Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“En iyi okul, en yakın okul” diye diye dilimizde tüy bitti ama nihayet başkaları da dillendirmeye başladı. Sevindirici bir durum, çünkü yolda geçen zaman hem boşuna hem de yıpratıcı!

Sinemasever- ler Sandra Bullock’u yakından tanır. Her türlü rolün altından başarıyla kalkan bir sanatçı.

Şu günlerde, okula başlayacak kızı ve oğlu için arayış içerisindeymiş!

Kararı, çok net! Çocukları yanı başında olsun istiyor:

“Gidecekleri eğitim kurumunun sokağının başındaki evlerden birini alacağım”.

Ünlü ve zengin olmak, eğer yetenekleriniz varsa o kadar da zor değil ama doğru kararlar almak, hele hele çocuklar için en doğrusunu yapmak, çok da kolay olmuyor!

İlle de iyi bir okul arayışı içinde olan velilere, “Ya o sokağa taşının ya da evinize en yakın okullardan birini seçip oraya kaydedin” dediğimizde, “Bu o kadar da kolay mı sanıyorsunuz” diye hep dudak kıvrılır. Ama çocuklarınız sizin için önemliyse yukarıdaki örnekte de olduğu gibi gerisi teferruat olabiliyor!..

Olayın sadece para ve güç olmadığını da özellikle hatırlatmak isteriz. Önemli olan karar!..

Şehit yakınları

Ülkemiz için can veren ya da bu uğurda gazi olan tüm Mehmetçiklerimizin çocuklarına, devlet, özel demeden tüm okullarımızın kapıları sonuna kadar açılmalı, mezuniyetlerinde de iş olanağı sağlanmalıdır. Çünkü artık onların anası da babası da Devletimiz ve Milletimizdir!..

Şehit cenazelerinde gösterdiğimiz samimi duygularımızı sonrasına da taşımalıyız ki verilen sözler, dökülen gözyaşları havada kalmasın.

Şehit ve Gazilerimizi, Millet ve Devlet olarak, her zaman başımızın tacı yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz.

Onlar bizim onurumuz, gururumuz ve en önemlisi de vicdanımız. Ülkemiz onların kutsal kanlarıyla kuruldu, korundu ve sonsuzluğa taşınıyor. Bu yüzden onlar için ne yapılsa azdır...

Onlar için çok şeyler yapılmıyor mu? Elbette fazlasıyla yapılıyor. Ama gündem öylesine yoğun ve kafalarımız öylesine karışık ki bazen onları, hiç istemesek de ihmal edebiliyoruz. Bu ihmalleri minimuma hatta sıfıra indirelim ki ruhları şad olsun...

Onlar bu Vatan ve Millet için Şehit ve Gazi oldular, yakınları en büyük acıları, en derinden yaşadılar, bu yüzden Onları bir an için bile olsa unutmak bize yakışmaz. Ne gerekiyorsa, hatta çok daha fazlasını, hiçbir ayrım gözetmeksizin, hep birlikte yapalım...

Bu doğru mu?

Yabancı dil eğitiminde hep sorunlarımız vardı. Görünen o ki onlara bir yenisi daha eklendi!

Sektör çalışanlarına göre “Suriyeli ve İranlı İngilizce öğretmenleri, şu an İngilizce piyasasını maalesef ele geçirmiş durumda. Milli Eğitim’in özel sektör üzerindeki denetimi sıfır!”
MEB’e soruyoruz, bu iddia doğru mu?..

Okullardaki yabancı dil eğitiminden şikâyetçi olmayan yok gibiydi.

Belli ki sıra şimdi kurslara geldi. Onların da çok sorunu vardı ama bu, sanki en güncel olanı:

“Abbas Bey merhaba, geçen yayımladığınız yabancı dille ilgili yazınızı okudum. Yıllarca dil okullarında hizmet veren biriyim. İngilizce eğitimi içler acısı. Bugün için değinmeniz gereken başka şeylerden bahsedeyim.

Şu an dil okulları göçmen öğretmenlerle dolu. Kendi insanımız iş bulamazken dil okullarının tamamı mülteci hocalardan geçilmiyor. Hepsi de maalesef kaçak çalışıyor. Suriyeli ve İranlı İngilizce öğretmenleri şu an İngilizce piyasasını maalesef ele geçirmiş durumda. Milli Eğitim’in kurslarda denetimi ise yok gibi...”

Ucuz iş gücü olarak, mültecilerin girmediği sektör kalmamıştı. Onlara bir yenisi eklenmiş.

MEB, bu işi ciddiye almak zorunda yoksa bu konu da içinden çıkılamaz hale gelebilir.

Özetin özeti: Bazen detaylarda boğuluyoruz ama her ayrıntı çok önemli!..