Sezer /Ecevit dargınlığı ve ardından gelen ekonomik kriz olmasaydı, üniversite hocalarının maaşı çoktan artmış olacaktı. Bayrama, zamlı maaş müjdesi ile gireceklerdi. Ama olmadı. Daha da kötüsü bu amaçla çıkartılan kanun gücündeki kararnamenin bitiş süresi giderek yaklaşıyor...
Öğretim elemanlarına çam sakızı çoban armağanı maaş artışına Başbakan Ecevit'ten onay çıktı. Maliye bürokratları üzerinden çalışıyor. Ekonominin yeni patronu Derviş'in de itiraz edeceğini sanmıyoruz. Çünkü kendisi de bir zamanlar hocaydı. Ama sıra bir türlü hocaların maaşını konuşmaya gelmiyor. Gündem çok yüklü. Hepsi de önemli konular. Ama hocalara zam da çok önemli! Çocuklarımızın, ülkemizin geleceği açısından morallerinin bir an önce düzelmesi gerekiyor. Üniversitesi çökmüş bir ülkenin işi zor, hem de çok zor. Ankara'dakilerin artık bunu görmesi gerekiyor.
Ücret artışı, elbette sadece üniversite öğretim üyeleriyle sınırlı kalmamalı. Ama bu bir ilk adım olabilir ve dalga dalga tüm sektörlere yayılabilir. Niye onlara var da bize yok mantığı, işleri daha da karıştırmaktan öte bir işe yaramaz...
Bu konuda her gün onlarca mektup geliyor. İşte birinden bir kaç satır:
"Yıllardır gerek sağ, gerek sol ve gerekse de koalisyon hükümetlerinde akademik personel farklı ön yargılar nedeniyle hep cezalandırıldı...
Son 20 yılda işçi ve memur arasında oluşuşan ücret uçurumu sayesinde bir işçinin maaşı, bir profesörün maaşını ikiyi, üçe katladı...
Devlet memurları arasında da akademisyenlerin maaşı en düşük olanı. Yeni işe giren bir polis 257 milyon, bir ilkokul öğretmeni 270, mühendis 330, kaymakam 369 milyon lir lira alırken bir çok elemeden geçen bir araştırma görevlisi 250 milyon lira almaktadır. Özel sektörde ise maaşlar beşe, ona katlanmaktadır..."
Gelen mesajların hemen hepsi ezilmişliğin, unutulmuşluğun izlerini taşıyor. Hocalar küskün, hem de çok küskünler. Her ile bir üniversite açıp siyasi rant elde eden politikacılar, daha sonra arkalarına dönüp bakmadıkları için, üniversitelerin her biri bugün sorun yumağı haline geldi.
Hocalar mutlu ve donanık olmadıkları için, yetiştirdikleri mühendisler, doktorlar, öğetmenler, gazeteciler, bankacılar, hakimler ve diğerleri de keyifli ve dört dörtlük olamıyor.
Muciziye gerek yok, hocaların yüzünü güldürebelirsek, bu mutluluk halesi zincirleme olarak başta öğrenciler olmak üzere toplumun diğer tüm kesimlerine de yayılır. Faturası da o kadar ağır değil. İlle de bir fedakarlık yapmamız gerekiyorsa, hocalar için, bilim ve teknoloji için buna değer...
Özetin özeti: Üniversiteler Başbakan Ecevit'in müjdesini dört gözle bekliyor. Onlara ikinci bir bayram yaşatması için sayılı günler kaldı!..