Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, hafta başında peş peşe iki genelge yayımladı. Aklınca, sorunları ortadan kaldırdı. Aslında yaptığının şu okullar olmazsa maarifi ne güzel idare ederim diyen Osmanlı maarif nazırından hiçbir farkı yok...
Bakan Bey genelgesinde öğretmen ve okul müdürlerine diyor ki: Liseye gelinceye kadar sınıfta kalma yok. Bu konuda söz hakkı sizin değil, velinin. Anne babaların isteği dışında hareket edenin canına okurum...
Ya ikinci genelge? O daha da felaket. Eğer bir dönem okula devam edip geçer not aldıysan, zahmet edip de bir daha okula hiç gelme. Ben seni sınıf geçiriyorum diyor.
İnanmayacaksınız ama koskoca devlet, çocuğunu kolejlere hazırlayan üç beş veli için yasaları, yönetmelikleri rafa kaldırdı...
Peki şimdi ne olacak?
8'inci sınıf öğrencileri okulu bırakıp, dershaneye gidecek? Yıl sonunda da okuluna gidip diplomasını alacak. Çünkü bakan öyle diyor...
Hani bu Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK, dershaneye giden öğrenci sayısını azaltacaktı? Bırakın engellemeyi adeta teşvik ediyor. Zaten rakamlar da ortada. Ücretleri 2 milyar liraya fırlayan dershanelere giden sayısı azalmıyor, çoğalıyor...
Söz konusu genelgelerle ilgili olarak öğretmen ve okul müdürleriyle görüştüm. Nasıl böyle bir genelge çıkartılır diye veryansın ediyorlar. Çünkü kabak onların başına patlayacak...
MEB, neredeyse her yıl yönetmelik değiştireceğine, pek çok ülkede olduğu gibi lafı hiç uzatmadan temel eğitimde sınıfta kalma yok deseydi daha akıllıca davranmış olurdu.
Alınan yeni karar, sınıf içi dengeleri altüst edecek. Sınıf geçmeyi genelgeyle garanti altına alan öğrenciye karşı öğretmenin hiçbir yaptırım gücü kalmayacak. Daha da beteri çalışanın da, çalışmayanın da, hatta okula gelmeyenin de sınıf geçtiği bir ortamda başarılı öğrencilerin motivasyonu nasıl korunabilecek?..
Bugüne kadar çok bakan gördük, geçirdik. İçlerinde eğitime en uzak olanı maalesef şimdiki bakanımız. Bürokratların elinde oyuncak haline geldi. Kendi görüşü yok. Onlar ne derse onu yapıyor. Olası bir revizyonda Bostancıoğlu giderse yerine daha iyisi mi gelecek? Ondan da hiç umudum yok. Bir de halk kızınca kızdı diyorlar...
Sınıf geçme yönetmelikleri, esen rüzgara, gelen tepkilere, hatırlı nüfuzlu velilere göre değil, pedagojik değerlere göre yapılmalıdır. Ama nerdeee...
Özetin özeti: Eğitime ve çocuklarımızın geleceğine, gündelik kararlarla yön verilemez. Bir gün hocalar, diğer gün öğrenciler padişah haline getirilemez. Hele hele eğitim adına tembelliği teşvik etmek kimsenin haddine değildir!..