Prof. Dr. Aygen Toruner değerli bir bilim insanı. Kanada’da yaşıyor ve Türkiye’deki her türlü gelişmeyi yakından izliyor. Geçenlerde Türkiye’de sınavsız eğitim mümkün değil diye yazmış ve gerekçelerini saymıştım. O da bunun tam aksini savunuyor ve Kanada örneğini anlatıyor. Ama belli ki Türkiye’yi hiç tanımıyor. Gelin önce onun yazdıklarını okuyalım sonra da niye olmaz onu açıklayalım.
‘Sizi anlamıyorum!’
“Sizi yakından izliyor ve bazen anlayamıyorum.
Sınavsız bir eğitim modeli mümkün değil demişsiniz.
Ben de size hem mümkün hem de dik âlâsı mümkün diyorum.
Amacım polemiğe girmek değil.
Sayısal olarak az olan örnek olamaz diyerek cevap vermek yok.
Siz mümkün değil diyorsunuz. Ben de mümkün diyorum.
Nerede mi mümkün?
Tam 29 yıl öğretim üyesi olarak görev yaptığım ve profesörlüğün en yüksek derecesiyle emekli olduğum Kanada’nın Quebec Eyalet Devleti başkenti Quebec’teki Laval Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ndeki deneyim ve izlenimlerim.
O da neymiş öyle, gene biri kıytırık bir üniversiteyi örnek gösteriyor demeyin.
Laval Üniversitesi Kuzey Amerika’nın en eski üniversitesi. Fransa dışında, Fransızca eğitim yapan en eski ve büyük üniversite.
Lisans, mastır, doktora ve post doktora öğrencilerinin sayısı 48 bine yaklaşan, şahane bir kampusu ve çok değerli 1700 öğretim üyesiyle dünyanın özellikle Fransızca konuşulan bütün ülkelerinden on bine yakın yabancı öğrencisi olan modern bir öğretim yuvası.
Örneği Kanada’da
Bu üniversite ve Quebec’teki üniversitelerin hiçbiri sınavla öğrenci almaz.
Bırakın Türkiye’deki gibi merkezi bir sınavı, bırakın üniversite ve fakültelerin kendi öğrencilerini seçmeleri için kendi kriterleriyle sınav yapmalarını, bölümler tespit eder, kabul edecekleri öğrencilerin üniversite öncesi eğitimlerinde, hangi derslerden, hangi ortalamalarla başvurmaları gerektiğini.
Not ortalamaları esastır. Öğrenciler bu notları ait resmi belgeleri, başvuru formlarına eklerler. İstenen bütün dersleri almamış olanlarla, izlemiş de olsalar yüksek not alamamış olanlar, kabul komitelerince ayıklanırlar ve o yılki kontenjanların bir fakültenin bir bölümünde, 100 kişi olduğunu varsayalım, en yüksek ortalama birinci olmak üzere, 1000 başvuran arasından ilk 120 kişi seçilir.
Kontenjan fazlası yanı 101-120 arasındaki öğrenciler yedek listede sayılırlar. İlk 100 arasında başka üniversiteleri ya da aynı zamanda başka fakülteleri kazanmış olanlar, eğer fikir değiştirmişlerse boşluklar yedek listeden doldurulur.
Bu kadar basit. Ne dershaneler vardır, ne ailelerden sifonlanan milyarlarca lira, ne de dershanelerin içini boşalttığı lise ve üniversiteye hazırlık okul kadroları.
Torpil, rüşvet yok
Seçme komitesi üyelerinin her biri, dosyaları tek başlarına inceleyip listelerini hazırlar.
Prensip olarak, her adayın notları, son dakikada değişmeyeceğinden, 5 üyenin beşinin de listelerinin aynı olmaları gerekir.
Eğer aynı değilse birileri bilinçli ya da bilinçsiz, bir hata yapmıştır. O hatalar tespit edilir ve o dosyalar 5 kişinin bir arada olduğu bir toplantıda incelenerek hatalar düzeltilir. Bu aynı zamanda eğer üyeler arasında görevini suiistimal eden birisi olursa diğer dördünün buna izin vermemesi anlamına gelir.
Yanı torpil, kayırma, rüşvet, gibi yasa dışı uygulama olmaz, olamaz.
Evet, sınavsız eğitim modeli, en iyisi, en doğrusu, en dürüstü ve en iyi öğrencilerin seçildiği modeldir...”
Görünen o ki Hoca yazdığımızı çok iyi anlamamış. Biz, Türkiye’de sınavsız üniversite olmaz dedik. Yoksa sadece Kanada’da değil dünyanın birçok ülkesinde bu mümkün. Türkiye’de olmaz çünkü not adaleti yok, suiistimalin her türlüsü mümkün ve en önemlisi de bizim öğrenci sayımız, neredeyse onların nüfusu kadar! Keşke daha önce aynı yöntemle öğrenci alan süpür liseler niye iflas etti onu araştırıp, daha sonra bize akıl verseydi!..
Özetin özeti: Dışarıdan ahkâm kesmek işin en kolayı...