İçeriden bir ses!

6 Mayıs 2022

Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, eğitimle iç içe bir akademisyen. Rektörlük, öğretim üyeliği, milletvekilliği, TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyeliği yaptı. Şu anda ise Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Üst Kurulu Üyesi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın en önemli sorunlarından birinin de üst düzey yönetimlerin yapısı ve fonksiyonelliği olduğuna dikkat çekiyor ve 150 yıllık sürecini nasıl düzeleceğine yönelik öneriler getiriyor.

Bu yöndeki görüşlerini geniş olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sunmuş.

Ona göre üst düzey yönetim sorunu çözülürse gerisi gelir.

Peki, üst düzey yönetim nedir ve sorumlulukları nelerdir? Söz kendisinde:

“Milli Eğitim Bakanlığı’nda üst düzey yönetim, bakanlık makamıdır. Tek başına ele alınırsa bakanlıktaki her genel müdürlük üst düzey yönetimdir. Benim kuramımda ‘güçlendirilmiş il milli eğitim müdürlükleri’ de üst düzey yönetimdir. İl milli eğitim

Yazının Devamı

Bayram tadında daha nice bayramlara

4 Mayıs 2022

Bayram bayram diyorduk işte o da bitiyor. Uzatmalı tatil yapanlar dışında yarın yine kaldığımız yerden hayata devam edeceğiz.

Bayramınız umarız keyifli geçiyordur.

Pek çok şey gibi bayramlar da dijitalleşti.

Toplu mesajlarda telefona kayıtlı herkesin bayramı bir anda kutlanıyor.

Ardından yine toplu atılan, hemen hemen birbirinin aynı cevaplar geliyor.

Arada bir telefon görüşmeleri olmuyor mu?

Elbette oluyor ama tercih edilen kopyala yapıştır kutlamalar.

İtici gibi görünse de, onlar da gelmese bayram olduğunun farkına bile varamayacağız.

Yazının Devamı

Ah, ah nerede o eski bayramlar...

1 Mayıs 2022

Şu günlerde nerde o eski ramazanlar diyeniniz çoktur.

Yarından sonraki ritüellerden biri de “Nerede o eski bayramlar…” olacaktır.

Doğru, hem de çok doğru.

Çocukluğumuzun ramazanları da, bayramları da çok farklıydı.

Heyecanla bekler, hiç bitmesin isterdik.

Ramazanı da, bayramları da iple çekerdik.

Her şey gibi onlar da değişti.

Peki, sadece onlar mı?

Yazının Devamı

Zorunlu eğitim ne kadar takip ediliyor?

29 Nisan 2022

Zorunlu eğitim çağında olup da okul yerine sokakta olan çok sayıda öğrencimiz var.

Yine aynı şekilde okul yerine üç kuruş maaşa tarlada, fabrikada ya da merdiven altı atölyelerde çok zor koşullarda 8, 10 saat çalışan milyonlarca çocuğumuz bulunuyor.

12 yıllık temel eğitim yasal bir zorunluluk olduğuna göre bunun gereğini yerine getirmek de hepimizin görevi.

Bu konuda boşuna kabahatli aramayalım, çünkü yasalar bir yerinden deliniyorsa bunu hep birlikte yapıyoruz.

Okula gitmemek nasıl ki yasaları çiğnemekse, yanında çocuk işçi çalıştırmak, sokaktaki çocuklara seyirci kalmak da bir o kadar gayri yasal ve vicdanları sızlatmalı...

Bu konuda muhtarlardan okul müdürlerine, iktidardan muhalefete, velilerden öğretmenlere kadar  herkese önemli görevler düşüyor.

Batılı ülkelerde zorunlu eğitim çağındaki bir çocuğun okul yerine sokakta gezmesi asla kabul edilemez. Çünkü bu en temel vatandaşlık görevidir.

Takibini de ilgili kurumlar yapar, yapmayana da hesap sorulur.

Yazının Devamı

Temel bilimleri önce yok ettik, şimdi arıyoruz

27 Nisan 2022

Adı üstünde temel bilimler, onlar olmadan bilim olmaz. Olsa da temeli olmayan binalar gibi en ufak bir sarsıntıda başınıza çöker.

Temel bilimler, eskiden, akademik yaşamın olmazsa olmazlarının en başında gelirdi. Gelişmiş ülkelerde hâlâ öyle.

Bilim ve teknoloji bugün bu noktaya geldiyse, arka planında temel bilimciler vardır.

Avrupa’da ya da Amerika’da fizikçiyim dediğinizde ayağa kalkarlar. Biyolog ya da kimyacıyım dediğinizde de, “Başka meslek mi bulamadınız?” demez, saygı duyarlar.

Sosyal bilimlerde de durum farklı değil. Ama bizde maalesef adeta dibe vurdular. Sıfıra yakın puanlarla öğrenci aldılar. Mezunlara neredeyse hiç istihdam olanağı sağlanmadı!..

Temel bilimler, bir zamanlar, bizde de kıymetliydi. Eğer ille de bir üniversite kurulacaksa, fen ve edebiyat fakültesi yani temel bilimler olmazsa olmazların başında gelirdi ve başta tıp olmak üzere tüm fakültelere akademik destek sağlanırdı.

Kontenjanlar şişirilip, boş kalmaya başlayınca, akademik çöküntünün sorumlusu onlar ilan edilip, önce kontenjanları azaltıldı, sonra da

Yazının Devamı

Dijital obezite

24 Nisan 2022

Dijital bombardıman altındayız. Elektronik cihazların yaydığı frekanslar 20 yıl öncenin belki de 100 katı.

Zamanımızın çok önemli bir bölümü sanal ortamda geçiyor.

Akıllı cep telefonları adeta yeni bir organımız haline geldi.

Onsuz bir yaşamı düşünenlerin sayısı muhtemelen çok azdır.

Tıpkı yemek konusunda olduğu gibi bu konuda da dur durak bilmiyoruz.

Dijitalleşme konusunda hormonlu bitkilere döndük.

Türk Eğitim Derneği (TED), 5’incisini düzenlediği Uluslararası Eğitim Forumu’nda bu konuyu ele alıyor.

Ulusal ve dünyaca ünlü uluslararası konuşmacılar ile toplumun her kesimini temsil eden paydaşların yer alacağı toplantıya geçmeden önce Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2021 yılına ilişkin çocuk istatistiklerindeki dijitalleşmeye bir göz atalım:

Yazının Devamı

Yarın çok özel bir gün: 23 Nisan

22 Nisan 2022

Pandemi nedeniyle iki yıldır doyasıya kutlanamayan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, yarın, “Nerede kalmıştık” diyerek, coşkuyla 100 yıllık yolculuğuna devam edecek.

Çocuk olmak dünyanın her yerinde çok zor. Hele ki savaş bölgelerinde. Bir de bizim gibi sınav odaklı ülkeler var ki çocukluk süreci tarihe hep yaşanmamış yıllar olarak kaydediliyor.

Çocukların önemi son yüzyılda keşfedildi. Verilen değer arttı. Daha iyi koşullarda yaşam sürdürebilmeleri için temel hakları yasalarla güvence altına alındı.

Bir de bizim gibi çok ender ülkelerde bayramlarla ödüllendirilenler var ki onlar çok şanslılar. Pek çok konuda olduğu gibi bu farkındalığıyla Atatürk’ü bir kez daha şükranla, minnetle, sevgiyle kucaklıyoruz...

Rakamlarla çocuk

Genç bir nüfusa sahibiz. En büyük zenginliklerimizden biri de bu. Eğitim seviyeleri her geçen gün yükseliyor. Dinamik, yaratıcı, mücadeleci ve en önemlisi de kabına sığmayan, hayal dünyaları çok zengin çocuklarımız,

Yazının Devamı

Çare, kontenjanları şişirmek olmamalı!

20 Nisan 2022

On yıl öncesine kadar doktor sayımız artıyor diye kıyametler kopartılıyordu. Şimdi doktor yetmiyor.

Neden çok ama ilk akla gelen şunlar:

- Yurt dışına göç

- Olumsuz çalışma koşulları

- Maaşların yetersizliği

- Büyük kentlere yığılma

- Sağlık politikası

- Baskı, stres, yorgunluk.

Yazının Devamı