Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kurban kestirmek bugüne kadar en fazla yarım saatimi almıştı. Bu yıl ise yarım saati rezervasyon, 5.5 saati de kuyrukta tam 6 saatim gitti. Ne zamandır böyle uzun süre kuyrukta beklememiştim. En son hatırladığım kuyruk, yağ kuyruğuydu ve başbakan yine Ecevit'ti...
Kuyrukta konumunuz ne olursa olsun herkes eşit. Ne zengin fakir, ne yaşlı genç, ne de kadın erkek ayrımı söz konusu. Erken gelenin önceliği var...
CarrefourSa'daki 5.5 saatlik kurban kesim kuyruğunda çok renkli anekdotlar vardı. İşte bir kaçı:
* Saatler ilerledikçe koyunlarla dost olmaya başladık. Dördüncü saate bir bayan kurbanıyla öylesine samimi bir diyalog kurdu ki, sıradan çıkıp kestirmekten vazgeçti...
* Dişi koyunlar da kurbanlık diye satılıyor. Alanlar da vardı. Ama kuyruktaki uzun uzadıya süren tartışma, alanların kafasını karıştırdı. Dişi koyun kurban olur mu? Olmaz mı? İşin doğrusu biz içinden çıkamadık...
* Kalabalık olur da promosyoncular olmaz mı? Reis pirinçleri pilav yapıp dağıttı. Birileri de tavuk çorbası ikram etti. Başka zaman olsa belki ilgi çekmezdi ama aç karnına kapışıldı. Bir ara çikolata dağıtanlar da vardı. Ama bir görünüp kayboldular...
* Rezervasyondaki mükemmelliğe aldanıp Carrefour'u tavsiye ettiğim bir arkadaş fellik fellik beni arıyormuş. O da 6 saat beklemiş. Herhalde teşekkür etmek için!..
* Koyunlar 30 30 alınıp kesiliyordu. Baş kasap sırası gelenlerin arasında dolaşıp toplu vekalet alıyordu. Vekaletinizi verdiniz mi diye bağırıyor, biz de hep birlikte verdik diye cevap veriyorduk. Gençten bir arkadaş yaklaşıp, ben anneme vekaleten kestiriyorum, vekaletin vekaleti olur mu diye sordu. Al işte bir sohbet konusu daha...
* İçinden çıkamadığımız konu ise koyunların ömrü oldu. Üç ile on yıl arasında herkes bir şey söyledi. Sonuçta belli bir yaş üzerinde uzlaşamadık...
* Kurbanın nasıl dağıtılacağı da uzun uzadıya konuşuldu. Sonra yaşlı bir amca son noktayı koydu. Üçte biri fakirlere, üçte biri misafirlere pişirilip ikram edilecek, üçte biri de ev halkına. Bir ara kapıcılar söz konusu oldu. Birçok kişi karşı çıktı. Aaa onlar bizden de zengin diyenler çok oldu. En münasibi memurlar. Üç kuruş maaşla zor geçiniyorlar, görüşü ağır bastı...
* İri yarı şişmanca biri vardı. Kurbanı ise biraz ufakçaydı. Arkadan birileri ayol bu minnacık koyun, öbür dünyada bu koca adamı nasıl taşıyacak deyince kıyamet koptu. Neden kurban kesildiği konusu tartışmaya açıldı. En tatsız olanı bu konuydu.
* Balığın tazesi gözünden, kulakçıklarından anlaşılıyor da, koyunun iyisi nasıl belli oluyor? Kimi boynuzundan dedi, kimi dişlerinden. Hemen atıldım. Önceki gün Milliyet'te haberi vardı. Profesörler, kulağı kabarık, tüyü parlak olanı tercih edin diyorlar dedim. Hiç inandırıcı gelmedi...
Özetin özeti: Her ne kadar içimiz cız etse de inanç gereği kurban kesimi hep devam edecek. Ama hiç olmazsa sokağa taşan görüntü ve eziyetler önlenemez mi?