Ali Eyüboğlu

5. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda sinemacılarla akşam yemeğindeyiz... Bir ara mevzu, bağımsız sinemacıların karşılaştıkları zorluklara geldi. Genç bir yönetmen ve yapımcı, öyle ilginç bir şey anlattı ki hepimizin ağzı açık kaldı. İşte adı bende saklı genç sinemacının, filmini vizyona sokma aşamasında karşılaştığı ilginç olay:

“Filmimi tamamladıktan sonra sponsor arayışlarına başladım. Birkaç firmayla görüştükten sonra filmin gösterileceği salonların yöneticileri bana şöyle dedi:

‘Filmin başında X şirketi sunar ya da Y şirketinin katkılarıyla şeklinde duyuru yapacaksan bunun için bize kopya başına 1000 dolar vermen lazım. Film senin ama perde bizim.’

Sinema sahibi, filmden önce 15-20 dakika reklam oynatıyor, oradan kazandığı paradan filmin sahibine bir kuruş vermiyor ama senin filmine bulduğun sponsordan kopya başına 1000 dolar istiyor. İnanılır gibi değil. Oradan aldığımı sinema salonuna vereceksem niye sponsor bulayım?”

Bu durum, sadece o salon işletmelerine özgü mü, diğerlerinin de benzer talepleri var mı bilmiyorum?

Bir de bazı sinema salonlarındaki reklam kirliliği konusu var.

Bazılarında 20 dakikayı bile aşıyor reklamlara ayrılan süre.

İnsanlar “rekl

Bodrum Sinema ve Kültür Derneği’nin düzenlediği “5. Türk Filmleri Haftası” nedeniyle eylülün son, ekimin ilk gününü Bodrum’da geçirdim.

İstanbul’un adeta kışa merhaba dediği bir günün akşamında gittim Bodrum’a...

21.30’da indik Milas - Bodrum Havalimanı’na... O saatte bile hava 20 dereceydi.

Sonbaharda Bodrum’da geçirdiğim iki günden sonra anladım ki bundan daha sıcak bir ortamda tatil bana göre değil. Bundan böyle eylülün son, ekimin ilk haftasından önce tatile gitmem Bodrum’a...

Işınlarına direkt maruz kaldığınızda sizi haşlamayacak sıcaklıkta bir güneş ve püfür püfür bir rüzgâr...

Ne güneşte yanıyorsunuz ne de gölgede üşüyorsunuz...

Tam bana göre...

Gümbet’te kaldığımız Royal Asarlık Beach Hotel’in doluluk oranı yüzde 90 ve müşterilerinin neredeyse tamamı yabancıydı.

Doç. Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun Destek Yayınları’ndan çıkan “İki Limon Satsam Daha İyi” kitabından iş hayatında kariyer yapmak isteyenlerlerin alacağı çok ders var.

Tekeoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji okurken başladığı bordrolu iş hayatını Metro’da noktaladı.

Tekeoğlu, SGK’dan emekli oldu, ama çalışmayı bırakmadı.

“Şirketlerin ömrü kısaldı, insanların ömrü uzadı. Bir şirketten emekli olmaları her geçen gün zorlaşan her insan ömründe ikinci bir meslek yapmak durumunda” diyen yönetim teorisyeni Peter Drucker’in felsefesini benimseyip yeni bir işe soyundu. Gazeteci eşi Orhan Tekeoğlu’yla birlikte belgesel ve film işine girdi. Tekeoğlu’nun yeni olduğu bu alanda ödüller kazanarak başarılı olmasının sırrı, kitaptaki anılarda.

Çok isteyince olur

Bir dergide reklam müdürü olarak çalıştığı dönemde Tekeoğlu’nun, ünlü bir otomobil firmasından bir yıllık reklamı nasıl kaptığına bakar mısınız?

Tekeoğlu, o firmanın reklam müdürünü arar. Müdür çok yoğun olduğu için görüşemez, ama o işin peşini bırakmaz. Her gün aynı saatte düzenli olarak telefon açar. Sekreter dayanamayıp sonunda ona randevu verir. Randevu saatinde gittiğinde ise kapı duvar. Sekreter, müdürün iş için

Avrupa Birliği’nin icra organı Avrupa Komisyonu Komşuluk Politikası ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, “Türkiye’ye iki yıl içinde Schengen kalkabilir” demiş.

Duy ama inanma...

Bu gidişle AB’nin dağılması bile, iki yıl sonra Türklere vizenin kalkması veya Türkiye’nin AB’ye alınmasından daha yüksek bir ihtimal de ondan...

İki yıl sonra Türklerden Schengen vize istenmemesini boş verin de vize alıp gelen Türklere “insan” muamelesi yapın yeter!

T.C. pasaportu taşıyanlara, girişte hâlâ, “Seyahat amacın ne?”, “Ne zaman döneceksin?”, “Dönüş biletini görebilir miyim?”, “Otel rezervasyonun var mı?” gibi bir dünya soru soran AB ülkesi var.

Haziran ayında peş peşe “sezon finali” yaparak “yaz tatili”ne çıkan eski dizilerin birçoğu yeni sezona “merhaba” dedi.

Kanal D, eski dizilerinden “Kurtlar Vadisi Pusu” ve “Güllerin Savaşı”nın yeni bölümlerini yayınlamaya başladı. Kanalın yüksek reytingli eski dizilerinden “Poyraz Karayel” 30 Eylül’de sezonu açacak.

Geçen sezona damgasını vuran “Paramparça” ile “Kaderimin Yazıldığı Gün” de Star TV ekranından seyircilerine yeniden “merhaba” dedi.

“O Hayat Benim”e sezonu açtıran FOX, “Kocamın Ailesi”ni 1 Ekim’de, “Karagül”ü 2 Ekim’de, “Kiraz Mevsimi”ni ise 3 Ekim’den itibaren ekrana getirecek.

Show TV, “Yılanların Öcü”nü, TRT 1 “Filinta”nın yeni bölümlerini yayınlamaya başladı. O da beklenen reytingi şimdilik yakalayamadı.

Asıl yarış haftaya

TV8’in tek dizisi “Maral”ın yeni bölümleri de 1 Ekim’de başlayacak.

Ekim ayının ilk haftasında tüm kanallar elindeki eski dizileri ekrana sürmüş olacak.

TV8’deki “En Zayıf Halka” yarışmasındaki soru şuydu:

“Kanuni Sultan Süleyman’ın eşinin adı nedir?”

Yarışmacılardan o ana kadar en çok doğru yanıt veren ve bu sayede “En güçlü halka” olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi 24 yaşındaki Ercan Hatipoğlu’nun bu soruya verdiği yanıt neydi

biliyor musunuz?

“Meryem.”

Sunucu Meryem’in soyadını sorunca da, yarışmacı “Uzerli” dedi.

Üniversite öğrencisi Hatipoğlu belli ki tarihi, televizyon dizilerden öğrenenlerden.

“Muhteşem Yüzyıl”da “Hürrem”i canlandıran Meryem Uzerli’yi Kanuni’nin gerçek eşi sanan ve 7’nci turda elenen Boğaziçili öğrenciyi, kendisi de Boğaziçi mezunu olan sunucu, şu tavsiyeyle

Afyon Emirdağlı gurbetçi bir ailenin Belçika doğumlu oğlu Emir Kır, 2000’de başkan yardımcısı seçildiği Saint Josse’nin iki yıldır belediye başkanı. Kır, koltuğa Belçika’da ilk Türk olarak geldiği bakanlığı bırakarak oturdu

Emir Kır, Brüksel’in 19 belediyesinden biri olan Saint Josse’nin Belediye Başkanı. Saint Josse, çoğunluğu Faslı, Afyon Emirdağlı ve Türkler’in yaşadığı 29 bin nüfuslu bir bölge. Kır, Sosyalist Parti’den belediye başkanı seçildi. 29 belediye meclis üyesinden 15’i Kır’ın partisinden. Kır’ın 7 kişiden oluşan yardımcıları arasında iki de Türk var; Nezahat Namlı ve Kadir Özkonakçı…

Emir Kır, belediye başkanı seçildiğinde aynı zamanda bakandı. Belediye başkanlığını bakanlığa tercih etmesinin sebebini öğrenerek başladık sohbete…

- Bakanlığı bırakıp, niye belediye başkanlığını tercih ettiniz?

Seçim öncesi partimizin belediye başkan adayı Jean Demannez’le bir anlaşmamız vardı. Şayet tercihli oylarla ben birinci olursam, vekaletimi ona verecektim ve bakanlığa devam edecektim. İlk iki yıl Demannez belediyeyi vekaleten yönetecekti, diğer dört yıl ben görev yapacaktım. Ama kendisi ‘Mazbatayı ben alayım, iki yıl sonra istifa ederim’ diye ısrar etti. Ancak ona

TRT Haber’de gece yarısı 2839 Sayılı Kanun gereğince zorunlu yayını.

26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi Geçici Aday Listesi’nin yayınına denk geldim.

Tam 289 sayfalık bir Yüksek Seçim Kurulu (YSK) duyurusuydu bu.

Spiker, okudukça okuyor, ama liste bir türlü bitmiyordu.

Haber bittikten sonra YSK’nın internet sitesine girdim ve partilerin seçime katıldıkları bölgelerde gösterdiği adayların eğitim durumu ve mesleklerini inceledim.

Bu kadar mı mesleği “serbest” milletvekili adayı olur?

Özellikle barajı aşamamalarına rağmen her seçime katılan küçük partilerin listeleri mesleği “serbest” adaylarla dolu…

Bir ildeki 12 adayından 11’inin mesleği serbest olan da var, 9 adaydan 9’unun mesleği serbest olan da…