AKP’nin altını kim oyuyor? Ergenekon mu, muhalefet mi, medya mı, asker mi, Amerika mı ya da başkaları mı? Hepsi de diyebilirsiniz, hiç biri de. Biri var ki asıl önemli olan o. Ama başta AKP olmak üzere kimse farkında değil.
AKP’nin kurdu yine AKP. Kendini içten içe oyuyor. Öylesine büyük küskünler yaratıyor ki, sevindirdiği kişilerin çok ötesinde. Bunu nasıl görmüyorlar, anlamak zor.
Başbakan Erdoğan’ın tırnaklarıyla kazıyarak verdiği mücadeleyi belli ki hiç kimse umursamıyor. Öyle olmasa bu kadar küskün yaratılır mıydı? AKP sandık şoku yaşamak istemiyorsa, tam da seçim öncesinde kendi kalesine atılan golleri yakın takibe almalıdır.
Hemen her kesimde on binlerce küskünün yaratıldığı şu günlerde, şu haykırışa bir göz atın. Birileri eğer kasten AKP’yi ve Bakan Çelik’i zor duruma düşürmek istemiyorsa, başka ne anlamı olabilir?..
“Üniversite ögrenimim boyunca öğrenim ve katkı kredileri kullandım. Yattığı aylarda ben değil ailem rahatlıyordu. Bana ayda 100 TL para gönderiyorlarsa (ki bu bile çoğu zaman yeterli olmuyordu) kredinin yattığı ay, bu ay kredin var deyip para göndermiyorlardı. 70 TL’lik krediyle baş başa kalıyordum. Anne memur, baba memur. İki kardeş ikimizi de okuttular. Hem de ikimiz aynı yıllarda üniversitedeydik. Bir memur ailesinin 2 çocuktan 2’sini de aynı zamanda üniversitede okutmasının nasıl bir şey olduğunu bilen bilir.
2004 Haziran’da mezun oldum ve iş aramaya başladım. Aslında iş aramaya mezun olmadan aylar öncesinden başlamıştım ama artık elimde diplomam da vardı. 4-5 ay boyunca kıvrandım. Baktım iş yok, yılmadık. Sürekli iş peşinde koşturduk, sınavdan sınava gittik geldik. Tabi bunlar basit şeyler değil, bir sınav için Ankara’ya, İstanbul’a gidip gelmek minimum 100 TL. Sonuç: Benim kredilerin 2. taksitinin vadesi dolup ona da faiz işlemeye başlamıştı ki, iş buldum, tabii ki asgari ücretle.
Bilmiyorum farkında mısınız ama ülkemizde yeni mezun deneyimsiz elemanlar, öyle 2-3 bin TL ile işe başlamıyor. Girişte aldığım para asgari ücretti ve iş değiştire değiştire hâlâ asgari ücretteyiz. Neden mi? Devletimiz bize, sağ olsun, sürekli krizler yaşattı, tam, ‘hah bu işte yükselirim’ derken, kriz nedeniyle işlerimizden olduk. Şimdi soruyorum: Bu parayla ne yapabilirim? Asgari ücretle karnımı mı doyurayım, kiramı mı ödeyeyim, elektrik, su, doğalgaz mı ödeyeyim, yoksa kredi borçlarımı mı?
Aldığımızın iki katı ödeme yapıyoruz. Borcum 6.200 TL, çoğu kişinin maaşının (tabii çalışma şansına erişebildiyse) 1/12’si. Bunu her ay bir köşeye ayırabilmek, ciddi bir lüks bence. Yapamıyorum. Tıkandım. Bu konuda ciddi bir reform bekliyorum ama nafile. Ummaktan ileri gidemediğimiz bir ülkedeyiz!
Ayrıca bir nokta var. Aşağıdaki yasa 31.8.2002 tarihinden önce vadesi gelmiş borçlar için geçerli: ‘Öğrenim ve katkı kredisi borçları ödenmedikleri takdirde 6183 sayılı yasaya göre Maliye Bakanlığı’na bağlı vergi daireleri ve mal müdürlükleri tarafından tahsil edilir.’ Yani devlete ait alacak olur. O zaman, Vergi Barışı Kanunu’nun 16. maddesi’ne göre, bu borçlar ‘belli tutarın altında’ sayıldığından, tahsil edilemez. Oysa borçlar, cebren tahsil edilme yoluna gidiliyor. Yani haciz ve hapis cezası için dava açılıyor.
Elbette bu paralar kredi olarak verildi ise ödeyenlerin hakkını yememek için herkesten tahsil etmek gerek. Ama KYK’nin bu mantığı, devletin, yükseköğrenim gören öğrencilerine, barınma ve maddi destek sağlamak için kurmuş olduğu bir kuruma yakışmıyor. Dört yılda gıdım gıdım verdiği parayı, iki yılda geri isterken ülke gerçeklerini göz ardı ediyor. İnsafsızca, yeni mezunlara yükleniyor.
Şimdi yine kriz var. Aylardır maaşımız yatmıyor, maaşı bıraktık, işimizden olmayalım diye dua ediyoruz. Çevremizdeki tüm firmalar iflas etmek üzere, çalışıyoruz ama sigortalarımız ödenmiyor.
Okumak için aldığım burs için ne alacaksınız ki? Canımı mı? C. Ak”
Özetin özeti: Şimdi, sandığa gidecek olan C’nin ve ailesinin ruh halini bir düşünün. Pireye kızıp yorgan yakmazlar mı?