Bazı meslekler var ki dibe vurmaması gerekir. Örneğin doktorluk, insan yaşamıyla direkt ilgilidir ve eğer sağlığınız yerinde değilse, gerisi teferruattır!..
Tıp fakültelerinin, özellikle de Türkiye’nin en iyisi diye bilinen Hacettepe’nin içler acısı halini birkaç gün önce dile getirmiştik. Meğerse diğerlerinin durumu da ondan farklı değilmiş.
Daha da vahimi Hacettepe’nin nasıl bu noktaya geldiğine ilişkin ayrıntılar...
Vahim durum
Hacettepe’nin şişirilmiş kontenjanları yetmiyor gibi bir de bakın nasıl bir durumla karşı karşıyalar:
“Diğer sıkıntımız ise Bozok ve Kastamonu Tıp Fakültelerinin de Hacettepe’de eğitimine devam etmesi. Altyapısı hazır olmadan açılan bu fakülteler, cami önüne bırakılan bebekler gibi Hacettepe’ye terk edilmiştir. Kastamonu Tıp Fakültesi’nin geçen sene mezun verdiğini, Bozok Tıp Fakültesi’nin ise beşinci sınıf öğrencilerinin Hacettepe Tıp’ta eğitim gördüğünü de söylemeden geçmek olmaz. Bizim bu fakültelerden olan arkadaşlarla ilgili bir sorunumuz yok, sonuçta onlar da bizimle aynı sorunları yaşıyorlar. Fakat bu fakültelerin de Hacettepe’nin şartlarını zorladığı bir gerçektir.”
YÖK’e sunulan rapor
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Hatun’un, YÖK Başkanlığı’na sunulmak üzere, üniversite rektörlüğüne gönderdiği raporda ise felaket adeta geliyorum diyor:
“Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi 2013-14 eğitim dönemi öğrenci kontenjanının yüzde 20 oranında artırılarak 240 olarak belirlendiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Kontenjan artışının ülkemizdeki hekim eksikliğini kapatma kaygısından kaynaklandığını düşünmekle birlikte fakülte olarak iyi eğitim verme misyonumuz çerçevesinde aşağıdaki görüşlerin başkanlığınıza iletilmesi gereği duyulmuştur.
1. İlk kez 1995 yılında 41 öğrenci ile başladığımız eğitim sürecimizde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak bu yıl 137 öğrencimizi daha gururla mezun ediyoruz. Mezun olan öğrencilerimiz fakültemize başladıkları yıl olan 2008’e dönüp baktığımızda ise öğrenci sayımızın 627 ve öğretim üyesi başına öğrenci sayımızın da 2.27 olduğunu görüyoruz. Gelecek yıl ise 1300’e ulaşacağını üzülerek öğrendiğimiz öğrencilerimizle beraber bu oran 5.33 olacak. Dünyada Afrika kıtasında bu oran 5.42, Amerika’da 2.51’dir. Dünya ortalaması ise 2.73’tür.
2. Son yıllarda tüm diğer önde gelen tıp fakülteleri gibi bizim eğitim programımızda da ‘iyi hekimlik’ değerleri ile tanımlanan hasta, hasta yakını hekim arasındaki iletişim becerileri uygulamalarını, kanıta dayalı tıp uygulamalarını, öğrencilerde erken dönemde klinik ziyaretlerle farkındalık sağlanmasını, usta-çırak eğitiminden yapılandırılmış beceri eğitimlerine geçişi, hekimlere farklı bakış açıları kazandıran tıpta insan bilimleri ve toplumla iç içe olmayı sağlayan sosyal sorumluluk etkinliklerini, etik ve profesyonel değerlerin tartışıldığı etkinlikleri belirli bir program dahilinde sistematik olarak yer alması için tüm eğitim yönetimi ve akademik kadromuz her geçen yıl gerçekleşen öngörülemeyen öğrenci artışına rağmen gönülden ve fedakarca çalıştı. Yeni yapılan eğitim bloğumuz ve amfilerimiz bu konuda fiziksel mekan olarak büyük kaynak oluşturdu.
3. Tıp eğitiminin bu olmazsa olmaz bileşenlerini tüm yurttaki fakültelere yaymak ve standart hale getirmek amacıyla kurulan UTEAK tarafından 2012’de bu büyük gayret ve çalışma sonucunda tıp eğitimi akredite edilen fakültemiz tüm standartların yerine getirilmesi için gereken esas temel olan küçük grup çalışmaları ve hasta başı eğitiminde standartlarını korumak konusunda artık son derece zorlanmaktadır. Amaç daha nitelikli hekim yetiştirmek ve toplum temelli eğitim vermek olduğuna göre bu koşullarda bu hedefleri istenen şekilde yerine getirmek mümkün değildir.
4. Son 5 yılda 2 katına çıkan öğrenci sayısı ile aynı hasta başı ve poliklinik mekanları ile sadece yüzde 5 artan öğretim üyesi ile performansa dayalı ücretlendirme baskısı altında iyi bir tıp eğitimi verme konusundaki motivasyonumuzu korumak mümkün görünmemektedir. Bu konuda fakültemizin kendi fiziki koşulları ve insan kaynakları açısından yaptığımız değerlendirme ve görüş bildirmemizin de değerlendirmeye alınmadığı açıktır...
Sonuç olarak preklinik dönemde eğitim için kullandığımız amfilerin öğrenci kapasitesinin 200 olduğu da dikkate alınırsa fakültemiz için öngörülen yeni öğrenci sayısı ile eğitimin fiziksel olarak sürdürülmesinde büyük güçlükler meydana geleceğini ilginiz için arz eder, saygılar sunarım...”
Özetin özeti: Hepinize sağlıklı günler diliyoruz sakın ola şu günlerde hastaneye düşmeyin...