Her yıl bir milyon 300 bin civarında çocuk doğuyor. Eğitimin yüzde 98.5'luk yükünü de devlet çekiyor. Böylesi bir ortamda bütün iyi niyetlere rağmen 75 yıllık cumhuriyet döneminde geldiğimiz nokta, kişi başına düşen 3.6 yıllık eğitim süresi...
10 milyon çocuk ve gencimiz, öğrenim çağında olmasına karşın okula gidemiyor. Yüzbinlerce gencimiz, üniversitelerde öğrenim görme yeterliliğine sahipken bu olanaktan yararlanamıyor...
Dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri başarılı, yetenekli gençlerini nadide bir çicek gibi koruyup her türlü olanağı sağlarken biz heba olmaları için elimizden geleni yapıyoruz.
Parası olanın çok daha iyi eğitim olanaklarından yararlandığı, olmayanların ise tarikatların, terör örgütlerinin, fuhuşun, çetelerin kucağına düştüğü bir ortamda, Anayasal bir zorunluluk olmasına karşın maalesef devlet gençlerine yeterince sahip çıkamıyor. Ne barınmak isteyenlere yeterince yurt olanağı sağlıyor, ne de parasızlıktan kırılanlara yeterince burs veriyor.
Devletin bugün için üniversite öğrencilerine verdiği aylık burs 10 milyon lira. Bu parayla değil geçinmek, yol masraflarını bile karşılamak mümkün değil. Ama devle
Diş ağrısını çekenler bilir. O an için dünyadaki hiçbir şey o ağrıdan daha önemli değildir. Peki bu kadar önemli bir konuda gereken önlemleri alıyor muyuz? Böylesine melanet bir ağrıyı en azından ikinci kez yaşamamak için üzerimize düşeni yapıyor muyuz?..
İstanbul Üniversitesi ile Signal'in Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri araştırma sonuçlarına göre, bu konudaki tavrımızın da diğer konulardan pek farklı olmadığı ortaya çıkıyor.
Hem sorunu çok önemli olarak görüyoruz hem de çözümü için en ufak bir girişimde bulunmuyoruz. Araştırmaya göre; çocuklarımızın yüzde 89.9'unun dişlerinde çürük var. Çünkü diş fırçalama alışkanlığımız yok.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre 12 yaş çocukları için kişi başına düşen çürük sayısının 1 olması gerekirken, bu oran bizde 2.39. 6 yaş çocuklarının süt dişlerindeki çürüklere bakıldığında da üç kata varan oranlar dikkati çekiyor.
Aslında olaya sadece diş çürüğü açısından bakmamak gerekiyor. Dişlerdeki çürüklerin başta ağız ve çene yapısında bozukluklar yarattığı ve daha pek çok rahatsızlığın habercisi olduğuna dikkat çekiliyor.
Diğer sağlık sorunlarında olduğu
Her sınav sonrasında olduğu gibi ÖSS sonrasında da puan tacirleri yine piyasaya çıktı. "Söyle netini, anında puanını hesaplayıp nereye girdiğini söyleyelim" diyorlar. Helal olsun onlara! Bırakın ÖSYM'yi, müneccim ve falcıların bile konuşmaya cesaret edemediği bir konuda rahatlıkla ahkam kesebiliyorlar.
Önceki yılların verilerine göre, tahmini sonuçta bulunuyoruz deseler yine bir itirazım olmayacak. Ama öylesine kesin konuşuyorlar ki, kafaları karıştırmaktan öte bir işe yaramıyorlar. Dün çok sayıda aday aradı. "ÖSS sonuçları belli olmuş, nereyi kazandığımızı nasıl öğreniriz?" diyorlardı. Böyle bir şey mümkün değil dediğimizde ise dudak büküp bu konuda daha bilgili biri yok mu diye soruyorlardı. Anlaşılan her konuda olduğu gibi bu konuda da vatandaş kandırılmak istiyor. Her ne kadar telefon edenler verdiğimiz bilgilere çok fazla itibar etmeseler de, bu konudaki son durumu, hatırlatmakta yarar görüyoruz.
ÖSS cevap kartlarının tamamı, henüz Ankara'ya bile ulaşmadı. Değerlendirmeye en erken bir hafta sonra başlanacak ve sonuçlar 12 Temmuz'da açıklanacak. Puanlama, daha önceki ÖSS'lerde olduğu gibi 200 üzerinden yapılacak. En yüksek puan 200, en
Önceki akşam bir televizyon programında 3.5 saat eğitimi ve sınavları tartıştık. Saat sabaha karşı 03'ü gösterdiğinde biz hala daha iyi eğitimin nasıl olacağı konusunda ortak bir noktada buluşmuş değildik. Stüdyodaki 12 kişinin yanı sıra programa telefonla katılan çok sayıda isim vardı. Onların da bizden farkı yoktu. Birinin ak dediğine, diğeri kara diyordu.
En çok dikkatimi çeken eğitim konusundaki bilgisizliğimizin dorukta oluşuydu. Ama daha da enteresanı bugüne kadar eğitime hiç kafa yormayanların, adeta işin uzmanı gibi ahkam kesmeleriydi. İnsanların bir konuda eleştiri getirebilmeleri için, en azından o konuda olup bitenleri takip ediyor olmaları ve sorunu çözücü alternatif geliştirmeleri gerekir. Ama ara ki bulasınız.
Öğrenciler bilgisiz, öğretmenler ilgisiz, veliler duyarsız, sendikacılar da her zaman olduğu gibi popülizm peşindeydi. Onca yıldır bu konuların en göbeğinde olan birisi olarak, zaman zaman isyan noktasına gelmedim desem yalan olur. İzleyenler bilir. YÖK'ü ve Milli Eğitim Bakanlığı'nı en fazla eleştirenlerden biriyken, Kanal 6'daki Dr. Stress'te, onları savunan ben oldum. Çünkü, getirelen eleştiriler, öylesine haksız ve
Hırsızlar bu kez amacına ulaşamadı ve üniversite giriş sınavı dün nihayet gerçekleşti. Aslında DSP / MHP / ANAP hükümeti birkaç ay daha önce kurulmuş olsaydı, muhtemelen yine sınav olmayacaktı! Biz onların yalancısıyız. Önceki gün açıklanan hükümet programında aynen öyle diyorlar. Çiller'den sonra onlar da "sınavsız üniversite" kervanına katıldılar.
Hükümet açıklandığında dikkat çeken noktalardan biri de, en çok profesörün bu kabinede bulunmasıydı. Anlaşılan bu profesörlerin de öncekiler gibi üniversitelerden, üniversiteye girişten hiç haberleri yok. Olsaydı böyle bir vaatte bulunurlar mıydı?..
Hükümet programı, ayrıca özel okullarda adaletli bir ücret düzeninin kurulmasını öngörüyor. Helal olsun, onca iş güç arasında kolejleri de unutmamışlar. Hazır konunun üzerine eğilmişken, yüzde 200'lere varan zamlara dur deseler de yüreğimize su serpilse. Yoksa lafla peynir gemisi yürümüyor. Zamlar yapıldı, ücretler tahsil ediliyor. Bir hafta sonra iş işten geçmiş olacak. Ne yapıcaksa şimdi yapılması gerekiyor. Yapınız görelim!..
1.5 milyon genç, pazar günü yaşamlarının bundan sonraki bölümüne yön verecek zorlu bir sınavdan geçecek. Milliyet olarak, en cıvıl cıvıl olmaları gereken yılları, geceli gündüzlü ders çalışarak geçiren özverili adaylara sonsuz başarılar diliyoruz. Umarız, kendilerine en uygun fakültelerden birini kazanacak puan alırlar. Sınava girenlerin sayısı gerçekten ürkütücü boyutlarda ama bu durum özellikle başarılı öğrencileri tedirgin etmemeli. ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker’in tespitlerine göre 24’üncü kez ÖSS’ye giren adaylar var. Yani rakipleriniz arasında daha önce ÖSS’yi 23 kez kazanamayıp 24’üncü kez şansını deneyen adaylar da bulunuyor. Ayrıca, ÖSS’ye 10’dan fazla giren adayların sayısı da yüz binlerle telaffuz ediliyor. Önceki yılların verilerine bakıldığında sınava giren adayların yarıdan fazlası, 120 puanlık ÖSS barajını aşamıyor. Sorular zor olduğu için mi? Kesinlikle hayır. Başarısızlıklarının tek nedeni sınavı ciddiye almamalarıdır. Ne sınav öncesinde en ufak bir hazırlık yapıyorlar ne de sınav esnasında dikkatlerini yoğunlaştırıp yapabilecekleri kadar soru yapıyorlar. Hâlâ ÖSS’ye girip yazı tura atanlar var. Oysa bugünkü sınav sisteminde şans faktörü milyonda
Üniversite sınavı, eğer sorular yine çalınmazsa pazar günü yapılacak. 1.5 milyon aday ile milyonlarca yakını bu yüzden pazarı iple çekiyor. Hemen hepsinin hayali iyi bir üniversitenin iyi bir fakültesine girebilmek.
Sonuçlar açıklandığında, kazanamayanların bütün dünyası yıkılıyor. Peki kazananlar memnun mu? Evet demek gerçekten zor...
Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelere sık sık gidiyor, öğrencilerle uzun uzun söyleşiler yapıyoruz. ODTÜ, Boğaziçi gibi birkaç üniversitenin birkaç fakültesinin dışındaki öğrencilerin mutlu olduğunu söylemek onlara haksızlık olur.
İlk 5 tercihine girenlerin oranı yüzde 3'ün altında. Geriye kalan yüzde 95'in gözü hep başka üniversiteler ve başka fakültelerde olduğu için, üniversiteyi kazanmış olsalar bile büyük bir mutsuzluk içerisindeler. Bu durum özellikle taşra üniversitelerinde daha da yoğunlaşıyor. Oysa öğrenim gördükleri üniversitelerin, kazandıklarında mutlu olacaklarını söyledikleri büyük kent üniversitelerinden çok daha iyi olduğunun farkında bile değiller.
YÖK'ün de teşvikiyle üniversiteler arası öğrenci değişim programlarının yaygınlaştırılması, kesinlikle öğrencilerin
ÖSS'ye Milliyet'le hazırlananlar, pazar günü bunun meyvelerini toplayacak. Gerçek ÖSS'de çıkan sorulardan pekçoğunun, daha önce sizlere sunduğumuz ÖSS Deneme Sınavlarındaki sorulara çok benzedeğini görecek ve bunları kolaylıkla cevaplayabileceksiniz.
Milliyet'in üniversiteye hazırlık konusunda en uzman dershanelerden biri olan Fen Bilimleri Merkezi ile gerçekleştirdiği ortak çalışmayı bugün noktalıyoruz. Ama, pazar günü sınavdan sonra yapacağımız değerlendirmeyi de pazartesi günü sizlere sunacağız.
Milliyet'in siz sevgili üniversite adaylarına desteği bu kadarla da kalmayacak. Sınav sonuçlarının açıklanmasından sonra da en iyi tercihi yapabilmeniz için yine yanıbaşınızda olacağız. En iyi bölümlere girebilmeniz için her türlü rehberlik desteğini sizlere sağlayacağız.
Sevgili üniversite adayları, sınav öncesi bazı konularda sizleri bir kez daha uyarmakta yarar görüyoruz:
* Yarın akşam kesinlikle her zamanki saatinizde yatın. Uyku ilacı ya da uyarıcı almayın. Kesinlikle ders çalışmayın.
* Sınava giriş belgesi, kimlik belgeleri, kalem, silgi, su, şeker veya benzeri yiyecekler almadan evden çıkmayın.