Veysel Eroğlu’nun yaptığı ‘Hasankeyf’i kurtaralım’ çağrısı sanatçıların samimiyet testi adına önemli bir sınav. Eroğlu’nu mahçup etme adına sanatçıların birkaç konser vermeleri yeterli
Eğriye eğri, doğruya doğru; şimdiye kadar bu köşeden defalarca eleştirdiğim Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “Hasankeyf’i kurtarmak isteyen elini cebine atsın” derken haklı.
Eroğlu’nun Ilısu Barajı ve Hasankeyf’te incelemelerde bulunduktan sonra yaptığı açıklama şu:
“Hasankeyf’i kurtarmak isteyen sanatçılarımız, ellerini ceplerine atsınlar. Sadece konuşmakla olmaz. Onlardan maddi destek de bekliyoruz. Bütün önerilere açığız. Burayı hep birlikte kurtaralım.”
“Hortumcu bankacılara milyarlarca dolar kaptıran, her şeye para bulan devlet, Hasankeyf’e bulamıyor mu?” diyenler olabilir. Böyle düşünenlere diyecek bir sözüm yok. Ancak Veysel Eroğlu’nun yaptığı bu çağrı, “Hasankeyf’i kurtaralım” diyen sanatçıların samimiyet testi adına önemli bir sınav gibi.
Yok öyle, ‘Halep’te beş arşın zıplamıştım’ diye boş yere hava atmak.
Gülben Ergen, ‘eş kontenjanı’ndan gelen Çankaya Köşkü davetine katılmayacak. 29 Ekim’de ‘Çocuklar Gülsün Diye’ kampanyası için Sinop’a gidecek
Gülben Ergen, birkaç gündür manşetlerde. Bunun sebebi de şu: Gülben Ergen, dört yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya’daki Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’na davet ediliyordu.
Ancak önceki güne kadar Gülben Ergen’e bu yıl için bir davet gelmedi.
Bu da Gülben Ergen’in, twitter’daki “Ülkem için endişeliyim” yazısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül’le ters düşmesine bağlandı.
Hatırlarsanız Mehmet Emre Gül, Ergen’e, “Nedir o endişe ve korkular?” diye sormuştu.
Ancak dün Hürriyet’in 27’nci sayfasında tek sütunluk haberden anlıyoruz ki olay yeni bir boyut kazandı. Uğur Ercan’ın haberine göre Cumhurbaşkanlığı’ndan bir yetkili Mustafa Erdoğan’ı aramış ve davetiyenin eşli olarak kendisine gönderildiğini söylemiş.
Peki ne olacak şimdi?
Sayın Bakan, olaya farklı pencereden baktığımızı vurgulamakta haklı. Ben diyorum ki, temenniyi geç, icraat yap, o diyor ki, “Platform şart”! Bekleyip, göreceğim bu ‘AMİP’ (Aile Odaklı Medya İzleme Platformu) ne yapacak?
Pazartesi günü “Aliye Kavaf’ı tutan mı var?”diye sormuştum ya, şu an itibarıyla öyle bir başlık attığım için pişmanım.
Çünkü yazım üzerine öyle bir mektup geldi ki Selma Aliye Kavaf’tan, yazdıklarımın iki katı.
Sen misin “Aliye Kavaf’ın elini tutan mı var?” diye soran?
Al sana Kavaf’ın elini kimsenin tutmadığının ispatı ve çarşaf çarşaf ‘icraat’ planı!
İşte Kavaf’ın yazdıkları:
“18.10.2010 tarihli Milliyet Cadde’de yayınlanan “Aliye Kavaf’ı tutan mı var?” başlıklı yazınızda, ‘Televizyon dizileri başta olmak üzere, yayınlarda toplumu rahatsız eden görüntülerden koruma görevi önce yayıncılara düşüyor. Yıllar önce ‘Cosby Ailesi’ dizisi vardı. Çok güzel mesajlar veriyordu. ‘Küçük Ev’ filmi vardı. Bugün film ve dizilerde farklı mesajlar veriliyor; sıkıntı burada. İnsanların olumlu mesajlarla motive edilmeye ihtiyacı var ’ sözlerimi ‘dilek ve temenni faslı’ olarak yorumlayıp, ‘icraata geçmem’ gerektiğini ifade etmişsiniz. Görüşünüze saygı duyduğumu vurgulamakla
Acun Ilıcalı, Hülya Avşar ve Ali Taran, Avrupa’daki yetenek avına Almanya’dan başlayacak. Ekibin Avrupa’daki ikinci durağı ise İngiltere olacak
Acun Ilıcalı, şu günlerde yapımcılığının yanı sıra sunuculuğunu da üstlendiği ‘Var Mısın Yok Musun?’la Show TV ekranında... Acun Ilıcalı’nın yine yapımcı ve Ali Taran ve Hülya Avşar’la birlikte jüri üyesi olarak görev yaptığı ‘Yetenek Sizsiniz’in yenisi de pek yakında seyirci karşısında olacak.
‘Yetenek Sizsiniz’ ekibi, yarışmanın ilk versiyonunda Türkiye’yi dolaşıp, ekranda yarıştıracak ‘yetenekli insanlar’ aramıştı.
Yarışmaya yurt dışından katılanlar da yarışmaya bir renk katmıştı.
Ekip bu kez yurt dışında yaşayan, ama henüz keşfedilmemiş olanların ya da meziyetlerini geniş kitlelere tanıtma fırsatı bulamayanların ayağına gidecek.
Acun Ilıcalı, Hülya Avşar ve Ali Taran, Avrupa’daki yetenek avına Almanya’dan başlayacak. Bir hafta Almanya’da kalıp, ‘Yetenek Sizsiniz’de yarıştıracak yetenekteki Türkleri seçecek olan ekibin Avrupa’daki ikinci durağı ise İngiltere olacak. Jüri
üyelerinin yurt dışında seçeceği yetenekli gurbetçiler, ‘pek yakında’ yeniden başlayacak ‘Yetenek
Sayın Bakan, ekranlarda ‘Cosby Ailesi’, ‘Küçük Ev’ gibi aile dizileri görmek istediğini söyledi. Kavaf, reyting savaşı nedeniyle yüzüne bakılmayan bu dizilerin ekrana gelmesini sağlasa, ona kim mani olur?
“Televizyon dizileri başta olmak üzere, yayınlarda toplumu rahatsız eden görüntülerden koruma görevi önce yayıncılara düşüyor. Yıllar önce ‘Cosby Ailesi’ dizisi vardı. Çok güzel mesajlar veriyordu. ‘Küçük Ev’ diye bir film vardı. Bugün film ve dizilerde farklı mesajlar veriliyor; sıkıntı burada. Halbuki insanların olumlu mesajlarla motive edilmeye ihtiyacı var.”
Bu sözlerin sahibi kim biliyor musunuz? Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf...
Sayın Bakanım; ekranlarda ‘Cosby Ailesi’ gibi topluma pozitif mesajlar veren, ‘Beyaz Gölge’ gibi gençleri spora yönelten diziler mi olsun istiyorsunuz? Öyle sanıyorum ki, televizyon izleyicileri arasında sizin gibi düşünen binlerce, belki de milyonlarca insan da var. O insanların beklentiden başka yapacak bir şeyleri yok, ama sizin var.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, ‘Cosby Ailesi’, ‘Beyaz Gölge’ gibi insanlara olumlu mesajlar verecek; insanlara, insan, doğa ve hayvan sevgisi aşılayacak, spora yöneltecek dizilerin
“47.Antalya Altın Portakal Film Festivali”nde Kemal Sunal’ı anmak için düzenlenen sohbet toplantısının konuşmacılarından biri de Beyazıt Öztürk’tü...
Beyaz konuşmasına, “Kemal Sunal’ın anılacağı toplantıya davet edilmiş olmanın kıymetini biliyorum” diyerek başladı...
“Zekana rağmen iyi kalabiliyorsan ne mutlu sana” sözünden yola çıkarak, “Şöhret ve paraya rağmen iyi kalabilmek çok önemli. Kemal Abi, bunu başaran insanlardan biriydi. Bu gruba ben de dahilim, özelimizle çok fazla gündemdeyiz” diyen Beyaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öyle olunca da yaptığınız işin ağırlığı kayboluyor. Kemal Abi ise bize özelini, istediği kadar gösterdi. Her karşılaştığımızda bana komedi yapan bir insanın başına ileride neler geleceğini anlatırdı. Az önce izlediğimiz Kemal Sunal belgeselinde şöyle bir vurgu vardı:
‘Kalabalıklar içinde yalnızlık... Yalnız bir insan değilim, ama şöhretle tanıştıktan sonra bunun ne demek olduğunu yaşayarak daha iyi anladım.”
Ünlülerle tek taraflı samimiyet
İnsanların, beyazperdede ya da ekranda kendilerini güldürenleri görünce, aynı şekilde komiklik yapıp, kendilerini güldürmesini beklediğini, bunun da, “Aman yanlış anlaşılacak bir şey yapmayayım” diye insanı
Bobinler karıştı 'Saç' filmi ikinci yarıdan başladı. Filmin yapımcıları "Jürinin izlediği filme yapılan bir sabotaj bu" deyip, 'Saç'ı yarışmadan çekmeye kalktı. Jüri "Tekrar gösterilsin, izleyip değerlendirelim" dedi
Altın Portakal’ların sahiplerini bulacağı final gecesinden bir gün önce jüri üyeleri ve sinemaseverler, yarışmanın filmlerinden 'Saç'ı izlemek için AKM’nin Aspendos Salonu’nu tıklım tıklım doldurdu.
Salon karardı; Tayfun Pirselimoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı, Ayberk Pekcan, Nazan Kesal ve Rıza Akın’ın başrolünü paylaştığı 131 dakikalık film başladı.
Jüri ve izleyiciler Tarlabaşı’nda perukçuluk yapan, dükkanı ve eski arabasından başka hiçbir şeyi olmayan 'Hamdi'nin maceralarını seyre daldı.
'Hamdi', dükkandaki vaktinin çoğunu gelip geçen otomobilleri ve kaldırımdaki fahişeleri izleyerek geçiriyor, yakında kanserden öleceğini öğrenince Brezilya’ya gitme hayalleri kuruyor, jüri ve seyirciler de onu merakla izliyor.
Ancak filmin orta yerinde bir tuhaflık oluyor.
Jüri üyeleri ve seyirci, 10-15 dakika önce ölen bir adamın adeta 'hortlayıp', hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ettiğini görünce hafif bir şaşkınlık geçiriyor, ama bunu filmin hikayesine uygun senaryo
Her yıl 'Altın Portakal'ın açılış kortejinde otomobillerin üzerinden Antalyalıları selamlayan kaç Yeşilçam yıldızı var bu yılki festivalde yarışan filmlerde oynayan? Yeşilçam’ın yıldızları açılışlarda, etkinliklerde var, ama filmlerde yok
'47'nci Altın Portakal Film Festivali' bu akşam Cam Piramit’te yapılacak ödül töreniyle sona erecek. Türk Sineması’nın oyuncu açısından ciddi bir kabuk değişimi geçirdiği belliydi. Bu yılki festival, bunu daha somut bir biçimde ortaya serdi.
Bu gerçeği görmek için gelin bu yılki festivalde yarışan filmlerin oyuncularına bir göz atalım:
Atlıkarınca: Mert Fırat, Nergis Öztürk, Zeynep Oral, Sema Çeyrekbaşı, Sercan Badur ve Oğulcan Güler.
ÇAKAL: İsmail Hacıoğlu, Erkan Can, Uğur Polat, Naci Taşdöğen, Damla Sönmez, Cüneyt Türel, Çetin Altan, Turgay Tanülkü, Ufuk Bayrak, Deniz Karaoğlu ve Eser Ali.