Fanatizm acayip bir şey. İnsanların gözü, hayranı olduğundan başkasını görmüyor. Sanal alemde anketle başlayan bu artist tartışmasında neler olduğunu anlamak için yaptığım seçkiye göz atmanız yeterli
Okurlarımız, CADDE’nin düzenlediği ‘Türk sinemasının en güzel kadını’ anketi gibi ‘Tüm zamanların en yakışıklı jönü’ anketine de büyük ilgi gösterdi. Türkan Şoray’ın birinci seçildiği ‘En güzel aktris’ anketinde 103 bin 540 kişi oy kullanılmıştı. Sonuçları bugün CADDE’de yayımlanan ‘Tüm zamanların en yakışıklı jönü’ anketinde oy kullananların sayısı ise 141 bin 914 oldu.
Bu anketle şunu bir kez daha anladım ki, fanatizm acayip bir şey.
Gönül gözüyle bakanlar
İnsanların gözleri, hayranı olduklarından başkasını görmüyor.
Kamuoyu günlerce, Genelkurmay’dan, PKK baskınıyla yedi şehit verdiğimiz Hantepe’den ‘Heron’larla çekilen görüntülerle ilgili insanların yüreğine su serpecek bir açıklama bekledi. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması gecikmeli geldi. Yavuz Bingöl ile Ermenistan’ın dünyaca ünlü müzisyenlerinden duduk sanatçısı Civan Gasparyan, İstanbul 2010’un etkinlikleri kapsamında, 2007 ve 2008’de olduğu gibi yine sahneye çıkacak, şarkılarını ‘Dünya Barışı’ için söyleyeceklerdi. Taraflar konser için son hazırlıklarını yaparken İstanbul 2010’un yetkilileri sürpriz bir karar verdi ve konserin İstanbul ayağını iptal etti. Üstelik de konsere 14 gün kala...
Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu, birkaç gün önce köşesinde bu konserin niye iptal edildiğini sordu. İstanbul 2010’dan bir Allah’ın kulu çıkıp da, “Konseri şu sebeple iptal ettik” demedi. ‘Heron’la bu olayın içeriği elbette ki aynı değil. Bu, hassas bir konu olduğu için Genelkurmay’ın gerekli incelemeyi tamamlamadan açıklama yapması elbette ki beklenemezdi... Gönül isterdi ki yapılan açıklama bir ay beklemeye değen şeyler olsaydı, ama olmadı... Peki, İstanbul 2010 yetkililerinin ‘Dünya Barış Günü’ olan 1 Eylül’de yapılacak bu konserin
Lig TV ile yolları ayrılan Erman Toroğlu’nun Kanaltürk’le anlaşınca, televizyonda “yılın transferi”ni yaptıklarını düşünmüştüm.
Çünkü futbol yorumculuğunun iki usta ismi; Erman Toroğlu ile Ahmet Çakar aynı ekranda buluşacaktı. Kanaltürk’ün tanıtımlarında da vurgulandığı gibi artık “İki cambaz bir ipte oynayacak”tı.
Serhat Ulueren yönetecek, futbol dünyasının iki fenomen yorumcusu her hafta Kanaltürk ekranında kapışacaktı.
Ancak Pazar akşamı seyrettiğim Erman Toroğlu’lu “Telegol” bende hayal kırıklığı yarattı.
Nedeni de şu:
Erman Toroğlu, Lig TV’deki “Maraton”da tıpkı “gazino assolisti” gibiydi.
Toroğlu, Kanaltürk’teki “Telegol”de ise Ziya Şengül, Gökmen Özdenak ve Ahmet Çakar’ın yanında “Kareyi tamamlayan adam”dı.
İngiltere’de ya, gerçekten bir hayli ‘seks bağımlısı’ kadın ya da, ‘uydurma’ (asparagas) ve ‘seksi haber’ yazma konusunda yetenekleri bir hayli gelişmiş gazeteciler var
Geçenlerde İngiliz bulvar gazetesi News of The World, Terri Hunter adlı 25 yaşındaki seks bağımlısı İngiliz kadının, şimdiye kadar bin erkekle birlikte olduğunu yazmıştı.
İngiliz medyasının yaptığı bir başka habere göre de, 24 yaşındaki İngiliz Amanda Flowers, oyun tarihinin gördüğü en garip iddialardan biriyle gündem oluşturmuş. Flowers, Vii’nin oyun tahtası WiiFit ile oynarken ayağı kayıp düşmüş, bu düşme onun seks bağımlısı olmasına yol açmış!
Yine İngiltere’den bir haber:
İngiltere’de, aşırı dindar ailesinin, erkeklerle görüşmesini yasakladığı 28 yaşındaki Victoria Betteridge adlı kadın, 19’unda ilk cinsel deneyimini yaşadıktan sonra seks bağımlısı olmuş.
Dokuz yılda en az 900 erkekle yattığını açıklayan İngiliz kadın, “Haftada en az iki erkekle yatıyordum. Üniversite hayatım böyle geçti” demiş.
Bir dizi ve film yapımcısının ofisine gittiğimde masasının yanı başında üç koli dolusu senaryo gördüm. Yapımcıların ofislerinden senaryo eksik olmaz, ama hiçbirinde de bu kadar çok senaryo bir arada bulunmaz. Kiminin masasının üstünde dizilidir senaryolar, kiminin dolabında. Beğenilmeyenler ya da işleri bitenler de çöpe gider.
O nedenle en çok iş yapan dizi yapımcısının önünde biriken senaryo sayısı 20’yi geçmez.
Koliler dolusu senaryoyu görünce izin isteyip, bir göz atınca anladım ki hiçbiri dizi senaryosu değil.
Hepsi sinema filmi senaryosu ve hepsinin kapağında Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu’na hitaben ‘ıslak imzalı’ yazı.
Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu’nda görevli yapımcıya, bu senaryoların hepsini okuyup okumadığını sordum, güldü.
Çünkü kendilerine verilen değerlendirme süresince hepsini okuması eşyanın tabiatına aykırı.
Belli ki o kurulda görev yapanlar, kredi için başvuran projelerin sinopsislerini okuyor, merak ettiklerinin de senaryolarına göz atıp, kararlarını da öyle veriyor.
Ne Erman Toroğlu, ne ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ne de başka bir proje... İster inanın, ister inanmayın, televizyonda yılın transferini Flash TV yaptı
Flash TV, Habertürk’te konuk olduğu her programa iyi reyting kazandıran Cübbeli Ahmet Hoca’yı kaptı ve ramazanla birlikte ona ‘Cübbeli Ahmet Hoca İle Sohbetler’ adlı bir iftar programı yaptırmaya başladı. Şimdiye kadar bu programı izlememiş olanların çok şey kaybettiğini söyleyebilirim. Çünkü bambaşka bir iftar programı bu. Hoca, Flash TV’de kendisini izleyenlere sadece dini konularda bilgi vermiyor, resmen stand up yapıyor... Hem de ne stand up! Cübbeli Ahmet Hoca, ‘cemaat televizyonları’ diye adlandırdığı kanallarına saydırmayı da ihmal etmiyor. Anlattıklarından iyi bir televizyon izleyicisi olduğu ortaya çıkan Cübbeli Ahmet, “Bu işleri sadece bana bırakmayın. Siz de izleyin, yaptıkları yanlışları o kanalların yöneticilerine iletin” diyerek izleyenlerini de göreve davet ediyor. Cemaat televizyonlarının birinde izlediği bir film için, “Bunlar insanı dinden imandan çıkarır” diyen Cübbeli, programı reklama girerken yönetmene attığı pası diline dolayanlara da şöyle sitem ediyor: “Ne yani, kanal reklam arası verince ben burada kendi
Gencebay, kampanya yıldızı olduğu Vodafone’a, “Siz bana sponsor olun, ben de insanlardaki merakı gidermek için şu kadar konser vereyim” dese, “Hayır” mı diyecek ona, koskoca firma
Orhan Gencebay’ı sahnede şarkı söylerken görmeden ölürsem, gözüm açık giderim” diyenlerden değilim. Orhan Gencebay’ı sahnede, hem de gazino sahnesinde şarkı söylerken görmüş ve duymuş az sayıdaki şanslılardan biriyim çünkü.
Yanılmıyorsam 80’li yılların ortasıydı.
Şimdilerde yerinde bir market ve fastfood olan Vatan Caddesi’ndeki Lunapark Gazinosu’nun gala gecelerinden biriydi.
Programın assolistini hatırlamıyorum, ama assolistten önce sahneye çıkan türkücü o zamanlar cebinde sevgilisinin verdiği ‘polis kimlik kartı’ olan Hülya Süer’di.
Türkiz Otel’in açtığı Fikret Otyam Sanat Galerisi’nin idaresi Otyam çiftine verildi. Galeride bir ay süreyle Filiz - Fikret Otyam’ın eserleri sergilenecek, ondan sonra kimlerin sergi açacaklarına onlar karar verecek
Hafta sonu Antalya’daydım. Nebil Özgentürk arayıp, Kemer Türkiz Otel’de açılacak Fikret Otyam Sanat Galerisi için Kemer’e davet ettiğinde, nasıl bir havayla karşılaşacağımı tahmin etmiştim, ama bu kadarını da beklememiştim.
Yemin ediyorum, bu yazıyı tamamlayana kadar dizüstü bilgisayarın üstünü ve klavyesini beş defa havluyla kuruladım.
Dizüstü bilgisayarımı sanki Kemer’deki otelin balkonunda değil de, hamamında açıp, çalıştırdım.
Ne sıcağı, ne de nemi dayanılacak gibiydi Kemer’in.