Türkiye Musıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği ya da kısa adıyla MESAM’dan hafta içinde 35 üye istifa etti.
Ahmet Sinan Erkoç, Ali Altay, Ali Osman Erbaşı, Arıkan Sarıkaya, Can Baydar, Cenk Büyükuğugör, Cengiz Köroğlu, Emine Nalan Tokyürek, Engin Özyılmaz, Ethem Adnan Ergil, Fatih Kafesçi, Fisun Tokyürek, Fuat Berkay Demiralp, Hakan Kumcu, Harun Emin Kolçak, Hasan Çağrı Kodamanoğlu, Hatice Özbay, İbrahim Cihan Konuk, Levent Kafesçi, Mehmet Altay Biber, Mehmet Fatih Erkoç, Mihriban Er, Mustafa Erdem Özyılmaz, Orçun Karamuk, Osman Deniz Vardaryıldızı, Ömür Gençel, Özgür Kurum, Sadettin Suat Suna, Selim Çaldıran, Taner Ayan, Tarık Ceran, Taşkın Sabah, Turgay Tekinarslan, Yılmaz Tatlıses ve İlhan Şeşen MESAM’dan istifa edip rakip meslek kuruluşu MSG’ye geçtiklerini duyurdu.
MESAM’dan istifa edip MSG’ye geçen grup, 9 Mayıs Cuma yani bugün saat 15.00’te The Plaza Otel’de medyanın karşısına geçip neden bu yolu seçtiklerini açıklayacak.
MESAM’ın 29 Mart 2008
Medyapım, yabancı dizilerin yerli versiyonunu hayata geçirme konusunda ilginç bir sınava daha hazırlık yapıyor.
Arjantin’de doğan, bu ülkede büyük ilgi görünce vitrine çıktığı ilk fuarda 50’den fazla ülkeye satılan dizinin adı; “LaLola”...
Dizi ilginç bir romantik komedi.
Dizinin kahramanı reklam ajansında kreatif direktör olarak çalışan akşam beraber olduğu kadını sabahleyin tanımayan çapkın bir erkek.
Çapkın adam günün birinde kendisi gibi reklam şirketinde çalışan bir kızı, beylik romantik sözleri sayesinde kendine âşık ediyor.
Reklamcı kadın, ona olan aşkından nişanlısından ayrılıyor ama adam, hayatına giren her kadına yaptığı gibi onu da duygularıyla baş başa bırakıyor.
Öyle ki, kız aradığında adam, “Al konuş, bir gece de sen birlikte olursun” diye telefonu erkek arkadaşına veriyor.
Son günlerde, iddia sahiplerinin doğruluğu konusunda bir hayli ısrarcı olduğu bir söylentiyle sıkça karşılaşınca araştırmadan edemedim.
İpek Tuzcuoğlu’nun bir süreden beri The House Cafe’lerin Genel Müdürü Tuna Aksu ile birlikte olduğu iddia ediliyordu. Tuzcuoğlu’nun özellikte Ortaköy’deki The House Cafe’de sıkça görülmesi ve “yenge” muamelesi gösterilmesi bu söylentiye dayanak teşkil ediyordu.
Tuzcuoğlu’nu arayıp birkaç yerde duyduğum bu söylentiyi ilettim ve görüşünü sordum, şunları söyledi:
“Tuna Aksu benim kardeşim gibidir. Eski nişanlısı Ebru da çok iyi arkadaşımdır. Tuna, benim eski erkek arkadaşımın da arkadaşıdır. Benim ahlak anlayışımda bu tür dostlukların içinden doğacak ilişkilere yer yok. Ayrıca Tuna 32 ya da 33 yaşında. Şimdiye kadar yaşı benden küçük hiç sevgilim olmadı, bundan sonra da olmaz. Benim ilişkilerim hep benden büyük ve olgun erkeklerle olmuştur. The House Cafe’nin ortaklarından Canan Baltacıoğlu da arkadaşım. Sevdiğim ve rahat
Okurumuz Zeki Demirci’den ilginç bir e-posta aldım, hafta içinde. Şöyle diyordu mailinde:
“Tarihi sevdiğim için 24’teki ‘Geçmiş Zaman Olur ki’yi uzun süredir izliyordum. Bir süre önce sizin köşenizde de övgü dolu yazınızı gördüm. Benim beğendiğim programın sizin gibi analiz gücü yüksek bir televizyon yorumcusunun da beğenmesi çok hoşuma gitti. Ancak sizin övgünüzden sonra program yayından kalktı. Program eleştirmenlerinin övgüleri acaba ters mi tepiyor?”
Başkasını bilemem ama benimkiler öyle! Kanal D, “Beyaz Show”u gece yarısından prime time 2’ye çekince “Şimdi sıra Genç Bakış’ta” diye...
Daha önce de belirtmiştim, yazım müthiş ses getirdi!
Kanal D yönetimi o yazımdan sonra “Genç Bakış”ı bir süreliğine tatile gönderdi. Şimdi bir yazı da “Arena” için yazacağım. Artık uzun bir tatil de onun için bekliyorum.
Uğur Dündar sabah sabah Radyo D’de Hakan Gündüz’e dert yanmasa bu
Epeydir böylesine tiraji komik bir olay duymamıştım. 26 Temmuz 2006 tarihinde Şeyma Uygun ile dünyaevine giren Doğuş, evliliğini bitirme kararı aldığını açıkladığı günden bu yana olay magazin programlarının gündeminde.
Çoğu kadın gibi Şeyma Uygun da yuvasının yıkılmasını hazmedememenin kızgınlığıyla peş peşe bomba açıklamalar yapıyor Doğuş’un ardından.
Hele hele bir açıklaması var ki bir hayli ilginç!
Şeyma Uygun, önce eşinin kendisini aldattığını iddia etti, sonra da adres gösterdi:
“Doğuş, Merve Sevi ile birlikte. Bunu gerekirse ispatlarım.”
Bu ilginç açıklamadan sonra Doğuş’a mikrofon uzatan “Canlı Canlı” muhabiri lafı hiç uzatmadan şarkıcıya sordu: “Eşiniz, evliliğinizin bitmesine sebep olarak Merve Sevi ile olan ilişkinizi gösteriyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?”
Doğuş, cevap verirken kendinden emin:
Bir “Facebook arkadaşım” şöyle bir mesaj atmış bana: “Celine Dion, İstanbul’a konser vermeye gelecekmiş. Biletix’e baktım, henüz Celine Dion konserinin biletleri satışa çıkmamış. Sen bilirsin ne zaman gelecek, konser nerede olacak?”
Bu mesajı okuyuncaya kadar Celine Dion olayından bihaberdim. Doğrusunu öğrenmek için Ahmet San’ı aradım. Malum dünya starları onun tekelinde.
Ahmet San olmasa Türkiye, Madonna’yı Michael Jackson’ı, Metallica’yı Kevin Costner’ı biraz zor görürdü. San, “Celine Dion’u getirecektik ama olmadı” dedi. Neden olmadığını sorunca da şunları söyledi:
“Celine Dion’u getirip 28 Haziran’da Ali Sami Yen Stadyumu’na bir konser verdirecektik. Celine Dion’un konser ücreti 1.8 milyon dolar. Diğer masraflarla birlikte konserin maliyeti 2.6 milyon dolara yükselince ve başta ‘Biz sponsor oluruz’ diyenler de çekilince işin altından kalkamadık.”
San, Dion’u getiremedi ama Kylie Minouge’dan Metallica’ya, Linkin Park’tan Julio Iglesias’a
Son günlerdeki iki reklam projesini çok beğendim. Bunlardan biri Kanal D’de cuma akşamları ekrana gelen ve her bölümü reyting sıralamasında zirvede yer alan “Asi” dizisinin kadın başrol yıldızı Tuba Büyüküstün’ün Pantene’nin yeni reklam yüzü olduğu proje.
Dizi oyuncuları arasında duru güzelliğiyle apayrı bir özelliğe sahip Tuba Büyüküstün’ün reklamdaki saçı, makyajı, gözlerindeki ışıltı bana 1991 Türkiye 2. Güzeli Aslıhan Koruyan’ı hatırlattı.
2004 yılında Demir Sabancı ile evlenen Aslıhan Koruyan’ın da uzunca bir süre görev yaptığı öyle bir reklam serisi vardı.
Pantene, Tuba Büyüküstün’ü seçmekle çok isabetli bir tercih yaptı.
Büyüküstün de kendine inananları mahcup etmedi.
İkinci favori reklamım ise Türk Telekom’un Cem Yılmaz’lı son serisi...
Cem Yılmaz, kampanya yıldızı olduğu Türk Telekom’a şimdiye kadar kampanyalarını anlatan birçok reklam filmi yaptı ama hiçbiri beni sonuncu kadar
Türkiye’de dönem dizisi çekmek gerçekten de zordur.
Kaş yaparken göz çıkarmamak için ne kadar özen gösterirseniz gösterin, bazen sonuç değişmez...
Çünkü nedense hep sakınan göze batar çöp... Ancak bu kez durum öyle olmadı.
“Hatırla Sevgili” ekibi, sakınarak, çekinerek değil, çöpü olduğu gibi göze batırdı.
Öyle olmasa Mülkiyeliler ayağa kalkar mıydı?
Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu’nun, “Hatırla Sevgili”de öldürülen devrimci Hakan Yurdakuler’in ülkücü olarak gösterilmesi üzerine yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekerim:
“...Saldırıları ve saldırılarda yitirdiklerimizi o nedenle hiç unutmadık. Onları anmaya, anılarını, yaşatmaya çalıştık, çalışıyoruz. 8 Nisan 1976 ‘da, yani bundan tam 32 yıl önce, aynı Antalya’da yaşananlar gibi, “öğrenci görünümlü” bir grup eli kanlı faşist S.B.F. öğrencilerinin üstüne hedef gözeterek ateş