Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AYŞE Kaya lise 2'nci sınıf öğrencisi. Lise 1'i takdirle geçti. Fen, Matematik, Türkçe, Sosyal tüm dersleri pekiyi. Öğretmenlerinin telkini ve o an için hoşuna gitmesi nedeniyle, diğer tüm alanları da rahatlıkla seçebilecekken Fen'i seçti.
Ama, gördü ki, lise 1'de gördüğü yüzeysel Fen dersleriyle, Lise 2'de gördüğü ağırlıklı Fen dersleri arasında çok fark var. Daha ilk aydan sonra Fen'i yapamayacağını anladı. Bir an önce alan değiştirmek istedi. Öğretmenlerine, okul yöneticilerine, Milli Eğitim'e kim aklına geldiyse herkese başvurdu. Ancak, her seferinde karşısına mevzuat hazretleri çıktı. "Olmaz, olmaz, olmaz" dendi.
Ayşe, ilkokulden Lise 1'e kadar zayıf yüzü görmeyen çok başarılı bir öğrenciyken, şimdi yerlerde sürünüyor. Zayıf üzerine zayıf alıyor. Morali sıfır. Öyle ki okulu bırakmayı bile düşünüyor...
Böyle eğitim sistemi olur mu?
Eğitimin amacı, kişiyi ilgi duyduğu alanda, mutlu ve başarılı kılarak geleceğe hazırlamaktır. Yoksa, onu eğitimden küstürüp, soğutmak değildir.
Ayşe, alan seçiminde, hatalı bir tercih yapmış olabilir. Ama, kim hata yapmıyor ki! Böylesine masum bir hatanın faturası, bu kadar ağır mı olmalıdır?
Ayşe gibi binlerce öğrenci, böyle bir hatanın üzerine inşa edeceği öğrencilik yaşamını nasıl sürdürecektir?
İstemeye istemeye Fen kolunu bitirecek. Yine istemeye istemeye Fen ağırlık bir fakülteye girecek ve yine fen okuduğu için bu alanda bir işe girecek. Sonuç: Ömürboyu süren bir mutsuzluk...
Eğitim sistemimiz bu tür katılıklardan kurtarılmalı, öğrenci merkezli yeni modeller aranmalıdır.
Boğaziçi, ODTÜ gibi çağdaş üniversiteler, "çift anadal" programlarıyla bu modeli başarıyla uyguluyor. A fakültesine giren bir öğrenci, gerekli koşulları sağlarsa aynı anda B fakültesinin derslerini de alıp, 4 yılın sonunda 2 diploma birden alabiliyor.
Benzer modeller neden liselerde denenmesin ki?..

"İHANET BAKANLIĞI"

Ankara, Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın direktifleriyle yapılan tayin skandalı iddialarıyla çalkalanıyor. On binlerce genç, öğretmenlik şansını kura torbasında ararken, RP'liler, tarikatçılar, milletvekili, bakan yakınları, hiç kuraya girmeden el altından en gözde yerlere öğretmen olarak atanmış.
Bugüne kadar gençleri, öğretmenleri, velileri ihmal eden ve eğitimi tarikat taşeronlarına bırakan CHP, nihayet uyandı. Tayin skandalının üzerine ısrarla gidiyor. Genel Başkan Deniz Baykal'ın sözleri yenilir yutulur gibi değil.
"Bu sahtekarlık devlet yönetimindeki çürümenin ikinci örneğidir. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ve öğrencilerin bakanlığıydı. Şimdi öğretmene, öğrenciye ve eğitime ihanet eden çetelerin bakanlığı haline gelmiştir..."
Sağlam
için yakında bir gensoru gelirse hiç şaşırmayalım. Ha, bu arada CHP'liler elleri değmişken, milyolarca soydaşımızın yaşadığı Almanya'da, Fransa'da, Danimarka'da değil de, neden Trablus, Cidde, Medine, Riyad ve Lefkoşa'da Anadolu liseleri sınavı yapıldığını da, derinlemesine araştırırlarsa, pek çok yeni ipucu yakalayabilirler...