16. Milli Eğitim Şurası'nda bugün son gün. Dört komisyondan üçünün hazırladığı raporlar dün kabul edildi. Her ne kadar üyelerden çoğu görüşlerinin raporlara, dolayısıyla şura sonuçlarına yeterince yansıtılmadığını sık sık dile getirseler de, dikkate alan olmadı...
Yüz binlerce meslek lisesi mezununu yakından ilgilendiren üniversiteye geçiş konusu, YÖK ve MEB'in kapalı kapılar ardındaki kulisleriyle gündeme dahi getirilmedi. Şuraya bir gün olsun katılmayan YÖK Başkanı, üniversite temsilcilerini şuradan önce toplayarak, konunun tartışılmaması için direktif verdi. Milli Eğitim de kendi temsilcilerine benzeri bir uyarıda bulununca belki de "en önemli konu" şurada yeterince görüşülmeden geçiştirildi.
Şuraya katılan okul yöneticileri pazartesi günü öğrencilerinin karşısına nasıl çıkacaklar? Öğrencileri YÖK'ün dayatması sonucu üniversite sınavlarında başarısız olduklarında yürekleri hiç sızlamayacak mı?
Yarın meslek liselerine başvuran öğrenci kalitesi dibe vurduğunda bunun sorumlusu kim olacak?
Üniversiteyi kazanma şansları, dar bir çerçeveyle sınırlandırılan meslek liselerini bundan böyle hiç iyi öğrenciler seçer mi?
OKULLARI terörden korumak amacıyla, öğretmenlere gece nöbeti konulması akıllara durgunluk verdi. İstanbul Valisi Erol Çakır'ın emriyle gerçekleşen bu akıl almaz olay nedeniyle eğitim camiasında büyük bir tedirginlik yaşanıyor.
Son bir hafta içinde 20'ye yakın okulun gece geç saatlerde PKK militanlarınca bombalanması üzerine alınan bu karar, hangi amaca hizmet ediyor anlamak mümkün değil. Valiliğin yaklaşımı, eğer öğretmenlerin okulları teröre karşı savunması ise bu biraz zor. Öğretmenin elindeki tek silahı kalemi. Ondan da teröristler korkmaz. Yok eğer valilik teröristlere karşı öğretmenleri canlı kalkan olarak kullanmak istiyorsa bu da çok acımasız olur. Çünkü öğretmenler yeterince şehit verdi. Allah korusun yine bombalı bir saldırıda binayla birlikte öğretmene de bir şey olsa bunun sorumluluğunu kim üstlenecek?..
Teröre karşı elbette hep birlikte mücadele etmeliyiz. Ama ne olur akıl ve mantık ölçüleri içinde olsun!..
Hangi lidere sorsanız Türkiye'nin en öncelikli konularından biri de eğitim. Cumhurbaşkanı Demirel, bunu en çok telafuz edenlerden biri. Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller de başbakanlıkları sırasında eğitimin ne kadar önemli olduğunu defalarca vurguladılar. Ecevit, Baykal, Kutan da gençlerin ve Türkiye'nin geleceği için eğitimin herşeyden çok daha fazla desteklenmesi gerektiğini, eğer takiye yapmadılarsa yüzlerce kez dile getirdiler.
Ama iş icraata gelince hiçbiri ortada yoktu. Pazartesi günü Ankara'da başlayan 16. Milli Eğitim Şürası, mevcut hükümetin değil Türkiye'nin geleceğine yön veren çok önemli bir toplantıydı. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün parti liderlerinin bu toplantıya katılıp, görüşlerini dile getirmeleri ve mesleki eğitimi desteklemeleri beklenirdi. 15 milyonluk öğrenci, yarım milyonluk öğretmen, 20 milyonluk veli ve 30 milyonluk gençliğe, eğer bir mesaj vereceklerse bundan daha iyi bir ortam olamazdı. Ama hiçbiri gelmedi. Cumhurbaşkanının, Başbakanın, gelmediği şüraya Yılmaz, Çiller ya da diğer liderlerden biri gelip, "Bakın diğerleri bugüne kadar hep sizi kandırdı, eğitimin gerçek sahibi biziz" mesajı verseydi, eminim seçim öncesinde
16. Milli Eğitim Şurası dün Ankara'da toplandı. Öncekilerle kıyaslanmayacak derecede sönük başlayan şurada asillerden çok yedekler vardı. Şura günü bir yıl öncesinden belli olmasına karşın Cumhurbaşkanı Demirel Filipinler'e gitmeyi tercih etti. Onun yerine vekili TBMM Başkanı Hikmet Çetin vardı. Her şurada Cumhurbaşkanı gibi görmeye alışık olduğumuz bir başka isim ise Başbakan'dı. Ecevit'in de görünürde bir programı olmamasına rağmen, "işlerinin yoğunluğu" nedeniyle yerine yardımcısı Hikmet Uluğbay'ı göndermesi bir başka şaşkınlık konusu oldu.
Yine her şurada olan, bu şurada da mutlaka bulunması gereken YÖK Başkanı da, vekilini gönderenler arasındaydı.
Bugünden itibaren valiler, rektörler, eski bakanlar ve dekanlar da yerlerine bir vekil tayin edip ortadan kaybolurlarsa hiç şaşırmam...
Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı şurada yoktu, ama şura tarihinin en önemli rekorlarından biri kırıldı. Bugüne kadar 600'ü geçmeyen katılımcı sayısı bu şurada 988'i buldu. Komisyonlardan biri tam 310 kişi. Nasıl karar alacaklar merak ediyorum...
Ankara'nın soğuk havasında sıcak bir açılış beklerken, sabahın köründe üyeleri uyutan
16. Milli Eğitim Şurası, bugün Ankara'da toplanıyor. Şura, cuma akşamına kadar devam edecek. Mesleki eğitimin ele alınacağı şuranın, belki de en önemli yanı, kamu kaynakları ve gençliğin umutlarının har vurulup harman savrulmasına "dur" demek olacak.
Hızlı nüfus artışı nedeniyle, eğitime ne kadar kaynak ayrılırsa ayrılsın, iyi kullanılmadığı sürece verimli sonuç almak mümkün değil. İşte bu şurada, devlet belki de ilk kez bir özeleştiri yaparak, eğitim planlamasında hata yaptığını itiraf edecek. Yanlıştan dönmenin ilk adımını atacak.
Elimizde çok çarpıcı veriler var. Kamu kaynakları ve gençlerin umutlarının nasıl hovardaca harcandığını gösteriyor. Meslek liselerini ele alalım. Bu okulların kuruluş amacı, kalifiye ara insan gücü yetiştirmek. Oysa üniversite önüne yığılanların 495 bini meslek lisesi mezunu.
Yanlış yönlendirme yüzünden meslek lisesi öğrencileri bir taşla iki kuş vuralım derken, ne üniversiteye girebildiler ne de iş hayatına atılabildiler. Meslek liselerini ilk istismar eden, kafalarını karıştıran politikacılar oldu. Güya onlara bütün fakültelerin kapısını açmakla iyilik ettiler. Oysa bu tam bir aldatmacadan başka bir