Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Prof. Dr. Vilenas Vadapalas, Litvanyalı bir yargıç. Tam 9 yıl Avrupa Adalet Divanı’nda yargıçlık yaptı. Microsoft davası gibi çok önemli yargı kararlarının altında imzası var. Ülkesinin AB’ye girme sürecindeki önemli isimlerden birisi. Prof. Vadapalas, şu anda Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görev yapıyor...
Hukuk Dekanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, dünyanın önemli hukukçularını ne yapıp edip öğrencileriyle buluşturuyor. Kimi İstanbul’un büyüsüne kapılıp kadrolu olarak geliyor kimi de konferanslar vermek üzere konuğumuz oluyor. Haluk Hoca, ay sonunda çok iddialı bir seçime giriyor. Avrupa Hukuk Fakülteleri Birliği’nin başkanlığına aday ve şansı çok yüksek!..
Prof. Kabaalioğlu ve Prof. Vadapalas ile dün uzunca bir öğle yemeği yedik. Vadapalas, bir yandan Türk yemeklerinin tadına bakarken, bir yandan da, çok güncel sorularımızı cevaplandırdı. Örneğin twitter ve YouTube kapatılır mı, Türkiye AB’ye girebilir mi, Ergenekon mağdurları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvururlarsa ne olur?..
İsterseniz gelin önce Avrupa Adalet Divanı ve Prof. Vadapalas’ın özgeçmişine bir göz atalım, sonra söylediklerine kulak verelim

Avrupa Adalet Divanı?
Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ya da kısaca Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Birliği (AB) bünyesi içinde yer alan en yüksek mahkemedir. Avrupa Birliği üyesi ülkeleri arasında, Avrupa Birliği hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen kurumdur.
Kurum 1952 yılında, pek çok Avrupa Birliği kurumuna ev sahipliği yapan Brüksel kentinde değil, Lüksemburg şehrinde kurulmuştur. Mahkeme, her Avrupa Birliği üyesi ülkeden bir yargıçtan oluşur ancak bu üyelerden yalnızca on üçü büyük salonda davalara bakar.
Avrupa Adalet Mahkemesi’nin bir altı olan, Avrupa Toplulukları İlk Derece Mahkemesi, genelde doğrudan bireyler ya da şirketler tarafından açılan davalara bakar. Avrupa Adalet Divanı ise üye ülkelerle ya da Avrupa Birliği kurumlarıyla ilgili davalarla ve üye ülke mahkemelerinin bir üst kuruma sevk ettiği uyuşmazlıklarla uğraşır. İlk Derece mahkemelerinde alınan kararlar için bazı yasalar doğrultusunda Adalet Divanı’na başvurulabilir ve temyiz istenilebilir...

Prof. Vadapalas
Avrupa Adalet Divanı’nda 9 yıl yargıçlık yapan Prof. Dr. Vadapalas, Yeditepe Üniversitesi’nde “AB Hukuku”, “Rekabet Hukuku” dersleri veriyor.
Prof. Avrupa’nın köklü üniversitelerinden (1545 yılında kurulmuş) Vilnius Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Moskova Üniversitesi’nde yüksek lisans çalışmaları yaptı ve 1997 yılında Varşova Üniversitesi’nde doçentlik sınavını verdi. 1977’de asistan olarak girdiği Vilnius Üniversitesi’nde 2004 yılına kadar AB ve Uluslararası hukuk profesörü olarak görev yaptı.
Litvanya’nın AB üyeliği müzakereleri sürerken 1997-2004 yılları arasında Litvanya Adalet Bakanlığı AB Hukuku Genel Müdürlüğü görevini yürüten Prof. Dr. Vadapalas, katılma müzakerelerini sürdüren Litvanya heyetinde görev aldı, ülke yasalarının AB hukukuna uygunluğu konusunda parlamentoya danışmanlık yaptı ve doğrudan başbakana sorumlu olarak çalıştı.
1991-1993 yılları arasında Litvanya Başbakanı’na dış politika danışmanlığı yapan Prof. Dr. Vilenas Vadapalas, Litvanca dışında İngilizce, Fransızca, Almanca, Lehçe ve Rusça biliyor.
Lüksemburg’da, Avrupa Adalet Divanı’nda 2004-2013 yılları arasında yargıçlık yapan Vadapalas, gerçek ve tüzel kişiler tarafından AB kurumlarına karşı açılan davalar yanında üye devletlerin komisyon ve konsey aleyhine açtığı davalara da baktı. Avrupa Adalet Divanı’nın Microsoft kararını kaleme alan Vadapalas, Fransa’da Palmes Academiques Françaises ve Litvanya’da şövalyelik unvanı aldı.
Prof. Vadapalas’a göre, facebook, twitter, YouTube gibi dijital platformlar, bireysel özgürlük alanları ve Avrupa hukukuna göre, bireysel özgürlüklerin kısıtlanması mümkün değil. Peki Türkiye’nin AB üyeliği mümkün mü? Gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Avrupa’nın Türkiye’nin dışarıda kalmasını istememesi için çok fazla nedeni var görüşünde.
Peki Türkiye bir hukuk devleti mi? Her ne kadar sokaktaki vatandaş farklı düşünse de, o bu konuda taviz vermiyor. Sıkıntı her zaman, her yerde olabilir diyor.
Türkiye’yi sarsan davalar konusunda ise iç hukuk yolları tıkanmadan Avrupa’ya gidilemeyeceğini ama sürecin çok yavaş ilerlediğine dikkat çekiyor. Hukuk devletine olan inanç pekişmeden demokrasinin güç kazanamayacağını da özellikle vurguluyor.
Türkiye’nin geleceğine olan inancı ise herkesten çok fazla. Yoksa çalışmak için niye burayı tercih edeyim ki mesajı veriyor...
Özetin özeti: Keşke başkaları kadar, biz de kendi kendimize güvenebilsek...