Televizyon kanallarının yeni yayın dönemine ne kadar iddialı hazırlandıkları nasıl anlaşılır?
Çektikleri yeni sezon ekran tanıtım filmlerinden...
Tüm kanallar geçen sezondan kalan yüksek reytingli dizilerinin hepsini ekrana getirmemiş olsa da yeni sezon tanıtım filmleri dönmeye başladı bile... ATV yönetimi, kanalı birinci ya da ikinci yapacak yüksek bütçeli bir yeni sezon prototipi hazırlamadı ama iddialı bir şarkıyla ekran tanıtımına başladı.
Kanalın yeni yayın dönemi ekran tanıtımı için seçtiği şarkı, rakipleri kıskandıracak türden.
Çünkü kanalın ekran tanıtımı için seçtiği şarkı, üç büyük futbol kulübünün tribünlerinde çoktan slogan olan “Olan var, olmayan var”...
Eseri yorumlayan Beyza Durmaz, şarkının sözlerini ATV için değiştirip, yeniden okudu.
ATV’nin ekran tanıtımını yapanlar, program ve dizi yıldızlarını kullanıp, şarkıya güzel de bir klip yaptı.
Yıllarca bu konuda en iyi hazırlık yapan kanallardan
"Heming-way never ate here"...
Madrid’in turistik bölgelerinden Plaza Mayor’da bazı restoranların girişlerine asılı bu yazının Türkçesi şu:
“Hemingway asla burada yemedi.”
Nobel ve Pulitzer Ödüllü Amerikalı kurgu roman yazarı Ernest Miller Hemingway isminin Calle de Cuchilleros’un (Bıçakçılar Caddesi) duvarlarına bu şekilde yazılmasının sebebi ne biliyor musunuz?
Hemingway’in Madrid’de yaşadığı dönemde yemek yediği ve romanlarında da bahsettiği, Guinness Rekorlar Kitabı’na göre “Dünyanın en eski restoranı” Botun, bu sokakta...
Yıllardır ünlü yazarın romanını okuduktan sonra ABD’den gelenlerin sokaktaki restoranlara, “Hemingway’in yemek yediği yer neresi?” diye sorması esnafı öylesine kızdırdı ki, sonunda bu tabela onlar için kurtuluş oldu.
290 yıldır aynı yemek
Madrid’e ilk kez gitmedim. 1725’te bir Fransız’ın adını vererek açtığı, daha sonra İspanyolların aldığı, 5 kuşaktır aynı ailenin işlettiği Botin’e ilk kez gittim.
Türk Kardiyoloji Derneği, Novartis’in desteğiyle kalp sağlığına dikkat çekmek için ‘Kalbini Dinle Sen’ isimli bir şarkı hazırlıyor. Sözlerini İsra Gülümser’in yazdığı şarkının düzenlemesini İskender Paydaş, seslendirmesini Murat Dalkılıç üstlenecek. Üstelik şarkı da gerçek kalp seslerine de yer verilecek. Size, günde ortalama 100 bin kez atan kalbinizin sadece 100 atışını kampanya için bağışlar mısınız?” deseler, “Hayır” der misiniz?
Ben de 29 Eylül ‘Dünya Kalp Günü’nde sosyal medyada başlayacak kampanya için söylenen gün ve saatte Levent’teki Marşandiz Stüdyoları’ndaydım. Kampanyaya kalp sesini bağışlayacak Tan Sağtürk, Star TV’de ‘Bugün’ün sunucusu Ece Belen Atrek ve radyocu Cem Arslan da… Ayşe Arman ise daha sonra geldi stüdyoya ve destek oldu kampanyaya…
Türk Kardiyoloji Derneği yöneticileri özel bir steteskopla kalp ritmimizi kaydetti. İskender Paydaş, her kalbin sesini, ritm atışlarına göre şarkıya mix edecek.
Kaydı yapan doktor bana bir şey söylemedi, ama sunucu Atrek, “Doktor, en hızlı atan kalbin benimki olduğunu söyledi” dedi. Onun yaşı 24, benimki 54…
İskender Paydaş herhalde, Atrek’in kalp sesini şarkının en hızlı kısmına, benimkini de slow bölümlere
Meryem Uzerli’nin “Muhteşem Yüzyıl”daki “Hürrem”den sonra nasıl bir dizi ve karakterle ekrana döneceği birçok insan için merak konusu... Uzerli’nin dizisini çekecek şirket belli:
O3 Medya.
O diziyi yayınlayacak kanal Star TV...
Meryem Uzerli’nin dizideki partneri aylardır belli...
Tek bilinmeyen, o dizinin ve Meryem Uzerli’nin ne olacağı...
Projenin dümenine geçecek Durul ve Yağmur Taylan kardeşler de Amerika’dan geldi, ama dizinin akıbetiyle ilgili kamuoyuna henüz yansıyan bir şey yok.
Belçim Bilgin’in davetinde karşılaştığım Meryem Uzerli’ye, sizin dizi yine yalan mı oldu diye takılmadan edemedim.
“Her şerde bir hayır vardır...”
Bu söz, atalarımızın başımıza gelen sevimsiz bir olayı çekilir kılmak için buldukları sihirli bir cümle midir, yoksa gerçeğin ta kendisi mi?Bence ikincisi.
Niye mi?
İşte size çok somut bir örnek...
Gören her insanın yüreğini yakan mülteciye kameraman çelmesinin üstünden
kaç gün geçti?
“Macaristan’a ve Macar polisine yardım etmek için o çelmeyi attım” diyen kameraman Petra Laszlo artık işsiz.
Evini, doğup büyüdüğü toprakları Suriye’de, ailesinin bir kısmını Türkiye’deki kampta bırakıp, kucağındaki çocuğuyla umut yolculuğuna çıkan Suriyeli baba Osama Abdul Mohsen’in akıbetiyle ilgili okuduğum haber kadar son günlerde hiçbir şey mutlu etmedi beni.
Avrupa Birliği’ni (AB) oluşturan ülkelerin her biri bizden zengin... AB ülkelerinden ekonomisi en zayıf olanda kişi başına düşen milli gelir bizim birkaç katımız.
AB ülkeleri demokrasi, fikir özgürlüğü, insan hakları konusunda bizden iyi durumda.
Aynı ülkelerin mülteci sorunu karşısında takındıkları tavır için aynı şeyleri söylemek mümkün mü?
Bodrum’da Aylan sayesinde karaya vuran insanlıktan sonra birkaç ülkenin mültecilere kucak açacağına dair yaptığı açıklamalar boş çıktı.
Başta Almanya ve Avusturya olmak üzere AB ülkelerinin çoğu sadece mültecilere karşı sınırlarını kapatmadı, Schengen vizelerini bile askıya aldı.
AB ülkeleri “Mültecinin de bir sınırı var” diyerek erken havlu atarken, 2 milyondan fazla mülteciyi barındıran Türkiye, eğitim olanağı sunduğu Suriyeli çocuk sayısını artırmak için düğmeye bastı.
UNICEF’le yürütülecek proje , hedef, eğitim göremeyen 400 bin civarındaki Suriyeli çocuğa bu hizmeti sunmak. Mültecilere eğitim ve gıda için AB’nin yapacağı yardım ne kadar biliyor musunuz? 17.5 milyon euro.
Türkiye’nin mülteciler için bugüne kadar yaptığı harcama 5 milyar doları aştığına göre, bu yardımın devede kulak değil, tüy bile olamayacağı ortada.
Bu fotoğrafları geçen hafta Berlin’in ana caddelerinden birinde çektim.
Bir tarafta kıyafet bakanlar, diğer tarafta galeride sergilenen eserleri merakla izleyenler…
Bir köşede gişede işlem yapanlar ve yaptıranlar, bir köşede bankamatikten para çekenler veya yatıranlar…
Ve takım elbiseli iri kıyım bir adam IO Hawk’la turluyor aralarında… Bunca farklı işin bir arada yapıldığı yer neresi biliyor musunuz?
Deutsche Bank’ın Berlin’deki bir şubesi…
“Böyle banka şubesi mi olur?” diyebilirsiniz.
Haklısınız…Ama bu şube alıştığımız şubelerden değil…
Burası Deutsche Bank’ın “Geleceğin banka şubesi” olarak tasarlayıp müşterilerinin hizmetine sunduğu bir yer…
Evlerin pencere-lerinden Türk bayraklarının dalgalandığı bu fotoğraflar Türkiye Cumhuriyeti’nin Misak-ı Milli sınırları içindeki bir şehirden değil...
Bu evler Türkiye’den yaklaşık üç bin kilometre uzaktaki bir şehirden.
Brüksel’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgede çarşamba öğle saatlerinde çektim bu fotoğrafları.
Brüksel’de konuştuğum Türkler, Türkiye’deki şehit sayıları çiftli rakamlarla ifade edilmeye başlanınca, insanların sosyal medya üzerinden haberleşip bayrak açmaya başladığını anlattı.
Bu bayrak açmanın içinde sadece Türklerin yaşadıkları evlere Türk bayrağı asmak yok, Brüksel’de teröre karşı büyük bir miting de var.
Brüksel’de sadece Türkler yok. Brüksel, Kürtlerin hatta PKK sempatizanlarının da yaşadığı bir şehir.
Böylesine bir yerde teröre, dolayısıyla da PKK’ya karşı yapılacak bir mitingin nasıl biteceğini kestirmek zor.
Belçika yasalarına göre şehirlerin güvenlik sorunu öncelikle belediyelerin işi.