Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milyonlarca öğrencinin yarışacağı sınav maratonunda son 100 metreye girildi. Öğrencilerin bundan sonraki yaşamlarına yön verecek olan sınavlar, gelecek haftadan itibaren bir bir gerçekleşecek.
Kolejler, anadolu liseleri, fen liseleri, üniversiteye giriş, parasız yatılı sınavları ve diğerleri...
Hepsi de birbirinden önemli. Hepsi de birkaç saat sürüyor ve bir anlık unutkanlık ya da dalgınlık, yılların emeğini bir anda alıp götürebiliyor...
Sınav günü yaklaştıkça tedirginlik, korku ve panik havası giderek artıyor. Sınava girecek öğrenciler kadar aileleri de tam anlamıyla perişan. Bir an önce olsa da kurtulsak havası içerisindeler...
Haksız da sayılmazlar. Kazanamama ihtimalini düşünmek bile insanı kahretmeye yetiyor. Başarısız damgası yemeleri bir yana moral açısından çökme noktasına gelecekler. Dahası: Özellikle üniversite adaylarının pek çoğu için öğrenim hayatının sonu gelebilecek...

Türk eğitim sisteminin en büyük zaaflarından biri de bu birkaç saatlik giriş sınavları. Kontenjan az, başvuran çok olduğu için, sınava katılanların yüzde 90'ı amacına ulaşamıyor.
Aslında Batılı ülkelerde olduğu gibi iyi eğitim veren okulların sayısını artırabilsek böylesine çılgınca bir yarışa hiç gerek yok. Ama biz ne yapıyoruz? Okul sayısını ve eğitimin kalitesini artırmak için harcayacağımız kaynakları ve zamanı hovardaca kullanıyoruz.
ÖSYM verilerine göre 10'uncu, 15'inci, hatta 17'nci kez üniversite sınavına girenler var. Üniversiteyi kazanların üçte biri yeniden sınava giriyor. İki yıllıkları bitirenlerin gözü hep dört yıllıklarda. Anlayacağınız, bir andan yeterince kontenjan yok diye ağlarken, öte yandan mevcut kontenjanları hiç de akıllıca kullanmıyoruz...
Ekonomide olduğu gibi eğitimde de radikal kararlar alma zamanı geldi de geçiyor. Kaynakları en rasyonel şekilde kullanıcı, umut tacirliği yerine gençleri bir an önce hayata yönlendirici temel kararlar bir an önce alınmalıdır. Gerekiyorsa yükseköğretime geçiş konusunda acilen bir Milli Eğitim Şurası toplanmalıdır...

8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra ilköğretim okulları ve özellikle 8'inci sınıf çok önemli hale geldi. İlköğretim okulu dil açısından, 8'inci sınıfta girilen sınav ise gidilecek lise açısından çok öneli.
Üç yıllık uygulama gösterdi ki, lise 2. sınıfta başlayan ÖSS maratonu nedeniyle lisede dil öğrenmek artık çok zor. İlköğretimde dil öğrenemeyen, lisede zorlanıyor...
Çok önemli bir başka nokta ise seçilen lise ya da dengi okulun bir anlamda öğrencinin ondan sonraki öğrenim hayatı üzerinde çok etkili olduğudur...
Velilerin sınav sisteminin inceliklerini öğrenmeleri, çocuklarına önemli avantajlar kazandırıyor. Bizden hatırlatması!..