Atatürk ve arkadaşları, en zor ekonomik koşullarda bile eğitime ve bilime ayırdıkları kaynaklarda kısıtlamaya gitmediler. Aksine hemen her konuda tasarruf ederken eğitime ve bilime daha fazla kaynak aktardılar. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki, hedef gösterdikleri muasır medeniyete ulaşmanın başka bir yolu yok...
Dünyaya damgasını vuran ülkelere baktığınızda da durum farklı değil. Her şey bir yana, eğitim ve bilim bir yana. ABD, Japonya, Almanya, İsrail, Kanada, İngiltere ya da Fransa'da eğitime ve bilime ayrılan kaynaklarda kısıtlamaya gidildiğini duyamazsınız. Gelen haberler, hep eğitime ve bilime yeni kaynakların kazandırıldığı yönünde...
Şimdi böyle bir ortamda, siyasilerin arpalık olarak kullandıkları fonlarla birlikte üniversitelerdeki araştırma fonları da kaldırılıyor.
Türkiye'de bilim adına bir şey gerçekleşiyorsa, bu fonlar sayesinde oluyor. Kaldırılması bilime elveda anlamına gelir. Ama bu durum, ne Başbakan'ın ne de ortaklarının umurunda. Rektörler bu yüzden Derviş'i muhatap aldılar. Ne de olsa eski hoca...
İşte Derviş'e yazılan mektup:
"Bilindiği gibi ülkemizde 53'ü devlet, 21'i vakıf olmak üzere 74 üniversite bulunmaktadır. Ancak 1.4 milyon öğrencinin % 97'si devlet üniversitelerinde okumaktadır.
Ülkemizi yönetecek gençlerin % 97'sini eğiten devlet üniversiteleri, bilimsel ve teknolojik araştırmaların da % 98'ini yürütmektedir...
Katma bütçe dağıtılırken devlet üniversitelerine yetersiz kaynaklar verilmektedir. Maaş, kütüphane ve bilgisayarlar gibi en hayati konularda bile büyük sıkıntı yaşıyoruz.
Bilimsel araştırmalar, Araştırma Fonu adı verilen kaynaktan desteklenmektedir. Araştırma Fonu bütçesi, katma bütçeden ve döner sermaye gelirlerinden oluşmaktadır. Tüm harcamalar ilgili yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde yapılmaktadır. Araştırma projeleri, bağımsız jürilerce değerlendirilerek gelmektedir. Tüm harcamalar Sayıştay denetimine tabidir.
Ekonomik tedbirler alınırken tüm fonların kaldırılmasını devlet üniversiteleri olarak bizler de destekliyoruz. Ancak üniversite araştırma fonları devletin üniversitelere verdiği çok mütevazı bir kaynaktır ve bilimsel ve teknolojik araştırmalar için büyük önem arz etmektedir...
Büyük mali sıkıntı içindeki devlet üniversiteleri Cumhuriyet tarihimizde en kötü günlerini son iki yılda yaşamışladır..."
Rektörler, mektubun devamında da Derviş'in bu konudaki duyarlılığına güvendiklerini ve Araştırma Fonu'nun isim değiştirerek devam etmesini dile getiriyorlar...
Böylece, takibe aldığımız konu ikiye çıktı. İlki Ecevit'in zam sözü, ikincisi araştırma fonları. Ecevit / Derviş ikilisinin eğitime, bilime, teknolojiye, üniversiteye verdikleri önemi hep birlikte göreceğiz!..