Başbakan Ecevit'in hocalara verdiği zam sözünü yerine getirmesine olanak sağlayacak kanun gücündeki kararnamenin yürürlük süresi, yarın akşam sona eriyor...
Üniversitelerarası Kurul nedeniyle tüm rektörler dün Ankara'daydı. Gün boyunca Başbakanlık Özel Kalemi'ni arayıp randevu taleplerini yinelediler. Başbakan'ın kendileriyle görüşme sözü vardı ve hazır Ankara'ya gelmişken bu beraberliğin gerçekleşmesini istediler. Ama kendilerine verilen cevap hep gündem çok yoğun oldu...
Rektörleri şok eden söylenti ise kanun gücündeki kararnamenin süresinin üç ay daha uzatılacağı oldu. Bunun anlamı, zammı şimdilik unutun. Dahası, ileride de unutun!..
Peki ya Ecevit'in o öğrencileri, hocaları, üniversiteleri, bilimi canı gönülden sevdiğine ilişkin sözlerine ne oldu? Ortaklardan Yılmaz'ı bilmem ama Bahçeli ile Derviş'in karşı çıkacağını sanmıyorum. Çünkü ikisi de daha önce hocalık yaptı ve üniversitelerin içinde bulundukları durumu çok yakından biliyorlar...
Kanun hükmündeki kararnamenin uzatılmasına ilişkin bir başvuru dün akşam saatlerine kadar henüz TBMM Başkanlığı'na yapılmamıştı. Eğer uzatılacaksa, bugün bu konuda bir hareketlilik olabilir...
Her şeye rağmen önümüzde sayılı saatler de kalsa ben hala Ecevit'ten umudumu kesmiş değilim. Yarın akşama kadar bekleyeceğim!..
Devletin eğitim yükünün altından tek başına kalkamadığı kesin. Eğitim söz konusu olduğunda velilerin ellerini ceplerine atmadıklarını da yakinen biliyoruz. Batılı ülkelerin aksine yerel yönetimlerin eğitime sıcak bakmadıklarına da şahitiz. Bütün bu olumsuzlukların faturası ise öğrencilere çıkıyor. Hiç de uygun olmayan ortamlarda vasat eğitime mecbur bırakılıyorlar. Koloriferler yanmıyormuş, dersler boş geçiyormuş, her tarafı pislik götürüyormuş kimin umurunda!..
Her şeye oluk gibi para akıtan devlet ve veliler, iş eğitime gelince kazan kaldırıyor. Eğitime katkı payı ne zaman gündeme gelse ne devlet, ne de veliler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor. Bu yüzden de yasal ortamda alınıp, harcanması gereken katkı payları, okul koruma dernekleri ve okul aile birliklerinin denetiminde hovardaca harcanıyor...
Velilerden en azından büyük bir bölümü nereye harcandığının şeffaf olması halinde yardım yapmaya hazır. Ama verdikleri paranın çocukları için harcanacağından kuşkulular...
Eğitim dernek ve sendikaları ise her şeye olduğu gibi katkı payına da karşı çıkmaya devam ediyorlar. Kime ne yararı varsa?..
Özetin özeti: Devlet daha fazla kaynak ayırmadan, veliler ellerini ceplerine atmadan, okul yönetimleri de toplanan paralar konusunda güven ortamı yaratmadan eğitimdeki kaynak sıkıntısının çözülmesi mümkün değil...