YENİ yılda, eleştiriyi bırakıp, başkaları gibi biraz da ben övgü dolu yazılar yazayım dedim. Ama olmuyor. Daha üçüncü günde, yazıp yazmama konusunda kıvrandım durdum.
Birkaç gündür, ATV'de İbo Şov'un tanıtımı var. İbo, sevimli (!) partnerine soruyor: "Söyle bakalım Karanfil, sen hiç konuşan hıyar gördün mü?" O da cevap veriyor. "Seeensin"... Arkadan haha, hihi ve raiting rekoru.
Kim ne derse desin İbrahim Tatlıses, türkücü olarak önemli bir isim. Dünyanın dört bir yanında tanıyanları, dinleyenleri var. Böylesine güçlü bir konumdayken, neden kendine "hıyar" dedirtiyor anlamıyorum.
Belki de raiting rekorları kırmasına, bu sözler neden oluyor. Biraz ciddileşse, eminim, izleyeni azalır...
Yine aynı şekilde başarılı bir sanatçı olan, sahne dışında da tam bir beyfendi olan Huysuz Virjin de, küfrettikçe, karşısındakini aşağıladıkça pirim yapıyor...
Zeki Alasya - Metin Akpınar ikilisi de, tiyatrodaki alkışlarını, televizyona taşıyamadı. Eğer sahnedeki belden aşağı esprilerini televizyona uyarlasalardı, aradıklarını fazlasıyla bulurlardı. Ama yapmadılar, yapamadılar.
Kemal Sunal farklı mı? O da küfür ettikçe daha fazla izleniyor, daha fazla alkışlanıyor.
Bir tuhaf milletiz.
Yeşilcam rejisörleri tarafından kurgulanmış, kan revan ve gözyaşı dolu realty şovlara da bayılıyoruz.
Sosyologlar, Türk toplumunun karakteristik özelliklerini bence hiç zaman geçirmeden yeniden bir değerlendirmeye almalı.
Bir acayiptir gidiyoruz. Cem Karaca'nın bir şarkısı vardı: "Beni siz çıldırttınız" diyordu. Kafalar karma karışık, vitrindekiler mi halkı çıldırtıyor, yoksa halk mı vitrindekileri?..
Sabah gazetesinin dünkü manşeti: "Üniversite giriş sınavı kalkıyor"
Sinirlenmek için, alın bir neden daha. Habere konu olan Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam ve haber, baştan aşağı çelişkilerle dolu. Her şeyden önce sınavın kalkması sözkonusu değil. Üstelik, hiç uygulanırlığı olmayan ve mantık yanlışlarıyla dolu Sağlam usulü sistem uygulansa bile, sınav kalkmıyor aksine çoğalıyor. Yani, şimdi liseden sonra yapılan sınav, ara sınıflara kaydırılıyor. Üstelik dershanelere bağımlılığı azaltmıyor, daha da fazla artırıyor.
Bu saçma sapan sistem aylarca önce de gündeme geldi ve uygulanırlığı olmadığı için üzerinde bile durulmadı. Çiller'in, geçmişteki "Sınavları kaldırdım" sözleri ne kadar inandırıcı olduysa, Mehmet Sağlam'ın sözleri ve gazete manşeti de o kadar kalıcı olacak.
Manşeti atan, Sabah gibi ciddi bir gazete olduğu için, kafalar karmakarışık oldu. "Ne oluyor, doğru mu?" diye yüzlerce telefon geldi. Keşke, masa başında, biraz daha sorup soruşturulup, daha iyi değerlendirilseydi...
Eğitim, ciddi iştir ve öyle kalmalıdır. Eğitime gönül verenler de, raiting yapıyor diye balon haberlere, argoya yönelirlerse yandık...