Ali Eyüboğlu

Anayasa Mahkemesi (AYM), merakla beklenen Deniz Seki hakkındaki kararını verdi.

Ancak bu kararın Deniz Seki’nin lehinde mi, yoksa aleyhinde mi olduğu belli değil.

Şarkıcının kardeşi Serdar Seki, “Avukatımız bile öğrenemedi AYM’nin verdiği kararı” dedi.

Türkiye’de adalet dağıtma konusundaki en üst makam olan AYM’nin Başkanı Haşim Kılıç’ken uygulama şöyleydi:

Kılıç, AYM’nin gündemini ve aldığı kararları basın aracılığıyla kamuoyuna duyurur, kararın niye böyle olduğunun ayrıntılarını öğrenmek isteyenler de Resmi Gazete’yi bekler, “Gerekçeli Karar”dan bunları öğrenirdi.

AYM’de başkan değişikliğiyle birlikte yöntem de değişmiş meğer.

AYM’nin hangi gündemle toplandığı, hangi kararları aldığını, kararlar Resmi Gazete’de yayımlanmadan öğrenmek mümkün değil.

Tıpkı Deniz Seki kararındaki gibi AYM’nin verdiği hangi kararın ne zaman Resmi Gazete’de yayımlanacağına dair bir takvim de yok. Ne zaman sıra gelirse!

KKTC’nin çiçeği burnunda Turizm Bakanı Dr. Faiz Sucuoğlu pazartesi İstanbul’daydı. Murat Ersoy’un başkan olduğu Turizm Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu, Sucuoğlu’na Divan Otel’de bir yemek verdi. TYD Yönetim Kurulu’ndan Mustafa Keten, Reha Arar, Alper Aksoy, Savaş Gürsel, Derya Kumru ve Emrullah Turanlı’dan oluşan grubun yemeğinden sonra Sucuoğlu ile buluştuk.

Bakan’ın hedefleri

İstanbul’daki tıp öğrenimi sırasında rehberlik yaptığını, partisi muhalefetteyken turizmle en çok ilgilenen milletvekili olduğunu söyleyen kadın doğum uzmanı Sucuoğlu’nu heyecanlı ve azimli gördüm.

Kuzey Kıbrıs’ın turizm ve eğitimden başka katma değer yaratacak malzemesi olmadığını düşünen Sucuoğlu, “Cumhurbaş-kanımızın eski Turizm Bakanı olması en büyük şansım” dedi.

Ne gibi projelerle “Yavru Vatan”ın turizm gelirlerini artırmayı planladıklarını sorduğum Sucuoğlu, şunları anlattı:

“1988 yılında rehberliğini yaptığım Avusturyalı işadamı, ‘Adaya 50 bin şilin getirdik, hepsini harcamak istiyoruz’ dedi. Seyahat sonunda ailenin harcayabildiği para sadece 2 bin şilindi. Aradan 27 yıl geçti, bugün de durum aynı. Kıbrıs’a gelenleri otellerinden çıkarıp yerel pazarlarda alışveriş yapacak projelerimiz var.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomobil çalışmalarına ilişkin müjdeyi verdi. Buna göre binek modeller bu ay içinde tanıtılacak, SUV modelinde ise menzil uzatma kitine ilişkin ek çalışma yapıldığı için o da eylül ayında görücüye çıkacak.
Uluslararası Uzay İstasyonu (UUI) astronotları, led ışık kullanarak uzayda 33 günde lahana yetiştirdi. Siz bu satırları okuduğunuzda çoktan yemiş olacaklar astronotlar uzayda yetiştirdikleri lahanayı.
NASA yetkilileri, ABD’li astronotun ekip kırmızı, yeşil ve mavi led ışıklarıyla fotosentez yaptırdığı lahanaların, uzayda yenilebilir gıda sistemlerinin kurulabilmesi adına büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Bu iki örnek dünyanın gelişmiş ülkeleriyle aramızdaki farkı anlatmaya yetmedi mi? O zaman son zamanlarda seyrettiğim en trajikomik videodan bir örnek daha vereyim.
Reklam mı deney mi?
Küçük bir mucit, internetten okuduğu deneyleri test etmeye çalışırken küçük kardeşi de onu videoya alıyor.
Bir şişe su, bir balon ve bir çakmakla içi su dolu balonu ateşin nasıl yakıp patlatmadığını ispata çalışacak genç mucit.

Dalaman Havalimanı’ndan İstanbul’a döneceğim, ama ne mümkün… Çünkü Türk Hava Yolları olmuş Rötar Hava Yolları! Uçak önce 40, ardından 20 dakika daha rötar yaptı. Otur otur bir yere kadar. Yapacak başka iş kalmayınca mecburen başlıyorsun turlamaya…

Yolcu salonunun tam ortasında BNG’nin sahibi Gülen ailesi çıktı karşıma. Dokuz yıl önce Bülent ve Nilgün Gülen’in baş harflerini kullanarak oluşturdukları kadın giyim firmasını, bugün kendine ait 10 mağazası olan ve ünlü mağazalarda satılan marka haline getiren Nilgün Hanım’la ayak üstü sohbet ettik.

“BNG gibi birçok giyim markası var Türkiye’de. Bu firmayı niye yazı konusu yaptın?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Haklısınız.

O zaman lafı uzatmadan bunun sebebini izah edeyim.

Çünkü BNG’nin Meksika’dan Güney Amerika’ya yayılan bir Türk markası olmasının hikayesi ilginç de ondan bu yazı. İşte Nilgün Gülen’in anlatımıyla tamamen tesadüf sonucu oluşan bir başarı hikayesi:

“Yurt dışında Amerika Birleşik Devletleri ve İtalya olmak üzere 25 farklı ülkede 100’e yakın seçkin butiklerde ürünleri satılan bir markayız. Japonya’da ise Isetan ve Takashimaya’da Gallery konseptinde satılan dünyadaki üç markadan biriyiz. Ayrıca Milano Moda Haftası’na kabul edil

Türkan Şoray’ın 34 yıl sonra yönetmen koltuğuna oturduğu ‘Uzaklarda Arama’ filminde kızı Yağmur Ünal, yapımcı ve oyuncu olarak ilk sınavını veriyor

Türk Sineması’nın Sultanı, son olarak yönetmen koltuğuna oturduğunda kızı Yağmur, henüz doğmamıştı… Yağmur artık 29 yaşında...

Star TV’nin yeni yayın dönemindeki en iddialı işlerinden biri olan ‘Big Brother’a 30 bin civarında başvuru olmuş.

Yarışmanın içeriği malum.

Birbirini hiç tanımayan sekiz kadın ve sekiz erkek, 100 gün boyunca bir evde yaşayacak. Dış dünyayla hiçbir teması olmayan 16 yarışmacı kendilerine verilen ve akıl sınırlarını zorlayan görevleri yerine getirmeye çalışacak.

16 kişiden biri büyük ödül 1 milyon liranın sahibi olacak.

100 gün sonunda 1 milyon liranın sahibi olmak için 1/16 şans ne demek?

Milli Piyango’dan Sayısal’a büyük ikramiyenin bize isabet etme oranı milyonda bir olmasına rağmen her hafta aynı umutla koşuyoruz bayilere...

Bu devirde böyle bir paraya ulaşabilmek için değil 30 bin, aslından birkaç yüz bin kişinin başvurmasını beklerdim...

‘Big Brother’da yarışmak isteyenlerin çoğunun üniversiteli olması şaşırtmadı beni ama erkeklerin oranının kadınların 3.5 katı olması çarpıcı.

Milliyet’ten başka hiçbir kurum, kişi, grup, cemaat, televizyon kanalı veya siyasi partiyle göbek bağım olmadığı için çok rahatım.
Allah’ıma şükürler olsun ki ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranmak gibi bir derdim var.
O yüzdendir ki düşündüklerimi çok sevdiğim reklamdaki çocuğun dediği gibi “Dümdük” yazıyorum.
Elim kalem tuttuğu sürece de yazmaya devam edeceğim.
Şimdiye kadar birçok yazımda Acun Ilıcalı’nın TV8’i aldıktan sonra yaptığı hamlelerle kanalı atağa kaldırmasını, “Survivor All Star”ın başarısını gözler önüne serdim.
Acun Ilıcalı’nın PR’cısı mıyım?
Hayır.

“Şimdi bir artist kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye… Kendilerine göre de bir sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli oymayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlardır. Bu sanatçı insanlar, bu tür senaryolara alışıktır.”

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Akil İnsanlar Heyeti”nden Kadir İnanır’ı böyle eleştirmiş.

Öyle ya da böyle Türkiye, hala demokrasinin geçerli olduğu bir ülke.

O yüzden isteyen istediğini eleştirebilir, ama bunu yaparken gerçekleri de değiştirmemek gerekir.

Bir kere Kadir İnanır orada keçi reklamı yapmıyor.

Kadir İnanır’la rol arkadaşı keçi, bir sigorta şirketinin reklamını yapıyor.

Kaldı ki, Türkiye gibi hayvancılığın öldüğü bir ülkede keçi reklamı yapmak ayıplanacak bir şey mi?

Tam tersine, insanların “keçileri kaçırmak” üzere olduğu bir ülkede bu, alkışlanacak bir hareket