Devlette devamlılık esastır. Devleti devlet yapan kurumlarda da. İktidarlara ve yöneticilere göre aklar kara, karalar da ak olmaz. Yanlış varsa düzeltilmeyecek mi? Elbette düzeltilecek? Ama bunun da bir mantığı ve gerekçesi olmalıdır. Yoksa, art niyet aranır. Tıpkı şimdi YÖK’ün aldığı son kararda olduğu gibi...
İsterseniz önce alınan karara bir göz atalım:
“11/12/1997 tarihli Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu toplantısı ile 06/05/2005 tarihli Yükseköğretim Genel Kurulu toplantısında kabul edilerek Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İlahiyat Önlisans Programı mezunlarının diplomalarına konulan ‘Bu programı başarıyla tamamlayanlara verilecek diplomalarda Diyanet İşleri Teşkilatı’nda ve/veya Din Hizmetleri Sınıfında çalışanlar için geçerlidir. Başka amaçla kullanılamaz’ ibaresi 15/01/2009 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında incelendi. Yapılan inceleme neticesinde,
a) Söz konusu program mezunlarına düzenlenen diplomalara konulan şerhin kaldırılmasına
b) Eşitsizlik yaratılmaması amacıyla bu programdan bugüne kadar mezun olanların diplomalarında yer alan şerhin de kaldırılmasına karar verildi.”
Bu projeyi oluşturan isimlerden biri Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, diğeri de o dönemde AÖF Dekanı olan YÖK üyesi Ali Ekrem Özkul. Şerhi koyan onlar olduğu için şimdi kaldırılmasına da en çok onlar itiraz etmelidir diyenler var. Bekleyip göreceğiz.
Bu arada o dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve Anadolu Üniversitesi Rektörü Engin Ataç’a alınan bu kararın ne anlama geldiğini sordum. Verdikleri cevaplar birbirinden ilginç.
Şu anda YÖK üyesi olan eski rektör Ataç, “Mahkeme kararı ve kanun değişikliği olmadan böyle bir kararın yaptırımı olamaz“ diyerek şöyle konuştu:
“Şerh kararına daha önce de itirazlar oldu. Yerel mahkemelerden biri şerhin kaldırılması yönünde karar aldı. Biz itiraz ettik. Üst mahkemeye gittik. Danıştay’ca verilen son karar, şerhin kalması yönünde oldu. Bu yüzden genel kurulun geçmiş dönük olarak aldığı bu karar yeniden gözden geçirilmelidir.”
Peki Gürüz ne diyor? İşte onun dedikleri:
“Söz konusu önlisans programı, tamamen Diyanet İşleri personelinin mesleki birikimini yükseltmeye yönelikti. Yani akademik değil, meslekiydi. Dolayısıyla verilen diplomanın başka yerlerde kullanılması doğru değildir. Şerh de bu yüzden konulmuştu.“
Peki Anadolu Üniversitesi’nin şimdiki rektörü Fevzi Sürmeli bütün gelişmelere ne diyor:
“Eski program ile şimdiki program arasında dağlar kadar fark var. Eski program, sadece Diyanet İşleri personeline yönelikti. ÖSS ile girilmiyordu. 10.929 kişi başvurdu. Mesleki gelişim programıydı. Protokolle öğrenci alınıyordu. Askeri, adli ve eğitim personeliyle de benzeri programlar yapıldı. Onlarda şerh yoktu. Şu andaki ilahiyat önlisans programına, ÖSS ile giriliyor ve herkes başvurabiliyor. Halen bu programda 140.481 öğrenci var. Bu güne kadar da 30.886 mezun verildi. Eski diplomaları toplayıp, yenisini düzenlememiz pratik açıdan mümkün değil.“
Böyle bir karara karşı mıyız? Hayır. Ortada mağduriyet varsa mutlaka giderilmelidir. Sadece gerekçelerini öğrenmek istiyoruz. Dün neden şerh kondu? Bugün neden kaldırılıyor? Bugün alınan YÖK kararlarını da yarın devran döndüğünde başkaları kaldırırsa hoş olur mu?
Dünkü YÖK ile bugünkü YÖK’ün olaylara bakış açısı taban tabana zıt. Oysa YÖK, aklın ve bilimin hâkim olması gereken bir kurum. Eğer esen rüzgâra göre karar veriyorsa, ne YÖK’ün YÖK’lüğü, ne de üniversitelerin üniversiteliği kalır. Bilim insanlarının saygınlığı ise sorgulanır hale gelir.
Herkes bu konuda daha dikkatli olmalıdır.
Ankara’ya Genç Bakış
Kısa bir aradan sonra, bu gece, Genç Bakış’a kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bilkent Üniversitesi’ndeki programda Ankara’daki seçim yarışını kim kazanır sorusunun cevabını arayacağız. Konuğumuz CHP adayı Murat Karayalçın. Ankara’da dünden bugüne neler değişti? Neden aday? Seçimi kaybederse ne yapacak? Kazanması halinde ilk icraatı ne olacak? Elindeki en büyük kozlar ne? sorularına cevap arayacağız. Kanal D, Genç Bakış, 00.15