ÖZEL RADYOLARIN ESKi GÜCÜ VAR MI?

4 Kasım 2011

Eskiden radyolarda memleket meseleleri konuşuluyordu, şimdilerde onların yerini ‘tanıtıcı reklam’ adı altında, ilk arayan 100 kişiye bilmem ne kadar indirim sağlayan ürün pazarlamaları aldı. Hal böyle olunca da sivil itaatsizlik radyolardan sosyal medyaya kaydı


Türkiye’de özel radyoculuğun serüvenini anlatan bir belgesel izledim.
Abdullah Ekşioğlu’nun hazırladığı ‘FM 1992’ adlı bir belgesel bu.
Kral Pop’un sosyal sorumluluk projesi olan belgeselin yapılış amacı belli:
Türkiye’de özel radyoların hangi koşullarda ortaya çıktığını, bu işe soyunanların ne gibi zorluklarla karşılaştığını kayıt altına almak ve anıları tazelemek.

Yazının Devamı

İZZET’iN SiLAHI iNCELENDi Mi?

3 Kasım 2011

Asıl sorun delil toplamada. Nihat Doğan, “Fotoğraf çektirmeye gittim o odaya” dedi. Fotoğraflar nerede? Savcı, ruhsatlı da olsa Y.S’nin İzzet Yıldızhan’ın elinden alarak tuvalete saklandığı silahına el koyup, parmak izi için incelemeye gönderdi mi?


İzzet Yıldızhan olayını soruşturan savcı, hakimin serbest bırakma kararına itiraz etti.
Ancak mahkeme, savcının ikinci tutuklama talebini de reddetti.
Bir savcı, aynı konuda iki defa tutuklama talep ediyor da, hakim ikisini de reddediyorsa, demek ki bir sorun var ortada.

Yazının Devamı

MAGAZiN HAMAMI!

2 Kasım 2011

Almanya Treni’yle yolculuğumdan döndüğümde baktım ki magazin dünyasında ortalık toz duman. Aynı hamam aynı tas. ‘Magazin Hamamı’nın terlettiği ünlüler arasında Deniz Uğur, Volkan Konak, İzzet Yıldızhan ve Nihat Doğan vardı

26 Ekim Çarşamba’dan bu yana ‘TRT Almanya Treni’yle yollardaydık. Bulgaristan, Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya ve Almanya yollarında TCDD’nin konforlu hizmeti, TRT Türk ekibinin misafirperverliğinde güzel günler geçirdik.
Her yolculuk gibi o da bitti ve döndük.
Döner dönmez ne mi gördük?
Magazin dünyasında ortalık toz duman.
Aynı hamam, aynı tas.
Deniz Uğur’un sevgilisi Orçun Belli, Hayal Kahvesi çıkışında basın mensuplarıyla tartışıp, kavga etmiş.

Yazının Devamı

BOŞANMA MÜZESi

1 Kasım 2011

Kalplerin kırılınca ne hale geldiğini somut olarak görebileceğiniz bir yer ‘Museum of Broken Relationships’. Türkiye’de böyle bir müze açılsa, kim bilir ne eşyalar sergilenir orada? Yeni kavgalar çıkaracak ne notlar yazılıp konur, o eşyaların yanına?



Bir müze düşünün, içinde şunlar sergileniyor olsun. Kurumuş 100 gül, deri erkek terliği, oyuncak gemi, kutusuyla birlikte şekerden yapılma kadın iç çamaşırı, kibrit kutusu, bir çift kadın eldiveni, tencere, veda mektubu ve yanında bir otomobil anahtarı, çeşitli markalarda parfüm şişeleri, vazolar, ev anahtarları, slip, bir boynuzu kırık oyuncak bir geyik, fotoğraf albümü, kahve makinesi, masa örtüsü, tişört, plaka, oyuncak ayı, bisiklet, kadın çizmesi, masa saati, kağıt para, sütyen, kırmızı peruk, dikiz aynası, golf eldiveni, matruşka, kadın külotu, makyaj sandığı, dantel, yüzük, fantazi kelepçesi, tıraş takımı, ayak bandajı, kürk, otomobil arması, balta, ajanda, pinokyo, bilgisayar tuşunun t harfi, ütü, ısıtıcı, cep telefonu, kazak, kaban, tablo, havlu, Renault 18 otomobil, saç boyası, olta ve benzeri birçok özel eşya.
Hepsinin yanında bağışçının yazdığı birkaç satır not.

Kırık kalplerin parçaları

Yazının Devamı

TRENLE AVRUPA

31 Ekim 2011

Bulgaristan’dan sonra ikinci durağımız Belgrad’dı. Akşam yemeğinin ardından Belgrad Büyükelçiliği’nin tahsis ettiği minibüsle ‘Beyaz Gece’ turuna çıktık. AKP’lilerle bir daha ‘gecelere akmak mı?’ Ben almayayım, alana da mani olmayayım

İlk durağımız Bulgaristan Plovdiv’deki Dedeman Otel’den ayrıldığımızda gün daha yeni aydınlanmıştı.
Açık, ama soğuk bir hava vardı. Trenimiz Avrupa’ya doğru ilerledikçe gökyüzündeki bulutlar kayboldu.
Sararmış yapraklara düşen sonbahar güneşi, ortaya öylesine güzel manzaralar çıkardı ki, her bir ağaç hüznün resmi için yarışan ressamlara malzeme teşkil ediyordu.
TRT Türk yetkilileri, seyahate katılan Türk ve Alman basın mensuplarını tanıştırıp, Türk Alman ilişkileri konusunda fikir alışverişi için bizi toplantı odasında bir araya getirdi; bu kez hüznün yerini, fikir tartışması aldı.
Herkes iki ülke arasındaki ilişkiye kendi penceresinden bakınca, ortak bir noktada buluşmak mümkün olmadı haliyle. Konu hakkında fikir beyan etme sırası AKP Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı’ya geldi.

Yazının Devamı

Hangi diziler tuttu hangileri tutmadı?

29 Ekim 2011

Televizyon kanallarının yeni yayın dönemine girerken büyük umutlarla ekranlara getirdiği dizilerden dördü, istenilen reytingi alamayınca erken final yapıp gitti.
atv; “Reis”, “Seni Bana Yazmışlar” ile “Kurşun Bilal”i, FOX; “Canan”ı bitirdi.
İkinci dalga atv’den “Aşağı Yukarı Yemişliler”, F0X’tan “Zehirli Sarmaşık”, Show TV’den“Gün Akşam Oldu”, Star TV’den “Yalancı Bahar”ı vurdu.
Peki tehlike geçti mi?
Dizi dünyasında “vaziyet berkemal” mi?
Önce hangi kanalda, hangi dizilerin yeri sağlam, ona bir bakalım, sonra “Reyting canavarı”nın ham yapmak üzere olduğu dizilere bir göz atalım.
Kanal D’nin geçen sezon iyi iş yapan “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” ve “Arka Sıradakiler” bu sezon da formda...

Yazının Devamı

TRT’DE iKiNCi ŞAHiN DEVRi

28 Ekim 2011

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet, dört yılda TRT’yi 15 kanalı olan ve konuşulan bir kurum haline getiren İbrahim Şahin’den memnun, bir dört yıl daha o koltukta kalması için ona yeşil ışık yaktı

Televizyon dünyasında, özellikle de TRT’de şu günlerde yanıtı en çok merak edilen soru nedir?
Kasım ayında İbrahim Şahin’in dört yıllık görev süresi bitiyor.
Hükümet, “İbrahim Şahin’le devam” mı diyecek, yoksa TRT Genel Müdürlüğü’ne, Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) başvuranlardan birini mi atayacak?
Emin olun düne kadar bu konuda net bir bilgim yoktu, ama bugün var.
Çünkü çarşamba günü saat 12.30’da Sirkeci’den törenle uğurlanan TRT Almanya Treni’yle Almanya’ya doğru gidiyoruz.
Türkiye’yle Almanya arasında 1961’de imzalanan İşgücü Değişim Anlaşması’nın 50’nci yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen yolculuğun Türkiye kısmında TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de bizimle birlikteydi.

Yazının Devamı

‘ViRGÜLCE’ HATIRALAR

27 Ekim 2011

Enver Demirkan’ın ‘Virgülce’ adlı kitabı ilginç anılarla dolu. Tiyatro, TV dünyası ve gazino aleminin perde arkası var. Bir çırpıda okuduğum kitaptan birkaç anı seçtim ve sizlerle paylaşmak istedim


Nokta ile Virgül ya da Abdullah Şahin ve Enver Demirkan, gençlere tanıdık gelmeyebilir, ama bizim kuşağın çok iyi bildiği komedyenlerdir.
İşte o ‘Nokta ile Virgül’ ikilisinden Enver Demirkan ‘Virgülce’ adlı bir kitap yazdı.
Kitap, Demirkan’ın ilginç anılarıyla dolu.
Kiracı oldukları dairenin bir odasını kiraladıkları üç üniversiteliden Yılmaz Güney olduğuna, onlar ev değiştirdikçe onun da kendileriyle geldiğine dair bilgiler de var kitapta, tiyatro ve TV dünyasının perde arkası da.

Yazının Devamı