Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AVNİ Akyol'la birlikte, kredili sistemin babası olan Prof. Nihat Bilgen, benim üniversiteden hocam. Bilimadamlığının yanı sıra, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, Milli Eğitim Müsteşarlığı gibi eğitim bürokrasisinin en tepelerinde görev aldı. Son iki yıldır da Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı.
Biz öğrenciyken anlattıklarını, yani eğitimde demokratikleşmeyi, kredili sistemi getirerek uygulamaya çalıştı. Daha doğrusu direndi ama, eğitimde kolaycılığı, öğretmen merkeziyetçiliğini savunanlar tarafından kaldırıldı.
Nihat Bey, dün, kendisinden belki de yüzlerce kez dinlediğim, eğitimde demokratikleşme hayalini, yılmadan, aynı heyacanla bir kez daha anlattı. Ve, üzerimdeki hocalık hakkına dayanarak, Türkiye'nin geleceği için, eğitimde demokratikleşmeyi, yılmadan, usanmadan yazmamı, anlatmamı istedi.
Keşke, Nihat Bey'deki bu heyacanı, birazcık olsun devlet adamları ve diğer öğretim üyeleri de duyabilse. Ama, duymuyorlar. Duyacakları da yok.
O halde görev yine sizlere, bizlere düşüyor. Nasıl ki temiz toplum, temiz eğitim, çağdaş bir Türkiye için el ele gönül gönüle verdiysek, demokratik bir eğitim için de tek bir yürek haline gelmeliyiz. Nedenini Bilgen'den dinleyelim:
"Demokrat insanlar yetiştirmeden demokrasi arıyoruz, bu mümkün değil. Suça yönelten ortamı yok etmeden, temiz toplum arıyoruz ki, bu da mümkün değil. Hemen herkes, süper bir savcı arıyor. Olsa ne olacak? Gelip bütün suçluları yakalayıp, hapse atsa ne olacak? Arkadan yeni suçlular geldiğinde ne olacak?"
Nihat Hoca, şu günlerde TBMM'nin, ne kadar temsil yeteneği olduğuna ilişkin bir çalışma içerisinde. Ankara'daki 550 milletvekili, bizleri ne kadar temsil ediyor sorusunun cevabını arıyor.
İlk bulgular çok enteresan:
"Türk toplumunun yarısı kadın olmasına karşın, Meclis'te cinsiyet açısından kesinlikle bir denge söz konusu değil. Öğrenim durumlarına baktığınızda yine Türkiye profiliyle ters görüntüler var. Zenginlik açısından incelendiğinde de karşımıza yine çelişkiden başka bir şey çıkmıyor."
Aslında daha pek çok enterasan varsayımlar var. Ama, Nihat Bey, bir bilimadamı duyarlılığıyla, "önce araştıralım, sona açıklarız" diyor.
Merakla bekliyoruz...
Ben de, öğrencilik haklarıma dayanarak, araştırma sonuçlarının ilk kez bana gönderilmesini rica ediyorum...
Nihat Bey, sözlerini, "Kabak çekirdeği ekip karpuz bekliyoruz. Bu her konuda böyle. Önce ne istediğimizi bilmemiz gerekir. Konuşan, araştıran, sorgulayan, iyiyi, güzeli, doğruyu arayan öğrenciler yetiştirmeden, temiz bir Türkiye istemek hayalden öte gitmez" diye tamamladı.
Her zaman olduğu gibi yine haklı. Onun gibi aynı düşüncelere sahip yüz binlerce öğretmen, öğrenci ve velimiz olduğunu da biliyorum. Ama bir türlü, paylaştığımız duyguları, tek bir yürek, tek bir ses olarak duyuramıyoruz. Ah onu bir başarabilsek!