Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ali Esen, 1983'te Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce bölümünden mezun oldu. Dört yıl öğretmenliğin ardından askere gitti. Temel eğitimden sonra Kuleli Askeri Lisesi'nde İngilizce öğretmenliği yaptı. Terhis olduktan sonra da bankacılık sektörüne geçerek kambiyo elamanı ve mütercim tercüman olarak çalıştı.
Malum kriz bankacılık sektörünü yerle bir edince o da işsiz kaldı ve İngilizce öğretmenliğine yeniden dönmek istedi. Açık nedeniyle neredeyse yoldan geçenlerin İngilizce öğretmeni olarak derslere girdiğini bildiğinden kolayca tayinin çıkacağını sanıyordu. Oysa büyük hayal kırıklığına uğradı.
Bürokrasi hazretlerinin çıkarttığı genelgeye göre, görevden ayrılmasının üzerinden 10 yıl geçtiği için yeniden aynı göreve atanması olanaksızmış. Gerekçesi yok. Genelge öyle diyormuş...
Onların mantığına göre, aday eğer öğretmen olma yeterliliğini kaybetmişse sokarsın sınava ölçersin. İngilizceyi unutmuşsa, yetersizsin dersin, adayın da söyleyecek sözü olmaz. Ama bunu da diyemezler çünkü son atama döneminde Devlet Memurluğu Sınavı'nda 100 üzerinden 15, 20 alanları bile İngilizce öğretmeni olarak tayin ettiler!
Ali Esen, çalmadık kapı bırakmamış. Ama karşısına hep o ne için çıkartıldığı bile bilinmeyen genelge çıkmış. Şimdi gelin de siz bu bakanlığın Türkiye'nin eğitim sorunlarına çözüm getireceğine inanın. Bir yanda boş geçen İngilizce dersleri, öte yanda boş gezen İngilizce öğretmenleri...
Bakan Bastancıoğlu'nun asıl mesleği avukatlık. Yıllardır siyasetin içinde. Yani şimdi politikazede olur ya da mesleğine dönmek isterse avukatlık yapamayacak mı?..
Ziya Taşkan. O da bir başka vatandaşımız. Bakana mektup yazmış. Bir örneğini de Başbakan'a ve bize göndermiş:
"Türk Milli Eğitim sisteminde yıllar önce işlevini tamamlamış ve ülke çapında çoğu kapatılmış olan pratik kız sanat okullarından biri var ki, 8 - 10 kişilik Müdür, müdür yardımcısı, öğretmen kadrosu ve 10 kişiyi bulmayan öğrenci mevcudu ile Bursa'nın Mudanya ilçesinde görevini sürdürüyor.
Eğitimde kaliteyi yükseltmek, verimliliği artırmak ve tasarrufa yönelmek adına bazı projeler gerçekleştirip, taşımalı sisteme yönelinirken devletin milyarları neden artık amacı kalmayan böyle bir işe harcanıyor.
Örneğin dikişte, nakışta, el sanatlarında Halk Eğitimi de kurs açıyor bu okulda. Talep olsa ikisi de işlevini yapsa kabul ama yıllardır bu okulun öğretmeni kadar öğrencisi yok. Buradaki görevliler, yıllardır bu tespiti yapıp ilgili yerlere ilettiklerini söylüyorlar ama bakanlıktaki bürokratlarınızdan birkaçı bizce bilinen nedenlerle bu okulun yöneticisini koruyor ve kolluyor...
Yazık değil mi bu yoksul ülkeye? Milyonlarca çocuk, genç eğitim için kaynak beklerken, misyonunu tamamlamış böyle kurumlara hala nasıl kaynak ayrılır? Eğitilmiş insanlar neden böyle yerlerde verimsiz ve atıl tutuluyor?.."
Mektupta daha ilginç pek çok nokta var. Bakalım Bakan Bey ilgilenip gerekli incelemeyi yaptıracak mı?
Pratik kız sanat okulları gibi meslek liselerinin birçok bölümü de artık çağın çok gerisinde kaldı ve öğrenci bulamıyor. Ama koca koca binalar ve binlerce öğretmen maaş almaya devam ediyor!..
Özetin özeti: Eğitimde köklü bir reformun zamanı geldi de geçiyor. Sorun bunu kimin gerçekleştireceği!..