın Cumhurbaşkanım,

Yazının Devamı

Öğretmenlere kim sahip çıkacak?

29 Nisan 2012

En çok mağdur olan ya da mağdur edilen kesimlerin başında öğretmenler geliyor.
Gelen vuruyor, giden vuruyor.
Öğrencisi, velisi, müsteşarı, bakanı, medyası, akla kim geliyorsa, vurun abalıya misali hıncını öğretmenden çıkartıyor.
Kötü giden her şeyin sorumlusu eğitim, eğitimin bu noktaya gelmesinin nedeni de öğretmenler!
O zaman vurun abalıya.
Oysa en fedakâr olan onlar.
Teröre, depreme şehit veren de onlar, en zor koşullarda çalışanlar da onlar.

Yazının Devamı

Yurtdışı eğitime evet ama!..

29 Nisan 2012

Dünya mini minnacık bir köye dönüştü. En uzak ülkeler bile komşu kapısı oldu. Kimi ticaret için gidiyor pek çoğu da eğitim için.
Ülkemizde 100’e yakın ülkeden öğrenci var. Aynı şekilde bir o kadar ülkede de bizden öğrenciler öğrenim görüyor. Dünyaya açılmak isteyenler için yurtdışında eğitim, önemli alternatiflerinden biri haline geldi. Ama eğer iyi bir yol haritası çizilmezse maceraya da dönüşebiliyor.
Peki yurtdışına hangi amaçla gidilmeli. Dil öğrenmek için mi, ilk ve orta öğretim için mi yoksa lisans ve yüksek lisans için mi? Hepsi için de gidiliyor. Gidilmeli de.
İşte bu noktada asıl önemli olan, yurtdışına gitmekten çok, gidilen kurumların ve gidilen zamanın doğru olup olmadığı!

Hangi yaşta gidilmeli?
Amaca uygun bir şekilde ilkokuldan itibaren yaz okullarına değişim programlarına, mastırdan doktoraya kadar her amaçla gidilebilir.

Yazının Devamı

Şahap Bey’i tanımak büyük bir şanstı

28 Nisan 2012

O Cumhuriyet’e ışık veren bir mühendisti. Sanayide ve özellikle de cam sanayinde belli bir noktaya geldiysek, en büyük pay onundur.
Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurduktan sonra, o yok yıllarda, ‘Kıvılcım olarak gidecek, ateş olarak döneceksiniz’ diyerek yurtdışına eğitime gönderdiği 700 isimden birisi de oydu.
Devlet bursuyla gittiği Belçika’da metalürji, ABD’de seramik eğitimi aldı.
Döndüğünde Sümerbank’taki 5 yıllık mecburi hizmetin ardından, 26 yıl Şişecam’ın genel müdürlüğünü yaptı.
İki kez sanayi bakanlığı koltuğuna oturdu. TÜSİAD başkanlığı yaptı. Türk Eğitim Vakfı TEV’in kurucuları arasında yer aldı.
O her yönüyle tam bir İstanbul beyefendisiydi. Onu hep papyonlu haliyle tanıdık. Saraylarda olduğu gibi köy kahvelerinde de papyonunu hiç çıkartmadı. Öğrenciler ona papyonlu amca diyordu. 1916 doğumluydu. Ama son birkaç yıl öncesine kadar hep onlarla iç içeydi. Özellikle köy kızlarının okuması için en büyük destekçi oydu. Onlar hayatın içine girmeden, köyler kalkınmadan ülke refaha ulaşmaz diyordu.
Neden bu kadar çok koşturuyorsun diye soranlara, ülkeme olan vefa borcum hâlâ bitmedi diyordu. Türkiye sevdalısıydı ve her köşesini dolu dolu seviyordu.

Yazının Devamı

Cemil İpekçi herkese dokundurdu!

27 Nisan 2012

Her ne kadar kamuoyu ona modacı dese de o bunu kabul etmiyor. Ben terziyim diyor. Pahalı giysilere karşı. İstanbul’un zenginlerini, “İstanbul’un Conconları” olarak nitelendiriyor ve onlarla işi olmadığını söylüyor. En büyük tutkusunun siyaset olduğunu ve bu konuya ciddi anlamda kafa yorduğunu özellikle vurguluyor.
CHP’yi daha etkin muhalefet yapamadığı için yerden yere vurdu. Atatürk sonrasında demokrasinin rafa kaldırıldığını ve halen devam ettiğini iddia etti. Eleştirilerden, Kültür Bakanı Günay ve Başbakan Erdoğan da payını aldı. Işık Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta, İpekçi öğrencilerden bol alkışlı bir karne aldı. Cinsel tercihi ise neredeyse hiç konuşulmadı. İşte programdan satır başları:

Bedelini ödedim
- Ben kendi çizdiğim yolda yürüdüm. Bu yol insanlara ters gelebilir. Birçok insanın yolları da bana göre hiç hoş değil. Özgür bir hayat yaşayıp bedelini ödedim.
- Ben bugün sürme sürerken, birçok insanın yüzüme gülerken hemen arkamdan alay ettiğini bilmiyor muyum? Ama her şeyin bir bedeli var.

Yazının Devamı