Ali Eyüboğlu

Terörü yapanları, terörü destekleyenleri ve terör üzerinden siyaset yapanları…

Terörün geldiği noktaya bakar mısınız?

Barış mitingi için Ankara’ya giden insanlardan 100’e yakını patlayan bombalar yüzünden yaşamını gitirdi, 200 civarında insan yaralandı.

Türkiye tarihinin en büyük terör olayı yüzünden hükümet üç günlük ‘ulusal yas’ ilan etti.

Ülkede hayat durdu, moraller dibe vurdu.

TFF, hafta sonu oynanması gereken tüm maçları erteledi.

7 Haziran’dan bu yana konser, festival ve benzeri etkinlikler, ya iptal ediliyor ya da erteleniyordu. Ankara’yı kana, Türkiye’yi yasa boğan bu acı olay nedeniyle 10 Ekim 2015’ten itibaren o dünyada da hayat tamamen stop etti.

Terörün Türkiye’de hayatı ne hale getirdiğinin özeti bu…

Meryem Uzerli’yle bu sohbeti, Cannes şehrinin ışıklarını tepeden izlediğimiz bir restoranın terasında yaptık. Çünkü Saner Ayar ve Onur Güvenatam ortaklığında O3 Productions Turkey, çekimleri Fransa Grasse’da başlayan ‘Gecenin Kraliçesi’nin tanıtım davetini Cannes’ı tepeden gören bir restoranda verdi.

Meryem Uzerli, Murat Yıldırım ve Mehmet Aslantuğ’un medya karşısına ilk kez çıktıkları davette, Star TV ve MBC Group yöneticilerinin yanı sıra yabancı kanal temsilcileri de vardı.

Öncelikle ‘Gecenin Kraliçesi’ adlı dizinin çekimlerinin niye Fransa’nın güney sahillerinde başladığına açıklık getireyim.

‘Tükenmişlik sendromu’ yüzünden Hürrem defterini kapatan Uzerli, ‘Gecenin Kraliçesi’nde parfümör olarak ekrana dönecek. Üstlendiği karakter, Fransa’da yaşayan yarı Fransız, yarı Türk bir koku eksperi. Grasse şehri ise dünyanın parfüm başkenti. Dizinin Grasse’da başlaması bu yüzden... Dizideki rolüne 3 bin kokuyu ezbere bilen bir kadından ders alarak başlayan oyuncuya, koklar koklamaz X parfümle Y parfümü arasındaki farkı anlayıp anlamadığını sordum. Meşhur kahkahalarından birini atarak şöyle dedi:

“Üç yıldır, abimin (Danny) hediye ettiği kokudan başkasını tanımam. Markasını

Uyanığın biri çıkıyor, “Ben doktorum” deyip, sahte diplomalarla işe giriyor ve dokuz yıl boyunca üç ilde doktorluk yapıyor.

Üstelik bu kişi, istediği zaman branş değiştiriyor.

Canı istediği zaman ambulans hizmeti veren firmada doktorluk yapıyor, canı istediği zaman da hastaneye geçip psikiyatri uzmanı oluyor!

Sahte doktorluk yaptığı yetmiyormuş gibi, almadığı tıp eğitiminin bilgisini öğrencilerle paylaşıyor.

Özel bir üniversitede ve meslek lisesinde farmakoloji dersi veriyor.

Doktorluk, psikiyatri uzmanı ve farmakoloji hocası...

Adamda yok yok!

“Nerede oldu bu?” diye soracak olursanız, hemen yanıtlayayım:

Cannes’daki TV format fuarı Mopcam’ın “Onur Konuğu” Türkiye’ydi. Türk yapımcıların gövde gösterileri, dünya televizyonlarının Türk dizilerine yoğun ilgisi, Türkiye’nin bu ünvanı çoktan hak ettiğinin göstergesiydi.

Mipcom’da sadece Muhteşem Yüzyıl, Kösem, Binbir Gece, Aşk ve Ceza, Kara Para Aşk, Paramparça, Diriliş ‘Ertuğrul’, Filinta gibi Türk dizilerini almak için yarışmadı dünya televizyonları. Bana Her Şey Yakışır, Joker ve Gelinim Olur musun gibi Türk formatlarını da adeta kapıştılar.

Cannes’daki bilboardlarda sadece Türk dizileri yoktu. Türk dizi ve formatlarını dünyaya pazarlayan İzzet Pinto’lu bilboardlar da vardı Cannes’da. Üstelik bu bilboardları veren Pinto değil, fuarı düzenleyen Reed Midem’di. Şirket, kampanya yüzü olarak neden bir Türk’ü seçti? Çünkü fuarı düzenleyenler, Pinto’nun birkaç yıl içinde Türk dizileri sayesinde pazarda nasıl büyüdüğünü gördü.

5 yıl önce Mipcom’da 10 metrekare stand kiralayarak Türk dizilerini dünyaya pazarlamaya başlayan Globay Agency, bu yıl kaç metrekare stand açtı biliyor musunuz?

150 metrekare…

Türk dizilerini dünyaya satan bir şirketin 5 yılda standının 15 kat büyümesi tek başına bir şey ifade etmeyebilir. O nedenle Pinto’nun fuar boyunca

“15’inci Türk Film Festivali” için gittiğim Frankfurt’tan festivalin kapanışını bekleyemeden ayrılıp Nice’e geçtim. Çünkü Meryem Uzerli’nin merakla beklenen dizisinin çekimleri ve tanıtım toplantısı Nice’teydi. O3 Medya’nın yapımcılığını üstlendiği dizi yakında Star TV’de ekranlara gelecek. Başrollerini Meryem Uzerli, Murat Yıldırım ve Mehmet Aslantuğ’un paylaştığı dizinin çekimlerinin Fransa’da başlamasının nedeni, konusu.

Çünkü şimdilik adı “Aşkın Kokusu” olan dizide Uzerli, babası Türk, annesi Fransız, Nice’te küçük bir parfüm dükkânı olan parfümör (parfüm eksperi) rolünde. Senaryosunu Ozan Aksungur ile Cüneyt Aysan’ın yazdığı, Yağmur - Durul Taylan kardeşlerin yönettiği dizinin konusuna gelince, özetle şöyle: Öldürülen arkadaşının 3 yaşındaki oğlunu evlat edinen Karadenizli ünlü bir işadamı olan Aziz’in (Mehmet Aslantuğ) bir kızı, bir oğlu vardır. Eşi, oğlunu doğururken ölür. Aziz, eşine olan aşkı ve saygısından hayatına yeni bir kadın sokmaz. Meryem Uzerli’nin canlandırdığı kız gelince işler değişir. Aynı kıza, Aziz’in büyütüp, kızını verdiği ve tüm işlerinin başına geçirdiği evlatlığı da gönlünü kaptırır.

Meryem Uzerli, yeni dizisinde iki aşk arasında kalan Şirin

Frankfurt’a üçüncü gelişim. Bu sefer geliş nedenim 15’nci Frankfurt Türk Filmleri Festivali’ydi… Bu yıl 2 - 9 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen festival, iki Almanya’nın birleştiği tarihe denk geldi.

Berlin Duvarı’nın yıkılıp Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesini Almanlar, her yıl törenlerle kutluyor. Her yıl resmi tören bir şehirde yapılıyor.

Bu yıl sıra Frankfurt’taydı. Hessen eyaletinin organize ettiği “3 Ekim Birleşme Bayramı”, birleşmenin 25’nci yılına denk gelmesi nedeniyle Almanlar kutlamaya ayrı bir önem verdi. O yüzden trafiğe kapatılan şehir merkezinde adım atacak yer yoktu.

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Federal Başbakan Angela Merkel ve Sovyetlerin eski lideri Michael Gorbaçov’un da davetli olduğu resmi törenlerin ardından şehrin çeşitli bölgelerindeki sokak konserlerini izlemek için 3 milyon civarında insan Frankfurt’a akın etti.

Cafe ve restoranlarda boş sandalye bırakmayan, çadır cafelerin önünde kuyruklar oluşturan Almanların coşkusu görülmeye değerdi.

Berlin Duvarı’nın yıkılıp ortadan ikiye ayrılan ülkenin birleşmesinin 25’nci yılına Almanların gösterdikleri ilgiyi, coşkuyu imrenerek izledim.

Birilerinin, dış güçlerle işbirliği yaparak

Almanya’da yaşayan Sedef Aygün, “Berlin’i ilk sene tekdüze ve sıkıcı bulmuştum. Çocuklarım olduktan sonra düzenli ve hayat kalitesi yüksek bir şehirde olmaktan mutlu oldum” dedi

Sedef Aygün, genç bir iş kadını… Adana’da doğdu, İstanbul’da büyüdü, turizm ve otelcilik okudu. Turizmci Ahmet Aygün’le evlenince Berlin’e yerleşti. Üç çocuk dünyaya getirdiği Berlin’e zor alıştı, ama o şimdi Aygün Şirketler Grubu’nun Berlin yöneticilerinden biri. Aygün’le, bir Türk iş kadını olarak Almanya’da yaşadıklarını konuştuk.

- Hissedarı ve yöneticisi olduğunuz şirketler grubunu tanıtır mısınız?

Grup, Aygün ailesinin altı erkek kardeşinin eşit ortaklığıyla kurulmuş bir aile şirketi. Şu anda bünyesinde 10 Titanic Oteli, dört Beef Club, bir Pascarella, iki Paglia, yedi Hasır restaurant, iki Hasır Burger, bir Chickenberg olmak üzere 17 işletme var.

2010’da otelciliği Berlin’e taşımaya karar verdik. Bizim için pazarı tanıma adına çok önemli bir deneyimdi. Ve otelcilikle ilgili yatırımlarımıza devam etmemize vesile oldu o otelin başarısı.

Bu yıl Französische’de beş yıldızlı otelimizi açtık. Aralık ayında da Berlin’deki üçüncü projemiz olan dört yıldızlı 400 odalı otelimizi açacağız.

‘Kurtlar Vadisi Pusu’nun dışında çektikleri hiçbir dizi tutmayan Pana Film ekibi, geçtiğimiz aylarda mitoz bölünme yaşadı.

Pana Film ve çektiği ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ Necati Şaşmaz’a kaldı, en küçük kardeş Zübeyr, “Belgesel ve film işine devam” dedi, Raci Şaşmaz önce inşaat ve oto kiralama işine girdi, ardından dizi sektörüne dönüş yaptı.

Gerek Pana Film’in, gerekse şirketle yollarını ayıran senaristler Bahadır Özener ve Cüneyt Aysan ile Bahadır Özdener’in yazdığı hiçbir dizi tutmadı.

Kanaatim o ki, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın reytingleri de bekleneni vermeseydi bu ekibin dizi serüveni biterdi.

Ancak Raci Şaşmaz sahaya inince işin rengi değişti ve deyim yerindeyse ekip ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ sayesinde şeytanın bacağını kırdı.

Kadrosunda Oktay Kaynarca, Deniz Çakır, Tarık Ünlüoğlu, Tuna Orhan, Yüksel Arıcı ve Hakan Karahan gibi ünlü oyuncuların yer aldığı dizi, yeni yayın döneminin en parlak işi oldu.

“Kurtlar Vadisi’nin farklı versiyonu” diyebileceğim ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’, her bölümünü merak ve zevkle izlediğim bir yapım oldu.

Raci Şaşmaz’ın hem yapımcı, hem de Bahadır Özener’le birlikte senaryosunu yazdığı dizinin kadrosuna, yıllarca ‘Kurt