TAZMiNAT DAVASI SEKiZ YIL SÜRER Mi?

25 Kasım 2010

Yasal süreç bittiğinde ve yargı Deniz Akkaya’yı haklı gördüğünde, dava açıldığında henüz portakalda vitamin olan kızı Ayşe, ilkokula başlamış, belki de bitirmiş olacak. Tazminat davası bu kadar yıl sürer mi?Deniz Akkaya’nın, bir işadamının kendisiyle birlikte olmak için 300 bin TL teklif ettiğini açıklaması üzerine, “İşadamı ekonomiyi bilir, kimseye değerinden fazla vermez” diyen İTO eski Başkanı Mehmet Yıldırım hakkında açtığı tazminat davasında mahkeme kararını vermiş ve Yıldırım’ı 15 bin TL tazminata mahkum etmiş. İnanılır gibi değil. Böyle düşünmemin sebebi, Yıldırım’ın tazminata mahkum olması ya da tazminatın miktarı değil, mahkemenin bu kararı tam sekiz yıl sonra vermesi.
Mahkeme kararını verdi de, yargı süreci bitti mi?
Bitmedi. Çünkü Kadıköy 6’ncı Asliye Hukuk Mahkemesi, Akkaya’nın açtığı tazminat davasını reddetmişti.
Akkaya, karara itiraz edince, Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı üç yıl önce bozmuştu. İkincisinde dava Kadıköy 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü ve bu kez mahkeme, tazminata hükmetti. Yıldırım’ın da bu kararı 15 gün içinde temyiz etme hakkı var. Bir üst mahkemenin bu davayı gündemine alıp, karar vermesi de en az 1-2

Yazının Devamı

MAiL ZiNCiRiYLE DiZi KURTARILMAZ

24 Kasım 2010

Reyting yoksa, reklam da yok demektir. Otomobilin ne kadar güzel olursa olsun, deposunda yakıt olmadan gider mi? ‘Çakıl Taşları’nı izleyenlerin sayısı diziyi yaşatmaya yetmedi! ‘Deli Saraylı’ dizisinin akıbeti de baştan belliydi

ali.eyuboglu@milliyet.com.tr’ye her gün yüzlerce e-posta geliyor. Eskiden e-postaların çoğunu reklam amacıyla gönderilenler oluşturuyordu. Son günlerde ezici bir çoğunlukla dizi fanatikleri önde.
“Artık 90 dakikalık dizi istemiyoruz” diye e-posta gönderenleri, FOX’un bitirdiği ‘Çakıl Taşları’nın hayranları takip ediyor.
İki grubu, onlara göre sayıları az da olsa ‘Deli Saraylı’ mağdurları izliyor. Dizilerin 90 dakika olmasına karşı başlatılan kampanya henüz bir netice elde etmiş değil.
Bu e-posta grubuna, “90 dakikalık dizi istemiyoruz da, peki ne istiyoruz?” diyerek sorgulama yapanların da eklenmesi bu eylemden de bir sonuç çıkmayacağının habercisi. Gerçi eylemi başlatanlar, önümüzdeki ay ‘Sonbahar’ dizisinin setinde yaşamını kaybedenlerin ölüm yıl dönümlerinde mezarı başında yapacakları anmayla çemberi daha da genişletmeye kararlı, ama süreçten hiç de ümitli değilim.
‘Çakıl Taşları’ hayranlarının severek izledikleri dizilerinin bitmesine

Yazının Devamı

ALBÜMDE KAÇ ŞARKI OLMALI?

23 Kasım 2010

Yıllardır herkes kafasına göre takılıyor. Kimi içine iki şarkı koyup, ‘albüm’ diye satıyor, kimi de 15 şarkıyla yetinmiyor. Birilerinin bu konuda bir şeyler yapıp, tüketiciyi koruması gerekmez mi?


Bir havayolu şirketinin tarifeli uçak seferlerinden birinin biletini aldığınızda, hangi gün, hangi saatte nereye ve ne kadar sürede uçacağınız bellidir. İstanbul’dan Trabzon’a uçmak için bilet aldığınız havayolu şirketi, “Canımız öyle çekti” diye sizi Ankara’da veya Çarşamba Havaalanı’nda indirebilir mi?
Peki Türkiye’de bir konser için bilet aldığınızda, dinlemeye gittiğiniz sanatçının sahnede ne kadar kalacağına ve asgari kaç şarkı söyleyeceğine dair bir ön bilginiz olur mu?
Olmaz.
Çünkü şarkıcının insafına bağlıdır her şey.

Yazının Devamı

iNCEKARA iŞ BAŞINA!

22 Kasım 2010

Bitlis Tatvan’da bulunan 'kayıp kuzenler' TBMM Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı olan Ak Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın ilgi alanına giren bir konu değil mi bu?


Bayrama damgasını vuran olaylardan biri de 'kaçak' ya da 'kayıp kuzenler'di.
İstanbul’daki evlerinden ayrıldıktan 11 gün sonra Bitlis Tatvan’da sağ salim ve başlarına kötü bir olay gelmeden bulunan 14 yaşındaki Banu A. ile 15 yaşın- daki Dilan Y. adlı kuzenleri kastediyorum.
Tatvanlı muhtar Aldülhalim Gökçek’in minibüsüne alıp, sonra da jandarmaya teslim ettiği kızlardan Dilan Y. ne dedi?
“Annemle babam ayrı yaşıyor. Ben annemle kalıyorum. Dayım sürekli dövüyor beni. Beni kesinlikle dayıma teslim etmeyin, ondan şiddet görüyorum, oraya gitmek istemiyorum.”

Yazının Devamı

Dünya starlarından oyunculara dersler!

20 Kasım 2010

Bu hafta size Hollywood yıldızlarının, oyunculuk üzerine sarf ettikleri “ölümsüz özlü sözler”den bir demet sunacağım...
Humphry Bogart: İkisi de tam olarak aynı rolü oynamadıkça, iki aktör arasında yarış ya da karşılaştırma anlamsızdır. Adayları değerlendirmek için en iyi test, hepsine siyah taytlar giydirip Hamlet’i oynatmaktır.
Frank Capra: Dramlarda bazı hatalar yaptığımı itiraf ediyorum. Ben, aktör ağladığında dram olduğunu düşünüyordum. Oysa izleyici ağladığında dram oluyor.
Jane Fonda: Film yıldızı olmak bir ‘amaç’ değildir.
Robert Redford: Oyunculuğun çoğu dikkatli olmaktır.
Jeanne Moreau: Bir oyuncu bazen içgüdüsüyle hareket eder. İyi şeyler yapar, daha az iyi şeyler yapar. Riske atılır, kumar oynar. Başka türlüsü olmaz.
Marlyn Monroe: Tam hedefi vuracağımı hissettiğimde, oyunculuk bana çok zevk veriyor. Kendimi insan olarak kanıtlamanın tek yolu, aktrist olarak kanıtlamak sanıyorum.

Yazının Devamı

TEŞEKKÜRLER CAN DÜNDAR

19 Kasım 2010

CNN Türk’te Mehmet Yaşin’in hazırlayıp sunduğu ‘Bayram Lezzetleri’nde Tarık Akan’ın ortaya attığı “Çalın Davullar türküsünü söyleyen Atatürk’e benziyor” iddiası, bir anda Kurban Bayramı’nın en ilginç tartışma konusu haline geldi.
“Tarık Akan özür diledi ve olay kapandı” diyenler olabilir, ama ben aynı görüşte değilim.
Çünkü bir özürle kapanacak bir konu değil bu.
Neden mi?
İşte nedenleri:
Tarık Akan, ‘Bayram Lezzetleri’nde sadece “Sesi benziyor, gerçekse araştırılsın” demedi.
Kanaatim o ki Akan’ın, Can Dündar ortaya çıkıp, ‘acı gerçeği’ açıklayıncaya kadar ‘Çalın Davullar’ı söyleyenin Atatürk olduğuna inancı tamdı.

Yazının Devamı

TÜRK SiNEMASININ UNUTULAN YILDIZLARI

18 Kasım 2010

Gama Holding, kuruluşunun 50’inci yılı nedeniyle güzel bir kitap çıkardı. ‘Türkiye’ye Enerji Verenler’ adlı bir eser yayınlamayı akıl edenleri ve bunun hayata geçmesine katkısı olanları kutluyorum.
‘Türkiye’ye Enerji Verenler’, ağustos ayından bu yana satışta.
Satışından elde edilecek gelirin Türk Eğitim Vakfı’na bağışlanacağı kitap, Türkiye’ye en büyük enerjiyi veren Atatürk ile başlıyor. O yıllardan 1990’lara kadar sanayiden tiyatroya, edebiyattan sinemaya, müzikten modaya Türkiye’de imzasını atmış insanları tanıtıyor.
Bu tür çalışmaların şöyle riskleri var: Ne kadar özen gösterirseniz gösterin, ne kadar titizlenirseniz titizlenin, yine de kategorisinde isim yapmasına rağmen hakkını teslim etmediğiniz insanlar olur.

Onlar Türkiye’ye enerji vermedi mi?
‘Türkiye’ye Enerji Verenler’ kitabının diğer kategorilerde unuttukları insanlar var mı bilmiyorum.
Ama kitabın ‘Türk sinemasına ve Türkiye’ye enerji veren aktörler’ bölümünde unutulanların olduğunu söyleyebilirim.

Yazının Devamı

iNCEKARA’NIN SÖZLERi YASAKLARIN HABERCiSi

17 Kasım 2010

Halide İncekara’nın açıklamalarını, ‘Bir bardak suda koparılan fırtına’ gibi görüp, hafife almamak gerekir. Bu çıkış, ‘pek yakında’ senaristlerin elini kolunu bağlayacak, RTÜK yaptırımlarının habercisi ya da ‘işaret fişeği’ olabilir
AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ ve ‘Yaprak Dökümü’ gibi yüksek reytingli dizilerin senaristleri için “Ruh hastası” demesini ‘kişisel bir çıkış’ olarak görüyorsanız, bilin ki yanılgı içindesiniz...
İncekara’nın saptamasına psikiyatrlardan da destek gelmesi tesadüf olabilir mi?
İncekara’nın yorumu için “Sert, ama haksız değil” diyen Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi’nden Dr. Ayhan Akçan’ın şu açıklamasını nasıl değerlendireceğiz peki?
Akçan, Habertürk’e şunları söyledi:
“Senaristler hep abartarak en çok reyting alabilecek konuları süzgeçten geçirmeden, toplumsal sorumluluğu ön plana çıkarmadan cinsellik ve şiddet içeren konuları işliyor. Keşke sosyal psikiyatri ve iletişim sosyolojisi bilenlerden danışmanlık isteseler.
Tecavüz edenin haklı görüldüğü senaryo, tecavüzü haklı kılar.”

RTÜK, yeni yaptırımlar peşinde

Yazının Devamı