Diyalog Yayın, "Tekrar siyasete girecek misiniz? CHP'den neden ayrıldınız? Dokunulmazlıklar neden kaldırılmıyor? DTP kapatılacak mı? CHP, Baykal'dan nasıl kurtulur?" şeklindeki sorularla başladı, hükümete yönelik eleştirilerle devam etti. Livaneli'nin kitaplarına, filmlerine ve müziğine ise 3 saatlik zaman yetmedi.1000'e yakın öğrencinin zaman zaman hep bir ağızdan Livaneli'nin parçalarını seslendirdiği programda satırbaşları şöyleydi: Ankara, en büyük acıları çektiğim ama bir o kadar da sevdiğim şehirdir. Son kitabımın içinde acının dışında mizah da var. Sansürlediğim hiçbir şey yok. Adalet ve mahkemeler genelde yazarlar ve öğrenciler için işliyor. Dokunulmazlık kaldırılmalıdır. Sadece kürsü dokunulmazlığı kalmalı. DTP kapatılmamalı, demokrasi yolları açık kalmalı. Terör olayları 1980'den beri süregeliyor. Büyük askeri operasyonlar yapıldı, önüne geçilemedi; partiler kapatıldı, milletvekilleri hapse atıldı, yine önüne geçilemedi. Olayların arkasında uluslararası güçler var. ABD'nin neredeyse yarısı zenci ama bir zenci partisi yok. AKP'liler eşlerine Medine modasını dayatıyorlar, ama kendileri Milano'yu takip ediyor, Versace'den vazgeçmiyorlar. Siyasete girmemde halkın büyük
Diyalog Galatasaray Eğitim Vakfı'nın kurucusu ve başkanı Kıraç, vedaya yönelik ilk sinyali 20 Kasım'da Galatasaray Lisesi'nde gerçekleşen mütevelli heyeti toplantısında verdi. Tuhaf bir dönemden geçtiklerini ve vakıftan uzaklaşma noktasına geldiğini söyledi. Kıraç'ın, rektörlük seçiminde yaşanan kaostan rahatsızlık duyduğu ve yaşanan gelişmelerden çok etkilendiği öğrenildi. Yakın çevresi, rektörlük seçiminde yaşanan tutarsızlıkların, istifa kararını pekiştirdiğini dile getirdiler.Galatasaray Eğitim Vakfı, 30 Aralık 1981 tarihinde kuruldu. Vakfın kurulmasında, "1970'li yıllarda Galatasaray Lisesi'nin karşı karşıya kaldığı ağır fiziki harabiyetin giderilmesi ve bir hayli gerileyen eğitim düzeyinin yükseltilmesi" amaçlandı.Vakfın kurulmasıyla birlikte, 500 yıllık tarihi bir geçmişe sahip olan Galatasaray Lisesi, her alanda yeniden ismini duyurmaya başladı. Okul binaları yenilendi. Eğitim kalitesi yükseldi. Dış dünyaya açıldı. Önce ilköğretim okulu, ardından da üniversite kuruldu. Vakıf bununla da kalmadı, mezunları ve hayırseverleri Galatasaray çatısı altında toplayarak, öğrencilere yönelik kültürel etkinliklere, yurtiçi ve yurtdışı burslara büyük destek verdi.Galatasaray
Diyalog Bakan Çelik önceki yıl, kolejlere de artık OKS ve merkezi sistemle öğrenci alınacağını söylemişti. Ama araya Başbakan Erdoğan girince, kolejler yine bildiğini okumuş ve sistemi altüst etmişlerdi. Anadolu liselerindeki binlerce kontenjan açığının en önemli nedeni de anadolu liseleri ile kolejler kayıt takviminin birbiriyle uyuşmamasıydı. Çelik'in ısrarıyla sınavlar birleştirilmişti, ama tercih ve kayıtlar ayrı ayrı yapılıyordu. Şimdi, yeni sınav sisteminde ne olacak? Tek sınav ve tek kayıt sistemine mi geçilecek? Yoksa özel okullar yine farklı arayış içinde mi olacak?Bu konudaki söylemler çok farklı. Bakan Çelik, yeni sınav sistemini açıklarken, özel okullara da aynı usulle öğrenci alınacağını söylemişti. Ama belli ki bu özel okulların çok hoşuna gitmedi. Kendi sınavlarını kendilerinin yapmaları gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunmaya başladılar. Bakalım, en son kimin dediği olacak! Milli Eğitim Bakanlığı ile kolejler arasındaki balayı dönemi herhalde sona eriyor. Özel okullar bugüne kadar ne istediyse, Bakan Hüseyin Çelik hiç hayır demedi. Sanki şimdi kolejlere giriş konusunda farklı noktadalar. Fen ve anadolu liselerine girmek için kapı önlerinde yüz binlerce
Diyalog Sanki çok zor bir ihtimal gibi gözüküyor. Çünkü gelen sinyaller menfi yönde. Teziç, kendisi gibi görev süresi yakında bitecek olan yakın arkadaşı GS'li Necmi Yüzbaşıoğlu'nun Üniversitelerarası Kurul kontenjanından yeniden YÖK üyesi seçilmesi için büyük çaba harcadı. Ama rektörler, Teziç'in bu isteğini ellerinin tersiyle ittiler. Yani kabul edilmedi. Düşünebiliyor musunuz, bir YÖK Başkanı'nın ve bir YÖK üyesinin düştüğü durumu!Ama hızını alamamış ki, 14 Aralık'taki Üniversitelerarası Kurul için hâlâ rektörlere kulis yapıyor. O tarihte görev süresi de bittiği için ne kadar ciddiye alınacak hep birlikte göreceğiz.Galatasaray Üniversitesi rektörlüğü için de söylentilerin ardı arkası kesilmiyor. Seçimin erken yapıldığından, YÖK üyesi aday Prof. Dr. Ethem Tolga'nın bu görevinden istifasına, Prof. Dr. Ahmet İnsel'in en çok oy alan atansın, gerisi çekilsin söyleminden Prof. Dr. Köksal Bayraktar'ın arkadan hançerlenmesine kadar dedikodunun bini bir para.YÖK üyeleri bile şaşkına dönmüş durumda. Çankaya'nın yapacağı atamayı onlar da dört gözle bekliyor. En çok merak edilen konu ise Prof. Tolga'nın YÖK üyeliğinden istifasının, rektör atanmaması halinde işleme konulup konulmayacağı?
Diyalog Bugün yine onları ne kadar çok sevdiğimiz anlatılacak. Yaptıkları işin ne kadar kutsal olduğu vurgulanacak. Ama artık onlar söylenenlere değil, yapılana bakıyor. Yüz binlerce öğretmen aylardır tayin bekliyor. En ufak bir açıklama yok. Bakan Çelik ağzındaki baklayı ancak CHP Milletvekili Engin Altay'ın soru önergesini cevaplarken çıkarabildi. 10 bin sözleşmeli öğretmenlik için başvuru ve görevlendirme işleminin aralık ayı içinde gerçekleştirileceğini söyledi. Günaydın. Peki hangi branşlarda? O hâlâ saklanıyor. Niye saklıyorsa!.. Yılda bir gün de olsa onları hatırlayıp "Siz bizim başımızın tacısınız" diyoruz. Ya geride kalan 364 gün? Varlar mı, yoklar mı hiç umurumuzda değil. Öğretmenlerden öylesine duygu dolu mesajlar geliyor ki üzülmemek elde değil. Onların samimi duygularından zerre kadar şüphe duymuyorum. Ama onlar için var olduklarını söyleyenleri, öğretmenler gibi, ben de çok inandırıcı bulmuyorum. Bu yüzden köşemi bugün, öğretmenler için nutuk atanlara değil, onlara bırakıyorum. "Başımızdakiler marketten domates seçerken gösterdikleri özenin yarısını keşke geleceği emanet ettikleri öğretmenleri seçerken de gösterebilseler. Sınırda nöbet tutan askere, Mustafa Kemal
Diyalog "Bakan ve Başbakan çocuklarının dokunulmazlığı yok. Ortada suç unsuru varsa yargı gereğini yerine getirir. Ama elinizde somut deliller olmadan konuşmak daha büyük bir suçtur" dedi.Bakan Çiçek, milletvekili dokunulmazlıkları için de, "22 Temmuz'da Meclis'in üçte ikisi değişti. Birçok parti lideriyle birlikte milletvekilleri de parlemento dışı kaldı. Dokunulmazlıkları sona erdi. Peki şu anda kim yargılanıyor, kaç kişi hapiste?" değerlendirmesini yaptı.Çiçek, olası bir sınır ötesi harekâtla ilgili tüm soruların cevaplarının bilindiğini, ama paylaşılmasının cephedeki askere zarar vereceğini, bu yüzden de şimdilik kamuoyuna anlatmanın doğru olmadığını söyledi.Çiçek, DTP'nin kapatılmasına yönelik davayla ilgili değerlendirme yaparken de, "Bir siyasi partiye yüz binlerce seçmen oy veriyor. Yöneticilerden bir bölümü hata yaptı diye, o partiyi tümüyle yasaklamak doğru değil. Dünkü kapatılmaların bir yararının olmadığı da görüldü" dedi. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, önceki gece, Genç Bakış'ta konuğumuzdu. Yozgat Bozok Üniversitesi'nde gerçekleşen programda, öğrenciler, soğukkanlılığıyla bilinen Çiçek'i de sinirlendirmeyi başardılar. Maliye Bakanı Unakıtan'ın oğluyla ilgili soruyu
Diyalog Galatasaray'da önceki hafta rektörlük seçimi yapıldı. Seçime 136 öğretim üyesi katıldı. En yüksek oyu, sırasıyla Ethem Tolga (51), Ahmet İnsel (49) ve Köksal Bayraktar (32) aldı.Yasa gereği, YÖK'e 6 isim bildirmek gerektiği için üç tane de dolgu aday konuldu. YÖK de geçen hafta aday sayısını 3'e indirerek Çankaya'ya gönderdi. Ama Hukuk Fakültesi Dekanı Bayraktar'ı liste dışı bırakıp yerine bir oy alan bir başka aday koyarak.Böylesi bir durum, başka üniversitelerde de çok yaşandı. Ama söz konusu üniversite Galatasaray olunca dikkatleri daha bir üzerine çekti.Teziç, YÖK Başkanlığı döneminde büyük yanlışlara imza attı. Kendi üniversitesine rektör atanırken de bu halkaya yenilerini ekledi.Mühendislik Fakültesi Dekanı Tolga'yı yıllardır tanırım. Kompleksleri olmayan mütevazı bir bilim adamı. Teziç'in adayı o ve seçilmesi için elinden geleni yaptı. Hatta daha fazlasını. Tolga önce dekan, ardından rektör yardımcısı, sonra da YÖK üyesi oldu. Şimdi sırada rektörlük var. Hak etmiyor mu? Fazlasıyla. Tıpkı diğer adaylar gibi. Ama keşke üzerinde Teziç'in gölgesi olmasaydı. YÖK üyesiyken seçime girmeseydi.Bu yarışta asıl üzerinde durulması gereken konu, tam da seçim öncesinde Bayraktar
Diyalog Cinsellik, şiddet, kumar, ideolojik propaganda ve bomba yapımı konusunda öğrencileri etkilemeye çalışanlar için. Bakanlık "Bu konularda sizinle sohbet etmek isteyen, yetişkin olduğunu anladığınız kişileri ve çevrimiçi olduğunuz bir sitede yer alan zararlı içeriğe sahip web sayfalarını aşağıdaki formu doldurmak suretiyle ihbar edebilirsiniz" diyor.İnternetin yaşamımıza yoğun bir şekilde girdiği ve çılgınlığın her türlüsünün yaşandığı bir ortamda, çocuklarımızı korumak için MEB'in böyle bir karar alması, doğru mu yanlış mı?Bu yönde farklı tepkiler geliyor. Yapılanı doğru bulanlar kadar öğrencileri ihbarcılığa, ispiyonculuğa alıştıracağı için karşı çıkanlar da var.Ama üzerinde ısrarla durulan konu, "zararlı içeriğe sahip" ibaresi. Bu konu öylesine geniş bir kavramı içeriyor ki, kimine göre çok masum olan bir konu, bir başkasına göre çok zararlı olarak nitelendirilebilir. Bunun sınırı nedir diyenler çoğunlukta.İhbar Hattı'nın vatandaşlara da açık olması, farklı tartışmaları da beraberinde getirecek. Bakanlık her ne kadar, "ihbar"cılığı sadece internetteki çirkinlikler için sınırlasa da, kapsamının çok genişleyeceği kesin. Keşke, bir de eğitimde yaşanan olumsuzluklar için