Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ne kadar iyimser olursanız olun, Ankara'nın bugünkü hantallığı ve şaşkınlığı geçmedikçe Türkiye'de taşların yerli yerine oturması çok zor.
Canımız neden hep sıkkın, iki yakamız neden hiç bir araya gelmiyor? İşte size somut bir örnek. Mektubu birlikte okuyalım:
"Milli Eğitim Bakanlığı 150 müfettiş yardımcısı almak için 21 Haziran 2000'de sınav yaptı. Kazanan 104 kişi, Ağustos 2000'de mülakata alındı ve 91 kişi başarılı oldu. Atamaları kura ile çeşitli illere yapıldı. Yolluklarını aldılar, görev yerlerine gittiler ve işlerine başladılar.
Ancak bu arada hakları olduğu halde sınava alınmayan 30 kişi, Ankara 10. İdare Mahkemesi'nde dava açarak yürütmeyi durdurma kararı aldı. MEB bu 30 kişi için ek bir sınav açacağına, daha önce atamaları yapılan müfettişleri de görevden aldı. Daha da komiği uygulamada hiçbir kusuru olmayan bu müfettişleri bulundukları illerde rehber öğretmen olarak atadı.
MEB, daha sonra yeni bir duyuru ile tekrar sınav açtı ve kazandıkları sınavı geçersiz sayarak görevden aldığı 91 kişinin de sınava girmesini istedi. Şubat 2001'de yapılan bu sınava, görevden alınanlar da katıldı ve büyük ölçüde başarı oldular.
İkinci sınavı kazanan 189 kişi, Mart 2001'de mülakata alındı ve 165'i başarılı bulundu. Bunlardan 75'i daha önce atanıp görevden alınan ilköğretim müfettişleridir. Bu kişilerin çoğunun eşi de öğretmen ya da devlet memurudur...
Devlet daha önce bu kişilere ve eşlerine yolluk verdi. Şimdi 27 Nisan'da yeniden kura çekimi yapılacak. Kuraya daha önce atamaları yapılan ve yolluklarını alan 75 müfettiş de katılacak.
Bu kişilere, devlet daha önce 150 milyar lira yolluk verdi. Bir o kadar da kendileri harcadı. Yeniden kuraya tabi tutulup atanmaları halinde günümüz ödeneğine göre devlete daha çok yük getireceği ortada. Ancak, bakanlık isterse Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesi gereğince bu 75 kişiyi tekrar kuraya tabi tutmadan şu anda bulundukları görev yerlerinde devam ettirebilir. Ama hayır! Yeniden kuraya sokarak hem bu kişileri ve ailelerini mağdur ediyor, hem de devlete ekonomik açıdan yeni bir yük getiriyor...
Hala çeşitli mahkemelerde devam eden pek çok dava var. Bu kişiler şu anda başka bir yere gönderilseler bile mahkemeyi kazandıklarında tekrar aynı görev yerlerine dönebilecekler.
Tüm bu süreçte sınav kazanıp, ataması yapılan ve mevcut düzenini bozup, yeni bir düzen kuranlar, hiçbir kusurları olmadığı halde mağdur edildiler. Hala zaman var. Bakan Bey'in bir imzası ile devlet büyük ölçüde tasarruf sağlarken, kırılan kalpler de tamir edilebilir..."
Evet mektup böyle. Ankara'nın yaptığı yanlışları düzeltmekten iş yapmaya zamanı kalmıyor. Bozduğu moraller, savurduğu paralar, işgal ettiği mahkemeler de ekstrası...