“Fatmagül’ün Suçu Ne?’deki tecavüz sahnesi dizinin PR’ı için kullanıldı mı, kullanılmadı mı?”
“Tecavüz sahnesini, yıllar önceki filminde Hülya Avşar mı, yoksa Beren Saat mi şimdi daha iyi oynadı?”
Son günlerde birçok okurumuzdan iki konuda görüşlerimi merak eden birçok e - posta aldım.
Tam da bu konuyu yazacaktım ki, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe’nin, “Fatmagül’ün suçu yok, cinsel eğitim vermeyenlerin suçu var” başlıklı basın açıklaması geldi.
CİSED’in açıklaması bana bu konudaki en isabetli analiz olarak geldi, o yüzden de kamuoyu ile paylaşmaya karar verdim.
CİSED’in açıklamasının yanı sıra Allah göstermesin ama günün birinde belki lazım olur diye derneğin iletişim bilgilerini de aynı şekilde sizlerle paylaşayım istedim. İşte CİSED Başkanı’nın yazdıkları:
“Fatmagül’ün Suçu Ne?” adlı dizide, dört sarhoş erkeğin tecavüzüne uğrayan genç bir kızı izledik. Tecavüz sahnesinin çocukların izlediği saatlerde yayınlanması çocukların ruhsal gelişimleri için sakıncalı olabilir. Ancak gazetelerin 3. sayfalarında bir sürü tecavüz haberinin yer aldığı ülkemizde; TV dizileriyle topluma doğru mesajların verilmesi, üstü kapatılan cinsellik ve cinsel
Gülben Ergen sayesinde Deregözü, sadece bir anaokuluna değil, modern bir ilköğretim okuluna da kavuştu. Hakkında söylenen övgü dolu sözler Gülben Ergen’i mutluluk gözyaşları dökecek kadar duygulandırmaya yetti
Gülben Ergen, sosyal sorumluluk projesi olarak başlattığı ‘Çocuklar Gülsün Diye’ kampanyasının üçüncü anaokulunu Trabzon’un Vakfıkebir ilçesine bağlı Deregözü’nde açtı.
Bir açılış töreni düşünün.
Çocuğu genci, kadını erkeği yüzlerce insan tören alanına gelmiş.
Milli Eğitim yetkilileri, kaymakam, milletvekilleri ve valinin olduğu bir törende halkın gözünde bir kahraman var; o da sensin!
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Alman Sosyal Demokrat Parti’nin davetlisi olarak gittiği Berlin’de şöyle bir açıklama yaptı:
“Bugün için laiklik tehlikede diyemem. Bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem.”
Kılıçdaroğlu ile aynı düşüncedeyim. Bu saatten sonra Türkiye’yi değil AK Parti’nin, hiçbir gücün İran ya da Cezayir’e çeviremeyeceği kanaatindeyim.
Ben böyle düşünüyorum, ama toplumda AK Parti’yi laiklik için tehlike olarak gören, Erdoğan’ın gizli bir gündemi olduğu konusunda endişe eden ciddi bir kitle var.
Beyoğlu Tophane’deki Boğazkesen Caddesi üzerindeki sanat galerileri ve resim sergilerine 30 kişinin yaptığı çirkin saldırılar her geçen gün toplumdaki bu endişeyi körüklüyor. Saldırıdan birkaç dakika sonra olay yerine giden arkadaşımız Yasemin Bay’ın dünkü Milliyet’te izlenimlerinden anlaşılan o ki bu olayın failleri belli.
Yasemin Bay’ın yazdıklarından anladığım o ki mahalleli tanıyor bu saldırganları.
Çünkü içlerinden hepsi.
Yaz başında tatile çıkan diziler birer birer ekrana dönüyor. Reyting yarışında açık ara önde olan Kanal D sezona 11 diziyle girerken, ATV dizi sayısını 12’ye çıkardı. Acaba reyting ca-navarı hangilerini yutacak?
Televizyonlarda ‘yüksek sezon’ başlayalı bir hafta oldu. Görünen o ki, Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle “Türkiye’ye teğet geçen” global krizden sonra dizi ücretlerinde ve sayısında indirime giden televizyon kanallarının lokomotifi yine yerli diziler oldu.
Kanal D, ATV, Show TV, Star TV, FOX ve TRT 1’de yaz başında tatile çıkan diziler birer birer sezona “Merhaba” dedi.
Kanallar, yaz başında biten iddialı dizilerin yerine yeni iddialı dizilerini yayına soktu.
Gezi Parkı’ndaki festivalde Yörük Çadırı’nda türküler, başka bir tarafta ince saz heyeti’, bir yanda da gitar eşliğinde romantik şarkılar var
Beyoğlu Belediyesi’nin Taksim Gezi Parkı’nda bu yıl dördüncüsünü düzenlediği ‘Sahaflar Festivali’ne şimdiye kadar yolunuz düşmediyse, tavsiye ederim, mutlaka gidin.
Giriş ücretsiz.
O nedenle ‘Sahaf Festivali’nde tezgah açan onlarca sahafı dolaşıp, onca kitap, plak, dergi, gazete, poster, afişe bakıp bedavadan nostaljik bir yolculuk yapmanız da mümkün, ilginizi çekecek birçok eser satın alıp, ardından istediğiniz türde müziğin canlı icra edildiği bir mekana oturup bir şeyler içmeniz de...
Çünkü üç farklı kitleye hitap eden canlı müzik icra edilen yer var.
Doğuş Otomotiv’den cumartesi günü İstanbul Park’ta yapılacak Lamborghini Gallardo LP 570-4’ün test sürüşü için davet geldiğinde ilk aklıma gelen Cem Yılmaz’ın asfalt ağlatan reklamı oldu.
Hatırlarsanız Opet’in reklamında GİTT’in pilotu Cem Yılmaz’la ‘Peluş’ arasında müthiş bir asfalt ağlatma yarışı vardı.
Otomobil konusunda meraklı biri değilim. Ayağımı yerden kessin, sorun çıkarmasın yeter, ama oğlum benim gibi değil.
Yağız çok meraklı otomobillere. Çocukluğundan itibaren otomobil dergilerini satın alıp, hangi firma nasıl bir seri çıkarmış, ne gibi yenilikler yapmış ilgiyle takip eder.
Lamborghini Gallardo LP 570-4 için test sürüşü teklifi aldığımı öğrenince başladı o otomobilin özelliklerini anlatmaya...
O yüzden İstanbul Park’a giderken onu da aldım yanıma, bilmediğim bir konuda rehberlik yapsın bana diye...
İstanbul Park’a gittiğimizde in cin top oynuyordu.
Türk sinemasına adını altın harflerle yazdıran kadın starlardan biri olan Fatma Girik, yakında yeniden kamera karşısına geçecek.
Bir süredir hayat arkadaşı Memduh Ün’le daha yakından ilgilenebilmek için gelen film ve dizi tekliflerini kabul etmeyip kameralardan uzak bir yaşam süren Girik, son anda kararını değiştirmezse Mahmut Hekimoğlu’nun TRT için çekeceği dizinin başrolünde oynayacak.
Yapımcılığını Mahmut Hekimoğlu’nun film şirketi Ömür Film’in üstleneceği dizinin öyküsü ve senaryosu Erdoğan Akduman’a ait.
Yönetmenliğini Hüdaverdi Yavuz’un yapacağı dizide başrolleri Fatma Girik ile Mahmut Hekimoğlu paylaşacak.
Teklif çok sevdiği bir oyuncu ve yapımcı olan Mahmut Hekimoğlu’ndan geldiği için “Sevgi Bağlayınca” adlı dizide oynamaya yeşil ışık yakan Fatma Girik, kesin kararını senaryoyu okuduktan sonra verecek.
Çekimleri 10 gün içinde Balat’ta başlayacak dizide Mahmut Hekimoğlu, “Cemil” adlı bir halk otobüsü şoförünü, Fatma Girik ise “Cemil”in kazayla eşini öldürünce hapse girip çıkan ablası “Leman”ı oynayacak.
Cast çalışmaları süren “Sevgi Bağlayınca” adlı dizide oynaması kesinleşen bir başka isim ise tiyatrocu Savaş Bayındır... Tiyatrocu Bayındır dizide, dayısı “Cemil”in
Esra Ceyhan, bir süredir ekranlarda yok. ‘Televizyonlarda gündüz kadın kuşağı’ denilince akıllara gelen ilk isimlerden Ceyhan, kameralar aracılığıyla değil bu kez medyanın bir başka alanından, ‘yazar’ olarak çıktı karşımıza.
Beş yıl önce ‘Esra Ceyhan ile A’dan Z’ye’ adlı kitap çıkaran sunucu, şimdi de bir yemek kitabı yazdı.
‘Esra Ceyhan’ın Mutfağından’ adlı kitap Alfa Yayınları’ndan çıktı.
Kitabı elime alınca “Nereden çıktı bu yemek kitabı?” sorusu aklıma geldi. Ceyhan, bu soruya kitabının girişinde şu cümlelerle açıklık getirdi:
“Beni TV ekranlarından takip eden çoğu izleyicinin bu kitabı gördüğünde küçük bir şaşkınlığa kapıldığını tahmin edebiliyorum. Programlarımda sağlık, beslenme, yeme içme konusunu değerli konuklarımla sürekli işlememize rağmen aşçılık yönüm pek bilinmiyor. Yemek pişirmeyi gerçekten çok seviyorum. Elimin çabuk, yaptıklarımın lezzetli olduğunu söylerler. Türkiye’de canlı yayında yemek pişiren ilk ve tek sunucu benim.
Pişirmeyi de yemeyi de seviyor
Programlarımda ülkenin dört bir yanından gelen tanıdığım konuklarım vesilesiyle kültürümüzü biraz daha yakından tanıma imkanına sahip olduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum.”