Dershane sektöründe fırtınalar kopuyor. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin aldığı “Dershane Zinciri”ne dur kararı, pek çok endişeyi de beraberinde getirdi. Zincir dershanelerin kapanmasının yanı sıra Maliye’nin de devreye girerek, geriye dönük yüklü miktarda vergi çıkaracağı dilden dile konuşuluyor. Milli Eğitim Bakanlığı ise sessizliğini koruyor. Bu arada MEB’in de 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası değişmeden, yasal olmayan bir şekilde zincir dershanelere izin verdiği gerekçesiyle başının ağrıyacağını söyleyenlerin sayısı artıyor.
Bu konudaki gelişmelere geçmeden önce, isterseniz, Yargıtay’ın aldığı kararın son bölümüne bir göz atalım:
“556 sayılı KHK’de de markanın nerelerde kullanılacağı gösterilmiş bulunduğundan, bunun dışında markanın işletme adı olarak kullanılması yasal bir kullanım olarak kabul edilemez. Şubelerle ilgili olarak TTK’nın 50. maddesi ve bazı özel kanunlarla düzenlemeler getirilmiş olup, (5174 SK, 5411 SK) yukarıda da belirtildiği üzere marka lisansı şube olma yetkisi vermez. Bu itibarla davalının dayandığı marka lisansının kendisine sadece marka kullanma hakkı vereceği, buna rağmen davalının işlettiği dershane girişine işletme adı olarak Özel K. dershaneleri Maltepe Şubesi ibaresini yazması ve diğer belgelerde kendisini şube olarak göstermesinin TTK’nın 57/3 ve 10. maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinden davacı vekilinin bu yönlere ilişkin karar düzeltme itirazının kabulüyle, Dairemizin 06.11.2007 tarih, 2006/5167 E, 2007/13874 K sayılı onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
Karardan da anlaşılacağı üzere, Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin aldığı karar Yargıtay’a götürülmüş ve orada da nihai karar verilmiş. İtiraz sürecinde itiraz da yapılmadığı için kesinlik kazanmış.
Şimdi bu aşamadan sonra neler olacak? Sektörde kiminle konuşsanız farklı bir senaryo ortaya koyuyor. Ve hemen hepsinin geldiği son nokta, dershaneleri hiç de iyi günlerin beklemediği.
Umarız, sektör en ufak bir sıkıntıya girmez. Çünkü on binlerce öğretmene istihdam olanağı sağlıyor. Ayrıca öğrencilerin tam da öğretim yılının ortasında kapanan dershaneler yüzünden kapı önüne konulması derin yaralar açar ki bunun de kimseye bir faydası olmaz.
Bile bile yanlış yapıldı
Zincir dershaneciliğin yerel dershaneleri bitirme noktasına getireceği ve sektörde krize neden olacağı çok önceden defalarca dile getirilmiş ama dikkate alınmamıştı. Ki bunların en başında da MEB geliyor. 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası, böyle bir uygulamaya izin vermediği halde, uygulamaya onay vermiş ve ardından 5580 sayılı yasayı çıkararak, buna olanak sağlamıştı. Ama bu da yasaya karşı hile-i şerie olarak değerlendirilmişti.
İşte bu tartışmaların yarattığı toz duman içinde akıllarda kalan önemli sorular, görüşler ve anekdotlardan bazıları şöyle:
Yargıtay’ın aldığı bu karar, dershane sektörüne çekidüzen verilmesi açısından önemli bir fırsattır. Bankacılık sektörüne olduğu gibi, dershanecilik sektörüne de ciddi kurallar getirilirse, kârlı çıkan sektör olur.
Türkiye’nin dört bir yanındaki şube dershanelerden zora girenler var. Öğretmen kalitesi giderek düşüyor. Yayınlar verilmiyor. Taahhütler yerine getirilmiyor. Ama bu durum, onlara isim satan büyük dershanelerin umurunda değil. Mağduriyetler arttıkça, sıkıntı onlara da yansıyacak.
Dershane zinciri uygulamasında, dönen paranın bir milyar doları aştığı iddia ediliyor. Maliye’nin bu konuda harekete geçtiği ve bu kazancı vergilendireceği, bunun da bazı dershaneleri mali açıdan zora sokacağı belirtiliyor.
YÖK’ün üniversite kontenjanlarını sürekli artırması ve bu çerçevede başvuran aday sayısının azalması, dershaneleri sadece hafta sonu öğrencilerine mecbur bıraktı. Bu da iki gün çalışıp, beş gün yatan sektörü vurdu.
Özetin özeti: Eğitim sektörünün altın yumurtlayan tavuğu dershaneler, küresel krizle birlikte, yanlış projelerin ve denetimsizliğin kurbanı olma noktasına geldi. Umarız, en az hasarla kurtulurlar...