Ünlü senarist ve yapımcı Birol Güven’in şirketi Mint Yapım’ın Üsküdar’da muhteşem bir yeri var...
Bir yapım şirketinden çok Birol Güven’in dergahı gibi burası...
Birol Güven’in özel bir odası var, ama pek oturmuyor orada...
Ne zaman gitsem kafeteryadaki uzun masanın başında... Senaristlerden oluşan müritleri de etrafında...
Hafta içinde şirketin çektiği “Papatyam” dizisinin başrol oyuncusu Metin Akpınar’ın bir fotoğrafını almak için uğradım Mint’e...
Baktım yine Birol Güven ve senaristleri tam kadro halinde aynı masada...
Ekstradan bir de Vural Çelik var aralarında...
Billur Kalkavan, Cemil İpekçi’yle bu sohbeti TürkMax gibi tematik bir kanalda değil de ulusal te-levizyonların birinde yapsa yer yerinden oynardı.
Çünkü İpekçi, Kalkavan’ın ‘Konuşmazsak Çatlarız’ programında öyle açıklamalar yaptı ki, dinlerken ağzım açık kaldı.
Kalkavan’la İpekçi’nin sohbetinin böyle seyredeceğini bilsem, ekrandan kayıt yapardım.
Bunu tahmin edemediğim için o akşam sadece dinlemekle yetindim.
İpekçi’nin bu samimi itiraflarını kaçırmamak için ekipten yayın bandını istedim ve sonra da izleyin deşifre ettim.
Bir saatlik sohbette konuşulanları yazmam olanaksız, ancak en çarpıcı olanlarına yer verebildim.
İşte Cemil İpekçi’nin özel hayatına ve tercihlerine dair söyledikleri:
Bir televizyonun genel müdürlüğünü yapan arkadaşım telefon edene kadar haberim yoktu bu olaydan. Arkadaşım, "Fatih Aksoy’un son bombasını okudun mu?" diye sordu, "Hayır" dedim. "Med Yapım, yakında bir dans yarışmasına başlayacakmış. Yarışmada jüri üyeliği yapması için Mehmet Ali Ağca’ya teklif götürmüş ve 500 bin dolar önermiş" deyince ilk tepkim şu oldu: "Yuh artık!"
Bu sözü kullandığım için özür dilerim. Ama aradan onca saat geçti, hala aynı görüşteyim.
"İnanılır gibi değil" denir ya, bu haber de bana öyle geldi! Doğruluğundan kuşku duyduğum bir haber üzerine yorum yapıp, ofsayta düşmemek için Medyapım’ın ortağı Fatih Aksoy’u aradım. Aksoy, "Şu an bir toplantıdayım, çıkınca seni arayayım" dedi.
Aradan 5-6 saat geçti, Aksoy’dan bir yanıt gelmedi. İşin doğrusunu öğrenmeden uyuyamayacağımı bildiğim için gece yarısına doğru bir kez daha aradım Aksoy’u ve internet sitelerinde çıkan haberi sordum.
Aksoy, "O haber doğru değil" dedi.
Peki nereden çıktı bu diye sorunca Aksoy, "Adam cinayet işledi, 30 yıl yattı. Bir 30 yıl daha mı yatıracağız adamı?" demesin mi?
Aksoy’a, "Ağca'nın hapiste 30 yıl geçirdiği doğru ama bir cinayetten o kadar yattığı doğru değil. Ağca, Papa’yı
Türkiye’de kahkaha denince akıllara gelen tek isim vardı; Güzide Kasacı. O yüzden de adı ‘bayan kahkaha’ya çıkmıştı. Kasacı, bu lakabı 40 yılda bir çıktığı televizyon programlarında attığı kahkahalarla almıştı. Saba Tümer, Kasacı’nın pabucunu çoktan rafa kaldırdı. Tümer, haftada beş gece ekranda olmanın avantajını kullanıp, Kasacı’ya fark attı ve ‘Ekranların Güzide Kasacı’sı’ unvanını kaptı.
“Ağlamakla gülmek kardeştir” derler. Peki siz hiç Saba Tümer’i ağlarken gördünüz mü? Ben görmedim. Allah ağlatmasın ama ‘bayan kahkaha’nın en son ne zaman ağladığını merak ettim ve Cine 5’teki ‘Senin Hikayen’e konuk ettiğim Tümer’e bu soruyu yönelttim. Tümer, soruyu, “Geçenlerde bir şey aklıma geldi ve durup dururken ağladım” diyerek geçiştirdi. Çekimden sonra Tümer ve menajeri Stelyo Pipis’le birlikte yemeğe gittik. Laf lafı açtı ve konu Tümer’i en son kimin ağlattığına geldi.
Tümer, kendisini en son ağlatanın, yaşadığı son aşk olduğunu söyledi.
Gönül yarası
Peki bu nasıl bir aşktı? Tümer’in, sevgilisine nasıl bir sürpriz yaptığını anlatınca, bunun nasıl bir aşk olduğunu daha iyi anlayacaksınız:
Tümer’le sevgilisi bir konu yüzünden tartışır. Haksızlığa uğradığını düşünen sevgili, bu
Ipsos KMG’nin yaptığı ‘Türkiye 2010 Beklentiler/Beğeniler’ araştırmasıyla ilgili bir yazı yazıp, anketin televizyon dünyasını ilgilendiren bölümlerine yer vermiştim. Benim yazımdan birkaç gün sonra da Ipsos KMG, araştırmanın siyasi ve ekonomik boyutlarını kamuoyuna duyurdu. Araştırmada bir bölüm daha var, henüz kamuoyuna duyurulmayan. O da Türkiye’nin en çok hangi şarkıcıları beğendiğiyle ilgili. Ipsos KMG’nin, diğer anketler gibi yine 26 ilde bin 100 denekle yaptığı çalışma ilginç sonuçlar ortaya koydu.
Sibel Can’la Tarkan’ı ‘beğenenler’ azaldı!
Şirketin 2008’de bin 102 kişi, 2009’de bin 111, 2010 için de bin 100 denekle yaptığı ankette en çok dikkat çeken şey, Sibel Can’ın beğeni oranındaki sert düşüş ve Tarkan’ın kayıp hanesindeki istikrar! 2008’de aynı şirketin yaptığı ankette ‘en beğenilen şarkıcı’ sıralamasında yüzde 9’la birinci olan Sibel Can, iki yıldır üçüncü sıradaki yerini koruyor ama ‘beğeni’ oranı gittikçe düşüyor. Eurovision yıldızı Hadise’nin üç yıldır sıralamada yer alamaması da dikkat çekici. Emel Sayın ve Muazzez Ersoy, ‘çok satanlar’ listesine giren yeni bir albüm yapmadıkları halde beğeni oranlarını koruyorlar.
Rahmetli Zeki Müren’in, arşiv
Hafta sonu Kuzey Kıbrıs’taydım. Kıbrıs’a giderken hedefim bir taşla iki kuş vurmaktı, ama olmadı.
Girne’ye gitmekteki ilk amacım Zerrin Özer’in Malpas Otel’deki konserini takip etmekti.
Bunu gerçekleştirdim, ama diğer konuda hedefi tutturamadım.
Çünkü ‘kuş’ beklediğim dala konmadı!
Onu kaçırdım, ama ‘bonus’ niyetine şimdilerde Kıbrıs’ı mesken tutan Haluk Levent çıktı karşıma.
Önce Zerrin Özer’in konserini ve söylediklerini anlatayım, sonra Haluk Levent’e geçerim.
Casino konseri için Kıbrıs’a giden her şarkıcı gibi Zerrin Özer de, sahne öncesi kameraların karşısına geçip, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“Akrabanın akrabaya ettiğini, akrep akrebe etmez” derler...
2009’un son, 2010’un ilk günlerinde televizyon dünyasındaki en flaş gelişmeler de iki Trabzonlu’nun birbirine ne yaptıklarının soluk kesen romanı gibi...
Show TV’nin Genel Müdürü Saner Ayar’ın 2009’un son günlerinde atv ile olan macerası malum...
atv’nin Fatih Ediboğlu ile yollarını ayırmasından sonra Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, Show TV Genel Müdürü Saner Ayar’ı kanalın başına getirmek istedi.
Serhat Albayrak, konuyu önce patronu Ahmet Çalık’a iletti. Çalık onay verince Serhat Albayrak, kendisi gibi Trabzonlu olan Saner Ayar’a teklifte bulundu.
Saner Ayar da teklife “Evet” dedi.
Lig TV, maçlardaki tartışmalı pozisyonlardan sonra herkesin, merakla yorumunu beklediği Erman Toroğlu’nu gönderdi. ‘Maraton’un ‘sivri dilli yorumcusu’ Toroğlu niye gitti? Çünkü Aziz Yıldırım’ın başkanı olduğu Kulüpler Birliği, Toroğlu’nu istemiyordu. Onlara göre Toroğlu, argo yorumlarıyla insanları futboldan soğutup, kulüplerinin marka değerini düşürüyordu.
Peki, Toroğlu’nu kim gönderdi? Turkcell Süper Lig ihalesini 321 milyon dolara aldıktan sonra Vatan’dan Sanem Altan’a, “Türk futbolunun değeri bu değil. Maksimum değeri muammen bedeli olan 214 milyon dolar. Bugün bir maç yayınının fiyatı 3.5 milyon dolar. Bunun futbol olarak karşılığı var mı Allah aşkına?” diyen Digitürk’ün CEO’su Ertan Özertem.
Aslında Özerdem’in açıklamalarının satır araları Lig TV’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisiydi. İlk etapta Erman Toroğlu gitti. Lig TV Genel Müdürü Şansal Büyüka’nın da gitmesi an meselesi.
Hepsi bu mu?
Özertem’in o söyleşideki şu sözlerine dikkatinizi çekerim: