Vatan gazetesi, birinci belli de ikinci hangisi diye bir kampanya başlattı. Güya ikinci büyük gazete Sabah değil, Vatan’mış. Bu duruma Türkiye’nin en büyük gazetesiyim diyen böbürlenen Posta çok bozulmuş. Hürriyet’ten ise hiç ses yok. O da herhalde nasıl olsa ben birinciyim havasında. Hayret ki hayret.
Benzeri sıralamayı Posta da yapıyor. Onlara göre üç büyük gazete tiraja göre belirleniyor ve sıralama Posta, Hürriyet, Sabah şeklinde. Eee siz birilerini yok sayarsanız, şimdi birileri de çıkar sizi yok sayar!..
Peki Milliyet ve diğer gazeteler bu sıralamanın neresinde? İşte o belli değil.
Daha önce de yazdım. Büyüklük öyle bugünden yarına değişen bir olgu değildir. Gazetelerin önce bir 50 yılı devirmesi ve krizler, darbeler, badireler, çeşit çeşit iktidarlar görmesi gerekir.
Üniversitelerin sıralaması da bu şekilde yapılıyor. Siz hiç dünya sıralamasında 8-10 yıllık üniversiteler gördünüz mü?..
Dünden bugüne, ulusal ya da dünya ölçeğinde, sağdan sola, yukarıdan aşağıya, hangi değerlendirme kriterlerini alırsanız alın Milliyet her zaman için üç büyük gazeteden biridir.
Yarattığı etkiye bakın yeter. Milliyet okuru olarak gururlanabileceğiniz o kadar çok neden var ki!..
Sınıflara kamera
Sınıflara konulan kameralar rahatsızlık yarattığı gerekçesiyle kaldırılmış.
Bakan Çelik, okulöncesi eğitim kurumlarında ailelerin çocuklarını izlemesini sağlayan kameraların kaldırılması kararının çok sayıda uzmanla görüşüldükten sonra alındığını ve kendisinin de bu görüşte olduğunu söylemiş.
Bakan Çelik’e günaydın demek gerekir. Söz konusu uzmanlardan, uygulama başlamadan önce neden görüş alınmadı? Dahası, başka uzmanlar başka yönde mütalaada bulundularsa ve kendisi de buna karşıysa neden böylesi bir uygulamaya izin verdi?
Deneme-yanılma yöntemiyle öğrenme ve projeleri hayata geçirme döneminin ilk çağlarda kaldığı zannediliyordu. Görünen o ki 2000’li yılların Türkiye’sinde hâlâ değişen bir şey yok...
Kızılay’dan kampanya
Türk Kızılay’ı, dünyanın en saygın yardım kuruluşlarındandır. 1868’den bu yana sadece yurtiçinde değil, felaketin olduğu her yerde bu kuruluşumuzu görmek mümkün.
Önümüzdeki günlerde, Ziraat Bankası ile birlikte yeni bir kampanyaya hazırlanıyor. Milyonlarca ilköğretim öğrencisine, çocukluğumuzda olduğu gibi, kumbara dağıtacak. Kampanyanın iki hedefi var. İlki, giderek yok olan yardımlaşma duygumuzu yeniden canlandırmak, ikincisi ise öğrencilerin bağışlarıyla yeni bir okul yapmak.
Eskiden top şeklinde dönen dünya haritaları vardı, kumbara ona benziyor. El el tutuşmuş çocuklar ve şu dörtlük var: Yaşım küçük/ kalbim kocaman/ biriktiriyorum/ arkadaşlarıma okul yaptırıyorum
Keşke kampanyanın boyutları daha da büyüse, isteyen herkes gidip bankadan kumbara alabilse ve dolduğunda götürüp teslim edip, yenisini alsa. Benim bu konuda iki önerim var:
1. Kumbarayı doldurma bir defayla sınırlandırılmasın. En çok doldur boşalt yapanlar da onore edilsin. Örneğin onursal başkan olan Cumhurbaşkanı ile bir yemekte buluşabilirler.
2. Yapılacak olan okul da bir ilköğretim okulu yerine acil durum hemşirelik yüksekokulu olsun. Çünkü böylesi elemanlara çok ihtiyaç var.
Başlangıç olarak iki milyon kumbara dağıtılacakmış. Bakalım ne kadarı geri dönecek?
Bu konuda çocuklara güveniyorum. Eve gelen misafirlere haydi eller cebe diyenler de olacaktır, anne-babasının cebindeki bozuklukları sürekli kumbaraya atanlar da. Eminim en çok kumbara dolduran olmak için akıl almaz yöntemler geliştireceklerdir.
Daha şimdiden kendilerini canı gönülden kutluyoruz, destekliyoruz...
Öğretmenler yürüyecek
Atama bekleyen öğretmenler, cuma günü saat 15.00’te Milli Eğitim Bakanlığı’nın bahçesinde toplanıp, hükümetin istihdam politikasını protesto edecekmiş. Son günlerde bu konuda yüzlerce mail geliyor. Umarız tatsızlık olmaz ve yine umarım, öğretmenlerin bu istekleri ciddiye alınır ve bir çözüm paketi sunulur. Çünkü gerçekten çok mağdur durumdalar...
Özetin özeti: Her şey daha güzel olacak. En azından olmalı!..