Anaokulundan üniversiteye tüm okullara kayıt süreci, tam anlamıyla eziyete dönüştü. Veliler, adeta sabır testinden geçiyor.
Girmek için yüz binlerce öğrencinin yarıştığı Galatasaray ve Robert gibi Türkiye’nin en iyi liselerinde bile kontenjanlar boş kaldı.
Velilerin ilgisizliğinden mi?
Kesinlikle hayır.
Ortada öylesine ucube bir sistem var ki, ne yaparsanız yapın kontenjanların dolması mümkün değil.
Aşağıda Türkiye’nin en iyi okulları arasında yer alan yabancı liselerin kontenjan ve başvuru sayıları var. Biraz dikkatle incelediğinizde tek başvuru dahi almayan okullar söz konusu.
Böyle bir sistem olabilir mi?..
Hatırlanacağı gibi geçenlerde anne babası polis olan Gülce Sıla Gülcüler’in, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun olduğunu, mastır için Almanların ve dünyanın en iyi üniversitelerinden Heidelberg’den kabul aldığını ama ekonomik açıdan gitmesinin zor olduğunu yazmıştık.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, konuyla çok yakından ilgilendi. Gülce’ye bir miktarı vakıflardan, bir miktarı da kendi cebinden burs tahsis etti. Yani artık Gülce, Almanya’daki eğitimine rahatlıkla devam edecek ve bize verdiği aşağıdaki sözü yerine getirecek:
“Almanya’daki eğitimimi başarıyla tamamladıktan sonra, kariyerime, ilaç geliştirme alanında devam etmek istiyorum. Gerek Avrupa’nın, gerekse Amerika’nın en iyi üniversitelerinde araştırmalarımı yaparak ülkemizi; bilim insanı yetiştirme konusunda temsil etmek istiyorum. Planladığım kariyer neticesinde edindiğim başarıları paylaşmak ve elimden gelen maddi destekle, bundan sonraki bilim için çalışan benim gibi genç arkadaşlarıma destek olmayı bir görev bilirim.”
Gülce’nin ileride çok başarılı bir bilim insanı olacağına canı gönülden inanıyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Sayın Şahin’e de polis camiası ve
Şu günlerde üniversiteler arası yatay geçişler var. A üniversitesinden nakille B üniversitesine geçiyorsunuz.
Yatay geçişlerde iki kriter var. Birisi o fakülteye giriş puanınız, diğeri de o yıl içerisindeki ortalamanız.
Giriş puanları, ÖSYM tarafından belirlendiği için ölçme değerlendirme açısından bir sorun yok. Hemen hemen birbirine çok yakın puanlar. Ama yıl içi ortalamaları, bazı vakıf üniversitelerinde öylesine şişiriliyor ki, devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin yatay geçişle bir devlet üniversitesine girmeleri mümkün değil.
Örneğin İstanbul’daki iyi devlet üniversitelerine, özellikle de bazı bölümlere, Anadolu’daki üniversitelerden tek öğrenci yatay geçiş yapabilmiş değil. Çünkü İstanbul’daki vakıf üniversiteleri 90, 95 not ortalaması ile tüm kontenjanları kapatmış durumdalar. Devlet üniversitelerinde sınıf birincisi olup 85 not ortalaması tutturanlar bile açıkta kaldı. İlgili üniversitenin rektörü ile konuştum. “90, 95 ortalama bizde mümkün değil. Ama yönetmelik böyle, uymak zorundayız” dedi. Şimdi çok merak ediyorum, o 90, 95 ortalama ile yatay geçiş yapan öğrenciler, geldikleri üniversitelerde ne kadar başarılı olacak? Şişirilmiş not uygulaması,
Liselere ve üniversiteye giriş, tam anlamıyla bir eziyete dönüştü. Yıllarca süren bir hazırlık dönemi ve adeta işkence haline gelen kayıtlar, velilere de, öğrencilere de illallah dedirtti.
Aslında bu sistemden şikâyetçi olanlar sadece gençler değil. Başbakan Erdoğan da “Çocuklarımızı artık bu ucubeden kurtarın” diye, giriş sınavlarını hedef göstermemiş miydi!..
İşte bu yüzden, en kısa zamanda bir Milli Eğitim Şûrası düzenleyerek, sadece ve sadece bu konu ele alınmalıdır.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, bu konuların yabancısı gibi gözükse de, eğer isterse, profesyonelce bir yaklaşımla, gelecek yıl için bu soruna köklü bir çözüm getirebilir...
Nasıl bir sistem?
Yapılan tüm araştırma ve anketler, SBS, ÖSS, YGS, LYS, KPSS ve TUS benzeri sınavlara yönelik memnuniyetsizliği ortaya koyuyor. Hem de yıllardır.
İşsizlikten en fazla etkilenen kesimlerin başında öğretmenler geliyor. Bir de birileri, onların bu duygularını istismar edip yaralarını kaşıdığında üzüntüleri iki katına çıkıyor. Devletin kamu personeli alımında ilk sırayı onlara vermesine rağmen, hâlâ yüz binlerce öğretmen işsiz. Yılda değil 50, 60 bin, 100 bin öğretmen atansa da bu alandaki işsizlik sorunu çözülmez.
Peki bu konuda öğretmenlerin daha fazla taciz ve istismar edilmeleri nasıl önlenir? 85 puan açıkta kalan branşlar varken 25, 30 puanla bazı branşlara yapılan adaletsizliğin önüne nasıl geçilir?
En önemlisi de öğretmen yetiştirme ve atama konusunda, doğru düzgün bir istihdam politikası ne zaman oluşturulacak?
Verilen sözler?
Öğretmenlere bugüne kadar çok sözler verildi. Bir kısmı yerine geldi, bazıları da havada kaldı. Ağustos için 55 bin sözü verilip, 11 bin kadro tahsis edilmesine tepki de bu yüzden.
MEB’le görüştüğünüzde onların olaya bakışı da çok farklı. “Evet Sayın Çubukçu 55 bin sözü verdi ama o tek atama dönemi içindi. Oysa Geçen 55 binin çok üzerinde atama yapıldı. Ayrıca 70 binden fazla sözleşmeli öğretmen de kadroya alındı. Bu yüzden bize yöneltilen eleştirileri kabul etmiyoruz” diyorlar.
Türkiye’nin en iyi okullarından mezun olanlar nereyi tercih etti? Bu tercihlerini belirleyen etkenler neler oldu? İşte en çok tercih edilen liselerin 2010 mezunlarının kazandığı üniversiteler?
Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuyabilirsiniz...
Önceki gün Gaziantep’te üniversite adayları ile uzun uzadıya geleceklerini konuştuk. Popüler meslekleri mi yoksa sevdikleri meslekleri mi seçmeleri gerektiğini sordular. Bir yanda işsizlik öte yanda hayaller! İkisi arasında sıkışıp kalmışlar.
Akılları ve gönülleri farklı mesleklerde, tercihleri ise çok farklı yönlerde. Peki niye istediğiniz mesleği seçmiyorsunuz diye sorgulamaya kalktığınızda da size yüzlerce örnek sayıyorlar. Onlar gibi işsiz mi kalalım diye!..
Gazikent Üniversitesi’nin düzenlediği “Doğru Tercih, Doğru Gelecek“ konferansı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz konferansa üniversite adayları kadar veliler de ilgi gösterdi. Salon, tıklım tıklım doluydu ve soruların ardı arkası kesilmedi. Üstelik tercih formlarını teslim etme sürecinin tamamlanmasına saatler kala.
Peki bu kafa karışıklığı niye? Ve en çok hangi meslekleri istiyorlar? Daha da önemlisi, tercihleri devlet mi yoksa vakıf üniversiteleri yönünde mi?
Sistemden herkes şikâyetçi?
Mevcut üniversiteye giriş sistemini, bugüne kadar beğeneni görmedik. Ama hâlâ gençleri mutsuz etmeye devam ediyor. Muhtemelen 10 gün sonra, bu yılın kazananlar listesi açıklandığında, bırakın hiçbir yere giremeyenleri,
Anadolu liselerinde birinci kayıt dönemi bitmek üzere. Hemen ardından da kolej kayıtları başlayacak. Bu bir anlamda, veli ve öğrenciler için işkence dönemi olacak.
Fen ve anadolu liseleri ile kolejler arasında mekik dokuyacaklar.
Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuyabilirsiniz....